Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Dar zamanda siyaset ve MHP

Dar zamanda siyaset ve MHP

Zaman zaman siyasette sıkışmalar, daralmalar olur. Bu durumda birilerinin fedakârlık yapması gerekir. Omlet yapmaya benzer bu. Bazıları hem omlet yemek ister hem de kendi yumurtasını kırmaz.

Türkiye bu günlerde zorlu bir dönemeçten geçerken herkes omlet yemek istiyor ama bazıları yumurtasını kırmaya razı değil. “Başkaları kırsın, ben de yiyeyim.” diyor. Yok öyle yağma!... Omlet yenecekse, herkes yumurtasını kıracak...


MHP’nin Krizle İmtihanı


Türkiye ilk siyaset dar boğazını 1977 yılında aştı. O dönemde 37. tur da geçilmiş ve Millî Mücadele’yi yöneten meclis hâlâ başkanını seçememişti. Rahmetli Türkeş, yumurtasını kırdı ve 38. turda CHP’li Dr. Cahit Karakaş TBMM başkanı seçildi.


Bu, MHP’nin Türkiye’yi kriz köprüsünden ilk geçirmesiydi. Bu hareketiyle MHP büyük bir sempati topladı.


Araya 12 Eylül 1980 şenaati girdi... MHP yıllarca siyasi etkiden uzak kaldı.


1991 genel seçimlerindeki ittifak oluşumunda Türkeş ve Aykut Edibali’nin gayretleri hâlâ hafızalardadır. O ittifak gerçekleşti ve Anadolu halkının kaderi değişti. Çünkü Anadolu halkı ilk defa Demirel’e muhtaç olmadığını gördü ve kendine güven geldi. Sonrası malum... 2002’deki meşhur seçim...


2007 baharında yaşanan Cumhurbaşkanlığı krizi, seçimlerden sonra, 367 barajı MHP’nin yumurtasını kırıp meclise gelerek oylamaya katılmasıyla aşıldı ve Türkiye rahatladı.


2008’de, başörtüsü meselesi için “411 el kaosa kalkarken”, bu ellerin bir kısmı da MHP’ye aitti. Yapılan değişiklik Anayasa Mahkemesi’ne takıldı ama MHP bu değişikliğe destek vererek kamu vicdanında önemli bir yer tuttu. Bugün, kemikleşmiş yüzde 12-13’lük bir tabandan söz ediliyorsa, 411 elin içinde MHP’nin de elinin olmasıdır.


Dar zamanda çözümcü tavırlarıyla önem kazanan MHP, siyasi tarihinde en büyük hatayı, 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumunda yaptı ve yüzde 70-75’lik muhafazakâr tabanın kanaatlerine ters gelen “hayır”cı tavır takındı. Oy oranı ve millet vekili sayısının 2007 seçimlerine göre düşmesinde, bu tavrı en büyük âmillerden biri oldu.


12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra, tutuklu 1 millet vekili olmasına rağmen, MHP millet vekillerinin meclise gelip yemin etmesi, yaşamakta olduğumuz krizin derinleşmesini engelledi ve böylece MHP dar zamanda yapılan siyasetin toplumsal rahatlatıcısı ve sigortası oldu; CHP ve BDP paraleline düşüp toplumsal reaksiyonun kendisine yönelmesini savuşturdu. MHP’nin bu tavrı, tarihî sorumluluğunun ve çözümcü siyasetin bir sahnesi olarak hafızalara kaydedildi.


Önümüzde 4 yıllık yeni bir dönem var... Bu dönemde, Türkiye baştan aşağı değişecek... Böyle esaslı bir değişim döneminde, MHP’ye büyük görevler düşüyor. Küskünlüğe, kırgınlığa yer vermeden, hiç kapris yapmadan, yeni dönemdeki değişikliklerde MHP etkin olmalı, değişim için halkı CHP ve BDP’ye muhtaç hâle getirmemelidir. MHP bunu yaparsa, semeresini 2015 seçimlerinde görecek ve yüzde 70-75’lik tabandan, daha büyük bir oranda oy alacaktır. Halk CHP’nin nazlanmalarından, BDP’nin çözüm yerine sorun üreten dayatmacılığından bıktı ve bu dönemde bu bıkkınlık daha da artacak.


Gerçek ortada... MHP yüzde 70-75’lik tabandan farklı düşündüğünde (Anayasa Referandumunda böyle oldu.) tabandan uzaklaşıp partizan cumhuriyetçilere yaklaşıyor. Tabii ki bu da oy kaybına yol açıyor.


Şimdi MHP’den beklenen, zihniyet ortaklığı olan sivil toplum kuruluşlarını da harekete geçirerek sıkı bir ekip kurup başta sivil anayasa olmak üzere 24. dönem çalışmalarına mührünü vurmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi