Yener Dönmez

Yener Dönmez

‘Kandil Operasyonu’nun perde arkası

‘Kandil Operasyonu’nun perde arkası

MİT, Kandil bölgesindeki İran’a mücavir alanlarda 20 kritik hedefi İran’a verdi.
Bunların arasında Karayılan’ın bulunduğu koordinat da vardı.
İran’ın bu hedefleri doğru biçimde vurup vurmadığı net değil.
Karayılan’la ilgili geçen hafta patlayan olayın ayrıntısı aslında buydu.
Ancak Karayılan’ın öldürülmediği ve yakalanmadığı kesin.
Alınan istihbarata göre Karayılan oradan güvenli bir bölgeye geçirildi.
Bu Karayılan’ın İran’ın kontrolüne alınması sonucunu doğurdu.
Ve Suriye kökenli Doktor Bahoz kod adlı en şahin isim Fehman Hüseyin’in önü açıldı.
PKK konusunu İran, Suriye olayında bir koza dönüştürdü böylece.
Karayılan’ın güvenli yere götürülmesinin ardından da şehit sayısı patladı.
İkinci sonuç; nokta hedeflerdeki PKK unsurlarının uzaklaşması ve sonraki hava hareketinde boşluğa düşülmesi riski.
Suriye konusunda gerilim yaşadığımız bir ülkeye bu koordinatların verilmesi bence çok tartışılmalı.
“Biz açılımla, Öcalan’la bu işleri halledelim. PKK’yı İran vursun” mantığı mantık değildi ve tartışma devlet içinde de yaşandı ki, Kandil’i kendimiz vurmaya başladık.
Ancak operasyonun kamuoyunda oluşturduğu rahatlama psikolojisine kapılırsak mahvoluruz. Kandil’e yapılan/yapılacak sortiler yeterli olmaz. Yapısal değişiklikler olmadan sortilerle sadece kendimizi tatmin etmiş oluruz.
Maddeler halinde yapısal değişiklikleri sayalım:
- Sınırı profesyonel birimlerin koruması.
- Polis Özel Harekat Timleri’nin acilen sahaya çıkartılması.
- Jandarma’nın İçişleri Bakanlığı’na bağlanması.
- Sınırda elektronik denetimli entegre sisteme geçilmesi.
- PKK’nın kontrolündeki Hakkari ve Şırnak’ta mücadele için özel bir yapı kurulması.
Bunlar sivil iktidar tarafından açıklanan ancak henüz yapılmayan yapısal adımlar.
Hepsi doğru. Ama durum acil ve kısa sürede halledilmeli.
Kandil’i vurma sonrası kamuoyunda oluşacak rahatlama psikolojisine kapılırsak mahvoluruz. PKK tam olarak bitirilinceye kadar devam edecek “teröristle mücadele” dönemi, bütün tahrip gücü kullanılarak sürdürülmeli.
Demokrasimizin geldiği seviye itibariyle bütün yetki ve güç sivil otoritede.
Artık mazeret yok, gerekçe yok. Yapılacakların ve yapılmayacakların ödülü ya da faturası sivil otoriteye kesilecek.
Hâlâ PKK’yla sadece “açılımla” mücadele etmeyi savunanlar bu faturayı her gün kabartıyor.
Başbakanlık’ta yapılan terörle mücadele toplantısında da bu düşünceler kararlılığı bulandırıyor.
Efgan Ala’nın “Yıllardır savaştık da ne oldu” düşüncesinde olduğunu; başka bazı üst düzey sivillerin de “Bu iş sınır ötesi operasyonlarla çözülmez” dediğini duyuyoruz.
MİT, Öcalan’la bu işin halledileceği görüşünde hâlâ.
Devlet gerçek anlamda PKK’yla savaşmadı.
Ala’nın da, bazı kabine üyelerinin de, MİT’in de yanıldığı nokta bu.
90’larda yapılan PKK’yla savaş değil, vesayet rejiminin ayakta durabilmesi için terör örgütüyle düşük yoğunluklu bitmeyen çatışma konseptiydi.
Kürtçü liberallerin de artık PKK’ya zemin kazandırırken, hükümeti baskı altına alan yaklaşımlardan vazgeçmesi lazım.
Cengiz Çandar’ın raporundaki “PKK ile Kürt meselesi birbirinden ayrılmaz, Kürt hareketinin başını PKK çekiyor” şeklinde oturtulmaya çalışılan hatalı tez son olaylarla duvara tosladı.
Çandar ve avanesinin sürekli bahsettiği barışa ulaşabilmek için, savaştan beslenenleri yok etmek şart.
Bu noktada şunların akıllardan çıkarılmaması gerekir:
1- Barış sürecini PKK bozdu. Verilen şehitler arasında Kürtler de var.
2- Hasan Cemal, Nuray Mert, Ruşen Çakır ve Cengiz Çandar gibi tipler hükümete zaman kaybettirip PKK’ya zaman kazandırıyor. (Bu arada Ruşen Çakır “Açılımcılar artık sussun” şeklindeki çağrımı üzerine alınıp, “Susmak gibi bir lüksümüz olamaz” başlığı altında hakaretler sıralamış. Ruşen Efendi’nin durumu ve duruşunu ayrı bir yazıda ele alacağımı not edeyim.)
3- Terör saldırıları AK Parti’ye oy kaybettiriyor, sebebi de açılımcıların tavırları, yöntemleri.
4- Apo başarılı şekilde oyalama işlevini yaptı ve örgüte zaman kazandırdı. Eylem talimatlarını örtülü biçimde Apo verdirdi.
Herşeyi maddeler halinde özetliyorum ki durum net anlaşılsın.
PKK, BDP ve Öcalan, ürettikleri yeni söylemler, kurullar, kongreler ve saldırılarla yeni zemin ve alan kazanmak derdinde. Adım adım devlet zemini oluşturma peşindeler. Bu nedenle halkın kontrolünü elde tutmanın yöntemi olarak şehit sayısını artırıyorlar.
Darbe yiyen, çok adam kaybeden PKK olduğu an bütün stratejileri çökecek.
Teröristle mücadelede yapısal reformlarla gerçek savaş dönemine geçilirken, terörle mücadele için demokrasi adımları aralıksız sürmeli.
Kürtçe dil öğrenimi okullarda seçmeli yapılsın, ayrımcılık ifade eden düzenlemeler süratle bütün partilerin iştiraki ile halledilsin. Terörle mücadele farklı alanlarda; siyasi, ekonomik, uluslararası ilişkiler çerçevesinde sürsün. Ama terörist bitirilsin. Her alanda cesur adımlar atılsın.
Kandil’e bomba yağdırmak yetmez.
Bu topraklara cesaret yağdırılmalı.
Cesur yapısal reformlar, cesur demokratik adımlar, cesur silahlı mücadele...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi