Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yarın bugünü savunabilmek

Yarın bugünü savunabilmek

Ramazan'dayız.

Ramazan oruç ayı olduğu kadar aynı zamanda Kur'an ayıdır.

Kur'an sadece ölülerin arkasından okunacak bir dua kitabı değildir.

Kur'an, içinde duanın da bulunduğu bir hayat kitabıdır. Dua da hayatın bir parçasıdır çünkü.

Ama Kur'an'ı doğru okumak, bir hayat kitabı olarak okumaktır.

Onda geçmiş kavimlerin bilgisi vardır, insanlığın ve evrenin geleceğine dair bilgi vardır ve bunların tamamı, yaşayan insana bir anlam taşımak üzere gelmiştir.

Ramazan içinde, Kur'an'la daha çok beraber olmak ve bu beraberliği, hayatımızı yeniden biçimlendirmede ölçü olarak değerlendirmek gerekiyor.

Bu genel değerlendirmeden sonra, benim için her zaman "güncel" olan iki ayeti sizinle paylaşmak isterim.

Birisi Haşr Suresi'nin 18'inci ayetidir. Şöyle ki:

"Herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın."

İkinci ayet de İnfitar Suresi'nin 5'inci ayetidir. O da şöyledir:

"İnsanoğlu (yapıp) gönderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir anlar."

Bu iki ayet, genelde, insana, dünya ve ahiret hayatına ilişkin bir hassasiyet yüklemek için gelmiştir. Yani "Dünyada ne yaptıysan, yarın karşına çıkacak, onun için yapıp ettiklerine dikkat et" gibi bir çağrıdır.

Bu çağrının altında, insanın bir zaafını giderme iradesi yatmaktadır. İnsan, anlık düşünür ve o an gücünün yettiği, canının istediği şeyi kendisi için meşrulaştırır. "Bu yaptığım şey, ebediyet planında da savunulabilir mi?" gibi bir kaygı taşımaz. Oysa, gün gelir, o davranışı savunma konumuna düşebilir, çünkü o davranış başka hukukları ihlal etmiş olabilir. İnsan, o gün savunma güçlüğü yaşamamak için, bugünden, savunulabilir şeyler yapmaya itina etmelidir.

Bu ayetler bugün nasıl güncelleniyor, diye sorarsanız, Mısır'dan Hüsnü Mübarek örneğini vermek isterim, bizden de asker kişileri yargı önüne çıkaran dava dosyalarını...

Bu dosyaların Mahşer boyutu ayrı ama daha dünyada iken, savunma zorluğu gelip çatmış bulunuyor.

Hüsnü Mübarek, başkalarını kafese koyup yargı huzuruna çıkarttırdığı ceberut iktidar günlerinde, bir gün kafese konulup yargılanacağını düşünmüş müdür?

Beşşar Esed, şehirlerin üzerine tanklar gönderip insanların canına kıyarken hâlâ, "yarın"ı düşünüyor mu?

Ama işte "yarın"lar gelip duruyor.

- Savun bakalım iktidar dosyanı! Mısır halkının demir kafesler içinde yaşatıldığı günleri savun bakalım!

Zor gün. Çok daha zor günlerin küçücük bir kopyası...

Bize gelelim.

Darbeci sorgulanıyor:

- Niye darbe yaptın?

Cevap şu:

35'inci madde bana bu yetkiyi veriyordu.

Soru:

- 35'inci madde başbakan asma yetkisini de mi veriyordu?

- Memleketi fişlemek işiniz miydi, gece yarısı muhtıra vermeye kalkmak işiniz miydi, emrinde olduğunuz hükümeti devirmek için internet andıcı düzenlemek işiniz miydi? Subayları, eşlerinin başörtülü olup olmamasına göre tasnif etmek, eşi başörtülü olanları ihraç etmek işiniz miydi? Cumhurbaşkanını, Başbakanı bile, eşlerinin başörtüsü sebebiyle andıçlamak işiniz miydi?

Dün bütün bunlar, tam yetkiyle yapılmış.

Bugün bu işin icracılarına sormak isterim: Acaba yüreklerinden kaç kere "keşke" geçiyor?

Oturmuşsunuz, bir askeri plan seminerini ihtilal kurgusuna dönüştürmüşsünüz.

Nasıl olsa kimse sormaz, soramaz, diye düşünmüşsünüz.

Ama "yarın"lar geliyor ve sizin istediğiniz gibi gelmiyor.

İşin doğrusu "Doğru" diye yaptıklarımızın ebediyet planında da "Doğru" olmasına özen göstermek gerekiyor.

Yoksa "yarın"lara gönderdiklerimiz, kalp para olarak çıkar ve bizi hüsrana düşürebilir.

Mısır diktatörünün hüsranı ibretliktir.

Bizdeki dünün ali kıran baş kesenlerinin hüsranı da ibretliktir.

Onun için "Herkes yarına ne gönderdiğine baksın" ve temiz, savunulabilir, yüzünü ak çıkartacak ya da yüzünü karartmayacak şeyler göndersin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi