AK Parti'nin gelecek on yılı

AK Parti'nin gelecek on yılı

AK Parti'nin geride bıraktığı on yıl, Ortadoğu halklarının gelecek on yılı olacak. Türkiye modeli, AK Parti modeli olarak yaygınlaşıyor.

Tunus'ta Adalet ve Kalkınma Partisi adında iddialı bir parti var. Mısır aynı örneği takip ediyor. İhvan-ı Müslimîn'den Halid el Zafaranî Adalet ve Kalkınma Partisi adıyla yeni bir parti kuruyor. Partinin sadece adını değil, programını ve politikalarını da AK Parti'den aldıklarını açıklıyor. Başbakan 'Suriye bizim iç meselemizdir' derken herkesin ittifak ettiği bir iddiayı da vurgulamış oluyor. Suriye'de serbest seçimler olsa ve AK Parti de bu seçimlere girse, Türkiye'dekinden daha fazla oy alır.

AK Parti yandaşlığı veya karşıtlığı gibi kısır parti polemiklerinin üzerine çıkıp, bu fenomeni kavramamız lâzım. Bölge halkları kendi geleceklerini, bizim ayak izlerimize basarak kurmak istiyor. Türkiye onlara parlak bir model sunuyor. Son 200 yıllık tarihe bakarak hüküm verelim: Türkiye bir altın çağ yaşıyor. Ortadoğu halkları Türkiye'yi taklit ederek yoksulluk ve aşağılanma ile geçen tarihi geride bırakıp kendi altın çağlarına ulaşmaya çalışıyor.

Yeni bir dünya kuruluyor. 2008'de finans sektöründe başlayan ekonomik krizin, geçici olmadığı, giderek derinleştiği ortaya çıktı. Ekonomik kriz toplumsal ve siyasal krize dönüşüyor. İngiltere'deki ayaklanma, İspanya ve Yunanistan'da, hatta İsrail'de görülen benzerleri toplumun derinlerindeki kaynamaya işaret ediyor. Avrupa'da hemen her ülkede yükselen ırkçılık, gelecek kaygısından besleniyor. Amerika-Avrupa ekseninin dünyayı şekillendirdiği uzun iki asrın sonu yaklaşıyor. Önümüzde bütün dünya için bol miktarda belirsizlik var. Dünyayı yeni bir kalıba dökecek olan tarih hızlanıyor.

Tam iki asır önce Avrupa, Napolyon Savaşları ile sarsılıyordu. Yepyeni bir dünya düzeni kurulurken biz, Yeniçeri gailesi yüzünden yenidünya düzeni içinde yer alamadık. Sonra felaketler birbirini kovaladı. 19. yüzyıl, özellikle ikinci yarısı bütün İslâm tarihi boyunca Müslümanların yaşadığı en karanlık dönemdir. İki asırlık tarih sona eriyor.

İmparatorluk çağı sona erdi. Türkiye'nin bölgesindeki nüfuzu Osmanlı'nın geri dönüşü değil. Aynı coğrafyada halkların rızasına ve işbirliği ihtiyacına dayanan bir bölgesel hiyerarşi oluşuyor. Türkiye bu hiyerarşinin tepesine tarihsel birikimi ve başardıkları ile bir pusula olarak yerleşiyor. Herc ü merc olan tarihin bir köşesinde batmadan yollarına devam etmek için Ortadoğu halkları Türkiye modeline sarılıyor. Önlerini denenmiş ve işe yaradığı kanıtlanmış bu ışık ile aydınlatıyorlar.

Türkiye modelinin özü demokrasi. Demokrasimiz de AK Parti tecrübesi ile somutlaşıyor. Bölge halklarından en önemli farkımız, devlet birikimine sahip olmamız. Devlet bizim tecrübemizde düzen ve barış demek. Devlet tecrübesinin üzerine eklenen demokrasi, güçlü ve dayanıklı bir bünye ortaya çıkartıyor. Demokrasi dünyanın her yerinde var; devlet tecrübesi ise sadece bizde. Ortadoğu halklarını bizim tarihî tecrübemizle buluşturan, AK Parti'nin bu tecrübeyi temsil etmesi. Bir kabilenin, bir despotun veya bir azınlığın yönetimi yerine herkese barış ve adalet vaat eden düzen, bu devlet tecrübesi ile yürüyebilir. Türkiye'de benzer askerî darbeler yaşandı, neden despotik yönetimler kurulamadı?

AK Parti'yi on yaşındaki bir siyasî parti olarak değil, iki asra yayılan bu zengin tecrübenin bir muhassalası olarak görmek lâzım. Başarısının sırrı da burada. AK Parti, Batı'yı veya modern çağın milliyetçiliğini değil, bu topraklarda ortaya çıkan geleneği temsil ediyor. Geliştirdiği uzlaşmalar, kurduğu dengeler, telif ettiği çıkarlar bu geleneğin içinden geliyor. AK Parti yerli bir parti. Muhafazakârlığı bu geleneği yeniden oluşturarak sürdürmesinden.

AK Parti iki asrın sonunu ifade eden on yılı geride bıraktı. Geride bıraktığı on yıl, Ortadoğu halklarının gelecek on yılı. Mısır'da, Tunus'ta, Irak'ta, Suriye'de ortaya çıkacak gelişmeleri, AK Parti'nin bu on yılında aramak lâzım. Bu on yılın özeti ise sağlam bir devlet tecrübesi üzerine inşa edilen güçlü bir demokrasi.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi