Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Deprem olacak!..

Deprem olacak!..

Ne zaman olacağı belli değil ama olacak.. Ve on binlerce insan ölecek.
Herkes depremden kurtulmak, malını canını koruma çabasında olacak. Deprem olmasa da insanlar ölmeye devam edecek. Vakti gelen gidecek..
Peki ya ölenler?.. Yaşayanlar da bir gün ölecek. Yer yarılacak ve içine gireceğiz. Ve bir gün hepimiz toprak altına gömüleceğiz..
Dünya yurdu için yaptığımız hazırlığın kaçta kaçını ahiret yurdu için yapıyoruz acaba..
Bu dünyanın depremleri ve ölümleri, ahiret yurdunun habercileri, öncü sarsıntılarıdır belki de..
İkide bir basının gündemine bu konu getiriliyor..
Marmara’nın dibi fokur fokurmuş, Ege’de sismik hareketlerde artış varmış..
Var ve bu hep olacak. Deprem 30 yıl sonra da olabilir ve 30 yıl boyunca da bu sismik hareketler ve deniz dibi kaynamaları devam edebilir.
İyi ki bunlar oluyor. Stres atıyor demektir.. Yani depremin riski azalıyor sonuçta. Bundan anlamamız gereken bu.
Ha! Bu hareketliliğin izlenmesi gerek. Bir artış varsa öncü uyarılar olarak da görülebilir..
Depremin yaklaşık şiddeti belli. 7 cıvarında. Fay hattı denizden geçiyor.. önemli olan tek defada mı, parçalı olarak mı kırılacağı. Tek defada kırılırsa ne olacaksa olacak. İki defada kırılırsa daha hafif olacak ama, bu defa 2. kırılmayı bekleyeceğiz..
Depremin şiddetinin 7 olması da tek başına herşeyi ifade etmiyor. Mesela gökdelenlerde oturanlar bu depremi 8-9 şiddetinde hissedebilir ya da sahildekiler.. Toprak kayması olan yerde oturanlar..
Deprem konusunda yapılabilecekler var, elde olmayan şeyler var.
Mesela deprem riskine karşı, Anadolu ve Trakya girişinin mutlaka kontrol edilmesi gerekir. O viyadükler çökerse alternatif güzergahların belirlenmesi lazım.. Anadolu’dan gelen yardımlar ve yardım ekiplerinin şehre girişleri ile yakınlarını aramaya gelenlerin kontrol edilmesi, yağmanın önlenmesi de ayrı bir plan konusu.. Deprem halinde İzmit, Sakarya ve Tekirdağ’daki valilik ve yerel yönetimlerle ortak çalışmalar yapılması şart.
Sahilde bir de tusinami riski var.. Deprem gece mi gündüz mü olacak? Gündüz iş ve okullar, gece evdekiler vurulacak.. Tabii saat kaçta, bir de o önemli. Maç sırasında deprem olursa, stanyumda kaç kişi ölür o belli değil. Yazın mı kışın mı? Yazın olursa sahildekiler yandı. Kışın olursa donacağız demektir..
Deprem konusunda herkes mal ve can kaybını en aza indirme çabasında ama, kimse bilginin korunması için bir çaba içinde değil gibi sanki. çok düşük bir maliyetle % 80-90 oranında kaybı önlemek mümkün. Ama gel de anlat. Herkes muhtıraya kilitlenmiş..
Siyasi fay hattındaki sismik hareketler, beklenen İstanbul depreminin ömnüne geçmiş durumda..
İstanbul depremi bitecek, Ege depremini konuşmaya başlayacağız. İzmir, Manisa, Bodrum..
Ege’de Kuzey-Güney hattındaki fay yanında, Anadolu kara parçasında Doğu-Batı istikametinde onlarca fay hattı da hareket edecek.. Ve sahildeki çalkantı tatil bölgelerini ciddi şekilde etkileyecek..
Bu fay hattı Rodos’tan Mısır deltasına uzanıyor. Orada Kıbrıs’ta bir sorun var. Girit, Rodos havzasında bir şeyler olacak. Mısır deltasından bu fay hattı, Kuzeye doğru, Hatay’a yönelecek.. Yani bu defa kızılca kıyamet Filistin’de, işgal altındaki topraklarda kopacak. Kudüs’te ne olacaksa olacak..
Ardından GAP üzerinden bu hat Van’a doğru uzuyor. Güneydoğu depremi en az İstanbul depremi kadar önemli.. GAP dev bir bataklığa dönebilir. Ya da yıkılabilir.. Irak ve Suriye’de baraj çevresinde su baskınları yaşanabilir. Dicle ve Fırat kaybolabilir..
Bunlar olacak olmasına da, ne zaman, o belli değil.. Kronolojik dizin belli. İstanbul Ege, Akdeniz, Filistin, Güneydoğu ve sonra Erzurum-Erzincan hattından İzmit-İstanbul’a geri dönüş..
Depremin ille de bu kronolojik dizine bağlı olarak gerçekleşmesi şart değil. Güneydoğu ya da Ege daha erken kırılabilir. Zincirleme tepkimeler daha düşük frekansta gerçekleşebilir..
Depremle yatıp depremle kalkacak değiliz.
Dünyada olan her depremden sonra kendi halimizi düşünüp ah vah etmemize gerek yok.
Ne yapacaksak yapmamız gerek.
Depremin yıkıcı etkileri, sadece şiddeti ile ilgili değil, bizim zeka ve performasımız, olacakları görüp onun için tedbir almamızla ilgili..
Unutmamamız gerekir ki, Allah, cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez..
Bugün neleri tartışıp nelerle uğraşıyoruz. Yarın deprem olduğunda o zaman gündem bir anda değişecek..
Ağzımızın tadını kaçıran ölüm karşımıza çıktığında, en büyük ibret dersi o olacak bizim için.
Ve biz bu dünyada imtihandayız.. Ve hepimiz bir gün bu dünyada yaptıklarımızın hesabını vereceğiz. Yapmadıklarımızın da..
İnsanlar bu dünyada yaptıkları ile ya kendi sırtlarında kendi cennetlerine tuğla, ya da kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşırlar..
Korkmaya gerek yok. Kader, rızık ve ecel değişmeyecek. Nefeslerimiz sayılı, yiyeceğimiz lokmalar, içeceğimiz yudumlarla..
İnsan nefes alıp vermekle yaşamıyor, aslında nefes alıp vererek ölüyor. Son nefesimizi verdiğimizde ise bizim için kıyamet kopmuş oluyor..
Depreme yaptığınız hazırlık kadar, ahiret yurdu için bir hazırlığınız var mı?
Ha! Bu arada, en korunmasız 20 şehir sıralamasında İstanbul 2’nci, İzmir 9’uncu sıradaymış. Uzmanlar İzmir’de 7.3’lük bir deprem bekliyorlar.. İzmir, Seferhisar ve Foça faylarına dikkat çekiyorlar..
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi