Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Benim ordum bu mu?

Benim ordum bu mu?

Böyle bir şey olabilir mi? Eşi başörtülü diye başarılı bir subayı YAŞ kararı ile ordudan atacaksın, öte yandan da, darbe yapmak, çete oluşturmak, cinayet işlemek için plan yapmakla suçladığın, tutuklu paşaların terfisini konuşacaksın..
Bu suçlardan sanık paşaları görevlerinden almayacaksın..
Tamam sanık.. Genelkurmay Başkanı ya da Kılıçdaroğlu’nun evini soyan bir hırsız, güvenlik kamerası ile tesbit edilse, evinde yapılan aramada çalınan malzemeler bulunsa, parmak izi, telefon konuşması kayıtları da bulunsa ve daha sonra yakalansa, sonra da stres, panik derken kalp krizi geçirip hastaneye yatsa, bu adam da sanıktır.. Mahkeme kararı olmadığı için, masum sayılır.. Ama daha ilk günden itibaren sanık, şüpheli, zanlıdır..
Hırsız evi soyarken yanında başkaları da varsa, arabayı kullanan, çevrede gözcülük yapan birileri mesela, kaçarken mesela havaya ateş de açmışlarsa, o zaman o kişilerin de yakalanıp ifadelerinin alınması gerekir karardan önce. Davaları ana davadan ayrılmadan mahkeme karara gitmeyecektir.. Tanıkları, suça ve suçluya yardım ve yataklık edenleri dinlemek isteyecektir..
Bu işler bir yılı da alabilir.. Haberal hiç ifade vermeden hastanede bir yılı aşkın bir zaman yattı..
Bir sanık, ilk yakalandığında daha emniyetteki sorgusunun ardından serbest bırakılabilir. Çünkü eldeki bilgilerle sanığın kimliği örtüşmemektedir.. Emniyet şüphelinin fail olmasından kuşku duyarsa ve eldeki kanıtlar bu anlamda isbata yarayacak şeylerse şüpheliyi savcıya gönderir. Savcı bu bilgi ve delilleri yetersiz görürse şüpheliyi serbest bırakır. Hatta eldeki bilgi ve belgeler şüphelinin fail olması için yeterlidir. Şüphelinin kaçma ve delilleri karartma ihtimali yoksa, dava açacaksa bile, beraati zimmet esas olduğu için, mahkeme karar verip, temyiz işi tamamlanana kadar tutuksuz bir şekilde yargılanmak üzere serbest bırakılabilir.. Yani savcı sanığı serbest bırakır ve davasını da açar. Kişi de bu durumda görevine devam eder, ancak idare tarafından ayrı bir soruşturma açılarak tedbiren görevden el çektirilir. Yani açığa alma işi gerçekleştirilir..
Savcı tutuklanmasını isterse, gözaltı süresi dolmadan sanığı nöbetçi mahkemeye çıkartır. Mahkeme dosyayı inceler, sanığı ve avukatını dinler ve kararını verebilir. Mahkeme ya tutuklar ya da serbest bırakır.
Mahkemenin tutuklama kararına karşı, sanık ya da avukatı bir üst mahkemeye itirazda bulunabilir..
Kaç kademe geçtik. Hepsi hukuki denetime tabi..
Kişi tutuklanmışsa, kuvvetli suç şüphesi var demektir ve deliller bunu göstermektedir..
İnfaz yasasına göre, şüphelinin tutukluluk süresi, mahkum olması halinde, açılan davada öngörülen cezanın alt sınırının yatması gereken süreden daha fazla olamaz..
Yani Ergenekon tutuklusu sanıklar bütün bu kademelerden geçerek tutukluluklarına karar verilen kişilerdir ve TSK bu kişileri korumaya devam ediyor. Hatta terfi almaları için lobi yapılıyor..
CHP, MHP ve BDP’nin milletvekili seçtirerek Meclis’e sokarak dokunulmazlık zırhına bürümeye çalıştığı kişiler böyle kişiler. Bunları suçlu ilan edemeyiz tamam da, bunlar, sanık. Şüpheli!
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner’in yargılamasını, “dokunulmazlık” kapsamına girmesi nedeniyle dondurdu ve dosyasını TBMM’ye gönderdi.. Aslında suçlandığı konu korumayı gerektirmiyor.. Dokunulmazlıklara güya karşı çıkan CHP’nin, Meclis’te Cihaner’in dokunulmazlığı oylanacak olursa nasıl hareket edeceğini merak etmiyor değilim. Ama zaten tavırları belli. Haberal’ı ve Balbay’ı aday gösterirken niyetleri belli idi zaten..
CHP, MHP, BDP, hepsi de siyaseti bir zırh olarak görüyor. Askerler de aynı şeyi yapıyor aslında.. Ama aynı yaklaşımı YAŞ kararlarında göstermemişlerdi. Merve Kavakçı konusunda da böyle düşünmüyorlardı!
Bana kalırsa bu son 13 asker olayı, TSK ve BDP ile ilgili önemli bir kavşak noktası olacak.
Bu konuda daha birkaç yazı yazacağım..
Olay tam da NATO toplantısı sırasında yaşandı.. Apo’nun barış çağrıları yaptığı bir zamanda dışlanması ilginç.. Bu da PKK’da yeni bir siyasi iradenin öne çıktığını ve Apo’nun süreçten dışlandığını gösteriyor..
Bana kalırsa İngiltere’ye bakmak lazım.. Bu konuları Pakistan, Afganistan, İran, Irak, Suriye ve Lübnan’la, hatta Mısır’la Kuzey Afrika’ya doğru uzayan bir çizgide düşünmek lazım..
Bu anlamda birileri TSK’da da birtakım yeni yönelişler için yeni senaryolar yazıyor olabilir.
Selam ve dua ile..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi