Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İzmir, Gaziemir ve Yeni Buca Kabristanı

İzmir, Gaziemir ve Yeni Buca Kabristanı

Cumartesi sabahı Ankara'dan yola çıktığımızda hedefimiz İzmir Gaziemir'di. Gecikmiş bir taziye ziyaretinde bulunmak için ailece yola çıkmıştık. Bir türlü tam olarak gelemeyen yazın ilk günlerini yaşıyorduk. Buna rağmen zaman zaman yağan, bazen duran, arada bir de bardaktan boşanırcasına diye tarif ettiğimiz bir hal alan yağmur altında akşam üzeri İzmir'e ulaştık. Geriye dönüp düşündüğümde uzun yıllardan sonra İzmir'e ilk defa geldiğimi hatırladım. Özellikle Salihli'den geçerken yıllar öncesine gittim. Sevgili Hasan Karakaya ile Ankara'dan Salihli'ye gelmiş onların evinde misafir olmuştuk. Bir anda aradan 35 yıla yakın bir zamanın geçtiğini, evlerinde bizi misafir eden bir evlat muamelesi yapan Hasan'ın rahmetli anne ve babası ile kardeşlerini hatırladım. İçimden uğramak, geçmişi tazelemek geçti ama hedef İzmir ve Pazar akşamı geri dönüş programı olunca mecburen eskiyi düşünerek yola devam ettik. Aradan geçen zaman içinde Salihli'nin ne kadar çok değişmiş olduğunu gördüm. Bu arada ovada uzayıp giden tütün tarlalarının çok daraldığını fark ettim. Elbette çiftçilik sona ermemiş, tütünün yerine alternatif ürünler devreye girmiş. Sanki bir de üzüm bağlarının alanları genişlemiş. Göz alabildiğince uzayıp giden üzüm bağlarının yeşilliği insana huzur veriyor.

Akşam üzeri misafir olacağımız eve geldiğimizde daha önce kendisini kısa süreliğine gördüğüm ev sahibimiz Melek Hanımın gösterdiği candan misafirperverlik koyu sohbeti de beraberinde getirdi. Babasının vefatı sebebiyle biraz gecikmeli olarak taziye ziyaretine gelmiştik. Hanımlar akşamdan Pazar sabahı için kahvaltının ardından mezarlık ziyaretini kararlaştırmışlardı. Sabah erkenden rahmetlinin iki kızı ev sahibimiz Melek ile Müyesser Hanımlar ve eşimle birlikte Yeni Buca kabristanına hareket ettik. Mezarlığın girişi ve çevresini çiçekçiler sarmıştı. Ziyarete gelen insanların önemli bir kısmı çiçek alıyor, mezarlara bırakıyordu. Eskiden atalarımız kabristanları çiçekistana dönüştürürdü. O uygulama şimdilerde giderek zayıflıyor. Hazır çiçekler alınıp konuluyor kabirlerin üzerine. Belli ki kültürel değişim ve dönüşüm kabristanlarımıza kadar ulaşmış. Bu arada mezarlara su döken çocuklar içinde sanıyorum verimli bir gündü. Babalar gününde mezarlık ziyareti önceden planlanmış değildi ama bizim İzmir'e gidişimizin Babalar Gününe denk gelmesi ve babasız yaşanan ilk babalar günü ev sahiplerimiz üzerinde yoğun bir duygusallığa yol açmıştı. İster istemez iç dünyamızda kendi sonumuzu düşündük. Kimbilir nerede ve hangi kabristanda yer bulacaktık. Yer bulabilecek miydik? Çünkü, ölümlerde insanı farklı şekillerde yakalıyor. Bir mezar bile nasip olmayan insanların sayısı az değil. Bu duygularla Allah'tan hayırlı ölümler diledim kendi kendime.

Yeni Buca Kabristanı oldukça kalabalıktı. Daha önceden babasını kaybedenler Babalar Günü sabahının erken saatinde mezarlığın yolunu tutmuşlardı. Mezarların başında Kur'an okuyan ve dua eden, mezarlara su döken, temizleyen, üzerindeki vazolara çiçekler yerleştiren insanları seyrettim. Elbette kendi iç dünyamda hem kendimle ilgili bir muhasebe yaptım hem de o insanların iç dünyalarını çözmeye çalıştım. Bunu ne kadar başarabildim bilemiyorum ama bir nefs muhasebesi yaptığım kesin.

İnancımız mezarlık ve hasta ziyaretini emrediyor. Hastaları ziyaret sağlığın kıymetini anlamaya, mezarlık ziyareti ise geleceği düşünmeye, kaçınılmaz sonumuzu hatırlamaya ve ders almaya vesile oluyor. Gerçekten ders alabiliyor muyuz derseniz, gerek hasta gerek mezarlık ziyaretleri insanlarda önemli etki yapıyor. Dünya hırsından kurtulmaya, en azından dünyaya gereğinden fazla sarılmaya gerek olmadığını düşündürüyor. Ancak bu tesirin ne kadar kalıcı olduğu ayrı bir konu. Çünkü bu etki insandan insana çok farklılık arz ediyor. Ancak şunu söyleyebilirim ki Babalar Günü sabahın erken saatlerinde babalarının mezarının başına koşan ve orada geçmişi düşünen -kaç yaşında olurlarsa olsunlar- yavrular açısından çok yoğun duyular yaşanmasına vesile olduğu kesin.

Hemen belirteyim ki şahsen Liberal ekonominin tüketimi körüklemek adına icat edip tüm dünyayı etkisi altına alan bir takım günler benim için çok önemli değil. Ancak, bu günleri yok sayacak durumda da değiliz. Babalar Günü vesilesiyle babasının mezarının başına koşan insanların ruh halini anlamak ve paylaşmanın güzelliğini sanıyorum tekrarlamaya bile gerek yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi