Taha Akyol

Taha Akyol

AKP ne yapabilir, ne yapamaz?

AKP ne yapabilir, ne yapamaz?

KÜRT meselesinin çözümünde en büyük rol ve sorumluluk şüphesiz AKP’ye aittir; yüzde 50 oy almış bir iktidar olduğu için ve “açılım” politikalarıyla çözüm niyetini ortaya koyduğu için...
Fakat AK Parti’nin demokrasi içinde yapabilecekleri vardır, yapamayacakları vardır.
İktidarda kim olursa olsun, halk çoğunluğunun kabul edemeyeceği bir politikayı uygulayamaz. PKK-BDP bloku, halkın çoğunluğunun kabul edemeyeceği totaliter taleplerde ısrar ettikçe, çözümün yolunu tıkamış olur ki, yaşanmakta olan budur.
Hatta terör eylemleriyle ve “demokratik özerlik” ilanıyla toplumun büyük çoğunluğunun tepkisini tahrik ederek çözüm yolunu daha bir tıkamış bulunuyorlar.
Bu meselede parti gözlüklerini çıkarmalıyız, iktidarda kim olursa olsun, tek taraflı olarak devlet ve hükümeti suçlamak, çözüme hizmet etmez çözümsüzlüğü derinleştirir üstelik.

AKP’nin sınırları
AKP İslami kökenden geldiği için etnik kimlikleri aşan bir dindaşlık ve Osmanlı geleneğinden esinlenen bir “millet” anlayışına sahiptir.
Bu, Lozan’da İsmet Paşa’nın da savunduğu bir anlayıştı.
AK Parti bu geleneksel değerleri liberal demokrasinin özgürlük anlayışıyla birleştirerek Kürt meselesinde önemli açılımlar yaptı. Bu açılımları eksik veya fazla bulunabilir ama inkâr edilemez.
Peki hükümet ‘açılırken’ BDP ne yaptı?
İki noktaya özelikle dikkat ekmek isterim:
- AKP’nin yaptığı açımlar ve Türkiye’deki genel demokratikleşme sürecinde, umulanın aksine, PKK-BDP blokunun totalitarizmi yumuşamadı; aksine bunları ‘mevzi kazanmak’ sayarak daha da keskinleşti...
Halk çoğunluğunun bundan duyduğu tedirginliğe hangi demokratik hükümet duyarsız kalabilirdi?!
- Nitekim, hükümet iyi niyetle açılım yapmış, fakat “Habur olayı” ile ortaya konulan organize tahrikçi gösteriler halkın tepkisini çekmişti. O ortamda AKP’nin oyları yüzde 40’ın altına inmişti... Seçimlerdeki ‘milliyetçi’ söylem ise oylarını yüzde 50’ye çıkardı son seçimlerde... Çünkü BDP’nin seçimlerdeki radikalizmi toplumda kaygılar yaratmıştı.
Hükümetin Kürt meselesini çözmedeki iyi niyetini de, bunun sınırının demokrasi olduğunu da görmeliyiz. Liberallerle solcuların asıl PKK-BDP totalitarizmini eleştirmesi gerekir.

Kürtler konuşmalı!
Açıkça bellidir ki, temeldeki sorun, demokratikleşen Türkiye’de Kürtçü hareketin totalitarizmidir.
Dünkü Taraf ’ta değerli Kürt aydını Orhan Miroğlu’nun mutlaka okunması gerekli bir yazısı çıktı. Şu satırları, tümünün özeti gibidir:
“Şiddeti meşru görme ve silahlı mücadele yoluyla ilan edilen demokratik özerkliği, topraklarını koruma fikri bundan sonra tedavüle sokulacaktır...”
Bunun nasıl bir felaket olacağını anlatmaya gerek var mı? Son zamanlarda “toprak” vurgusu yapmaları, “devrimci halk savaşı”ndan bahsetmeleri, aynı stratejinin unsurlarıdır!
Orhan Miroğlu haklı olarak, “Kürtler artık konuşmalı” diyor... AKP düşmanlığından gözü karararak Kürtçü totalitarizme destek verenlere karşı da, “Türk aydınları da konuşmalı” diyordu, haklı olarak.
Göre göre felakete gitmek!
Hayır, önlemek mümkün... Ülkenin en büyük çoğunluğunu oluşturan demokratlar totalitarizme karşı gür bir sesle konuşurlarsa, bu demokratik çözüm mümkün olur.
Öcalan da şunu görmelidir: Kan aktıkça üzerindeki kilit manen perçinlenmektedir. Kilidi açmanın yolu, kanı durdurmak, totalitarizme ve maksimalizme karşı çıkmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi