Taha Akyol

Taha Akyol

‘Milli irade’ saf değiştirdi! Doğrular, yanlışlar

‘Milli irade’ saf değiştirdi! Doğrular, yanlışlar

DOĞRU ilke, yasal engeli olmaksızın seçilmiş kimselerin tahliye edilerek yasama faaliyetine katılmasıdır.
Evet “milli irade” bunu gerektirir. Bugüne kadar “milli irade” kavramına fazla vurgu yapmayan ve yargı vesayeti yönünde konuşan CHP’nin şimdilerde “milli irade” vurgusu yapması elbette sevindiricidir.
“Milli irade”nin üstünlüğü “seçilmişler”in “atanmışlar”a üstünlüğü demektir. Meşru iktidarın “sandık”tan çıkması demektir. Yeni CHP’nin “milli irade” vurgusu yapmasını önemli bir açılım sayıyorum.
CHP’liler, özellikle Deniz Baykal acaba “Merve Kavakçı olayında yanlış yapmışız!” diyecekler mi? Evet o yanlışı fiilen yapan merhum Ecevit’ti ve partisiydi! Ama çizgi ve köken yakınlığı bellidir.
“Bu kadına haddini bildiriniz!!”
Ve “dışarı, dışarı!” sloganları... Localarda mütebessim generaller!
Merve Kavakçı hakkında ne yargının bir tutuklama kararı vardı, ne de yargı tarafından verilmiş bir “seçilmeye mani hal” kararı!
CHP şimdi “milli irade”nin üstünlüğünü kendisi damdan düşünce daha iyi anladı, bu da bir kazanç.

Yasama’ya müdahale
Muhafazakâr yayınlara bakıyorum, “tutuklu seçilmişler” konusunda “milli irade”den ziyade “yargıya saygı, bağımsız mahkeme, zaten belliydi” gibi deyimleri ön plana çıkarıyorlar!
“Yargıya saygı” gibi kavramlar bir hukuk devletinde elbette önemlidir.
Tabii ki tutukluluk ve tahliye konusunda tek yetkili makam, mahkemelerdir. Ama mahkemeler “dosya içeriği”nin yanında “seçilmek” ve “milli irade” normlarını dikkate almalıdır.
Fakat tahliye taleplerini reddeden mahkemeler bu dikkati göstermemişlerdir.
Dosyada çok zorunlu bir sebep olmadıkça, bu şahısların tutuklu bulundurulması, yargının yasamaya müdahalesidir. Çünkü onlar Meclis’e katılabilselerdi “yasama görevi” yapacaklardı; tutukluluk kararı bunu engellemektedir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır bu.
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli “vesayetçi” kararlarını “yasamaya müdahale” olarak eleştirdiğim gibi, bunu da eleştiriyorum.
CHP’nin yemin törenine katılmamasını da eleştiriyorum. “Düşük düzeyli BDP taklidi”dir bu. Ana muhalefet bunu yapmamalıydı.
Yemin etmeli, yasama görevine başlamalı ve hemen çözüm için kanun teklifi sunmalıydı.

AKP ve CHP anlaşmalı
CHP nasıl bir çözüm önerebilir?
Kılıçdaroğlu tutuklu arkadaşları için “dokunulmazlık istemiyoruz, ayrıcalık istemiyoruz” diyor; güzel...
CHP bugün Oktay Ekşi imzasıyla bu yönde bir teklif sunabilir veya Kılıçdaroğlu bugün Cemil Çiçek’in yapacağı ziyarette bu yönde görüşme başlatabilir. Benim önerim, CMK’nın 100. maddesinde, “milletvekili seçilen tutukluların yasama görevlerini yapmaları için tahliye edileceği, ama haklarındaki ceza davasının yürüyeceği” yolunda bir fıkra eklenmesidir.
Böylece yargı ve yasama birbirine engel olmadan işlevlerini sürdürürler.
CHP ilk oturumda yemin ederek, önerdiğim şekilde veya farklı bir formülle kanun teklifi vermeli, çözüm için girişimde bulunmalıdır.
AK Parti de yapıcı davranmalıdır. Başbakan da zaten “teklifinizi söyleyin” demiyor muydu?
AKP ve CHP bu somut sorunun çözülmesinde uzlaşabilirlerse, daha zor olan anayasa yapımı konusunda iki parti arasında uygun bir “atmosfer” oluşabilir ki, buna Türkiye’nin çok ihtiyacı var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi