Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Somali ve açlık üzerine bir değerlendirme

Somali ve açlık üzerine bir değerlendirme

Bugün sizlerle Osman Nuri Koçtürk'ün bundan 42 yıl önce yayınlanan 'Açlık Korkusu' kitabından kısa bir alıntı yapmak istiyorum. Osman Nuri Koçtürk'ün kim olduğunu merak edenler hakkında intenette geniş bilgi bulabilirler. Ancak, ben kısaca tanıtmak istiyorum. Kendisini yakından 1970'li yılların başında tanıdım. O zamanlar Ankara'da Barış Gazetesi'nde çalışıyordum ve Osman Nuri Koçtürk de bu gazeteye zaman zaman yazı yazıyordu. O yıllar doğum kontrolünün hızlı yıllarıydı. Doğum kontrolü bir devlet politikasıydı finanse edende ABD... Osman Nuri Koçtürk buna ısrarla karşı çıkıyor, olayı geri kalmış ülkeleri açlıkla korkutarak kısırlaştırılmaya zorlanması olarak nitelendiriyordu.

Uzun süre görüşmemiz mümkün olmadı. Taki 12 Eylül 1980 darbesinin arkasından yollarımız Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün 6. katındaki nezarethanede kesişti. Rahatsızdı bir bankın üzerinde yatıyor, fazlaca ayağa kalkamıyordu. Bu sebeple nezarethanede Onunla beraber olan Tabii Senatör Ahmet Yıldız ile konuşmuş, hastalığını ondan öğrenmiştim. Nezarethanede 3 gün beraber olduk sonra onlar İstanbul'a gönderildiler bizde Mamak'a Askeri Mahkemeye sevk edildik. Şu anda ikisi de vefat ettiler. Ancak, kütüphanemde kitaplar arasında gezinirken karşıma Rahmetli Osman Nuri Koçtürk'ün 1969 yılında yayınlanmış olan "Açlık Korkusu" isimli kitabı çıktı. Özellikle Somali ve dünyanın geri kalmış daha doğrusu geri bırakılmış pek çok ülkesinde yaşanan açlık ve binlerce çocuğun açlıktan hayatını kaybetmesi beni Hoca'nın kitabını yeniden okumaya itti. Aslında dünya emperyalizmini tanımak için herkesin okumasını tavsiye edebileceğim bu kitabın şimdilerde piyasada bulunup bulunmadığını doğrusu bilmiyorum. Ancak sizlerle bazı bölümlerini paylaşmak istiyorum. Kitabından alıntılar yapacağım Osman Nuri Koçtürk 25 Haziran 1918'de İzmir'de doğmuş 4 Nisan 1994'de Ankara'da vefat etmiştir. 12 Eylül darbesinden sonra yukarıda sözünü ettiğim gibi bir süre gözaltında tutulmuş, bu dönemde dövülen, horlanan Hoca serbest kaldıktan sonra küskün, içe dönük bir hayat yaşamayı tercih etmiştir. Kimbilir belki de ömrünü dünyanın hakimlerinin oyunlarını teşhire adadığı için bu sona sürüklendi.

Bu izahtan sonra isterseniz konumuza dönelim ve size ilk alıntımı aktarayım:

"Bir grup insanın çoğunluğu kahrederek gerçekleştirdiği mutlu yaşama düzeni, hakkaniyete, bilime, mantığa ve iyi niyete uymadığı için, zaman içinde nasıl olsa çökecek ve sömürülen masum insanlar, kendilerini kahredenlerden hesap sorma imkanı bulacaklardır. Fakat bunun kendiliğinden olmasını bekleyemeyiz. Mutsuz toplumların ilişki kurdukları ileri toplumların kendilerini hasıl istismar ettiklerini ve içgüdüleri ile evham ve korkularına tutsak olan marazi bir azınlığın zevk ve sefaları için, masum insanları nasıl aç bıraktıklarını en kısa zamanda öğrenmeleri ve bu sömürüye karşı tedbirler araştırmaları gerekmektedir."

Bugün Afrika'da yaşananlara baktığımızda yıllar öncesinden insanlık uyarılmasına rağmen gereken tedbirler alınamamış, en azından yoğun propaganda kültür emperyalizmi sebebiyle sömürülenler işin farkına varamamış.

Kısa bir alıntı daha sanıyorum derdimizi anlatmaya yardımcı olur:

"Savaşları körükleyenler, barışı korumak istediklerini ve masumlara en modern öldürücü silahlarla saldırıp, insanlarını kafalarını koparanlar, fakir fukaranın evlerini yakanlar, uygarlığa hizmet ettiklerini iddia ediyorlar.

Çağımızın egemen toplumlarını yönetenler, esirlerini kamçılayarak onlara ehramları inşa ettiren Firavunlardan çok daha gaddar ve çok daha bencildirler."

"Savaş korkusu ile açlık korkusu, üçte ikisi zaten aç olan Dünyamızı hergün biraz daha yoksul ve hergün biraz daha mutsuz bir Dünya haline getirirken, Wall Street Bankalarındaki hesaplar kabarmakta, emperyalist ülkelerin gelirleri artmaktadır."

............

"Bir ordu ateşli silahlar ve modern araçlarla donatılmış olsa bile, haklı ve inançlı toplumların yenilemeyeceğini ve silah zoru ile istenilen kalıba sokulamayacakları çeşitli kereler görülmüştür. Buna karşılık açlık ve korku ortamında verilen gizli savaşla, toplumların yapılarını ve inançlarını değiştirerek onları sömürgeleştirmek ve kaynaklarına el koymak mümkün olmuştur."

Evet... Sömürgecilere haddini bildirmek mümkündür ama bunun için mazlumların ayağa kalkması, kendi değerlerini yitirmemeleri gerekiyor. Aksi halde emperyalistlerin sömürgesi olmaktan kurtulmak mümkün olmayacak, özgürlük maskeli esaret sürecektir.

Dileriz uyanış yakındır. Uyanış toplumların birbirini yemesi değil, emperyalistlere ülkelerinden defol diyebilmeleridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi