İsrail’in düşmanları, aynı zamanda PKK’nın da düşmanlarıdır!

İsrail’in düşmanları, aynı zamanda PKK’nın da düşmanlarıdır!

Başlığa çıkardığım bu ifade, bana değil, PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın Kandil’deki temsilcisi Murat Karayılan’a aittir. Murat Karayılan, 21 Eylül 2010’da İsrail’in Kanal – 2 Televizyonu’na verdiği bir röportajda; “İsrail ve PKK’nın düşmanları ortak” deyip, bir çağrıda bulunuyordu... “İsrail, PKK ile işbirliği yapmalıdır!.. Çünkü Türkiye; İsrail’in düşmanları olan Suriye ve İran ile iyi ilişkiler içinde bulunmaktadır!.. İsrail bilmelidir ki; PKK’nın düşmanları, aynı zamanda İsrail’in de düşmanlarıdır!” Şöyle devam ediyordu sözlerine: “Hepsinden öte, sizler Holokosttan, katliamlardan, sürgünlerden geçtiniz. Şimdi bizim halkımıza bakın. Aynı kaderi paylaşıyorlar. Bu bölgedeki herkes, Suriyeliler, Türkler, İranlılar, bizleri, sizleri yok etmek istiyorlar. Bizler sizinle bir zamanlar dosttuk. 1960 ve 1970’lerde İsrail, Kürtlere yardım etti. Sizlere hayrandım!.. Ancak 1980’den beri Türkiye ile askerî ilişkilerinizi güçlendirdiğinizden itibaren, sizler bizleri sistematik şekilde yok etmek isteyen güçler arasında düşünülüyorsunuz.” Karayılan’ın bu ifadelerini; özellikle bugünlerde dikkatle okumak ve çok iyi “analiz” etmek durumundayız!..” Karayılan, bu sözleriyle; Sadece “Ergenekon’un taşeronu” olmakla kalmayıp; “İsrail’in de taşeronu” olmaya hazır olduklarını deklare etmeye başlamıştır!.. Ve ayrıca; “İsrail üzerinden ABD’ye de mesaj vermekte, bir anlamda ABD nezdinde de meşruiyet kazanmaya çalışmaktadır!” Bu ittifakı, Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Sedat Laçiner; o günlerde şöyle yorumluyordu: “İsrail, teröristlerin yanında yer alacaksa, tabii ortak düşman olur... Bu açıdan PKK’nın tanımlaması bir yakınlığı ifade ediyor. Kürt bölücü siyasetinde İsrail’in son 10 yıllık dönemde büyük bir rolü bulunmaktadır. Irak savaşından sonra Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması için İsrail’in çok özel gayretleri olmuştur... MOSSAD’ın eski başkanı; bizzat giderek ülkenin kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani’ye yardım etmiştir!.. Ayrıca; terör örgütü PKK’nın uzantısı PJAK’a İsrail’in silah yardımı yaptığı, zaten bilinmektedir... Murat Karayılan’ın açıklamaları, ‘Mızrak çuvala artık sığmıyor’ sözlerinin bile ötesine geçiyor... PKK, İsrail-PKK ittifakı kurulduğunu ilan ediyorsa, İsrail’den buna bir açıklama gelmezse -gelmeme ihtimali de var çünkü... İskenderun saldırısından sonra da yalanlamadılar- Ortadoğu’nun yeni ittifakı hayırlı olsun! Kürt kamuoyu, PKK-İsrail bağlantısını daha iyi görmeli, nerede durduğunu iyi tahlil etmelidir.” PKK’YI, MOSSAD EĞİTTİ! “İsrail ile PKK arasındaki ittifakı” gösteren tek olay, elbette “Karayılan’ın sözleri” değildi. Bilmem hatırlar mısınız; Akit’in, 22 Ocak 2011 tarihli haberinde, “PKK-İsrail ilişkisinin en net delilleri ortaya çıktı” deniliyordu. Peki, “deliller” neydi?.. Delil, yine “İsrail televizyonları”ydı!.. O günlerde; “İsrail televizyonları”nda yayınlanan bir “belgesel”de, PKK elebaşılarından Murat Karayılan, Türkiye’ye karşı savaşta “İsrail ile omuz omuza olduklarını” söylüyor ve göğsünü gere gere şunları ifade ediyordu: “Siz Mavi Marmara’yı vururken, biz de İskenderun’daki Deniz Üssüne karşı çok başarılı bir eylem gerçekleştirdik!” Belgeselde “MOSSAD ajanları” da konuşmuş ve “PKK’lıları nasıl eğittiklerini” ballandıra ballandıra anlatmışlardı... Programda; “PKK-İsrail kardeşliğine adanmış şarkılar” da yer almıştı!.. Aynı programlarda; Irak’a gönderilmiş olan eski MOSSAD ajanı Eliyezer Safrir’in, “PKK’lılar ile İsrailliler arasında büyük bir aşk ve sevgi var” şeklindeki ifadeleri, PKK-İsrail arasındaki ilişkinin boyutlarını ortaya koymuştu!.. İSRAİL ADINA CASUSLUK! “PKK-İsrail aşkı”nı ortaya koyan “belge”ler, bunlarla da sınırlı değildi. Buyrun, bir belge daha!.. Tarih 26 Mart 2011... O günkü Hürriyet’te; “Terör örgütü, İsrail’e casusluk yapmaya da başladı” başlıklı bir haber yayınlanıyor ve deniliyordu ki; “Terör örgütü PKK’ya bir darbe de Lübnan’dan geldi. İsrail adına casusluk faaliyeti yürüttüğü bildirilen 3 terör örgütü mensubu yakalandı. Terör örgütü PKK’nın ülkedeki faaliyetlerini yakın takibe alan Lübnan Askeri İstihbarat Teşkilatı tarafından Bourj El-Barajneh’te gerçekleştirilen operasyonda, Nevruz’u bahane ederek, halk arasında etnik çatışma yaratma, Mısır, Tunus, Cezayir ve Libya benzeri şekilde halkı yönetim aleyhine kışkırtmaya yönelik faaliyetlerde bulundukları belirlenen, isimleri açıklanmayan “Khalid” ve “Cihan” kod adlı örgüt mensupları ile “Zaidan” kod adlı Ahmed El Baba adlı terör örgütü sorumlusunun gözaltına alındıkları bildirildi. Yakalanan terör örgütü mensuplarının sorgulanmaları sonrasında, “Lübnan’da İsrail adına casusluk faaliyetleri yürüttüklerini” itiraf ettikleri bildirildi. Geçen yıl Lübnan güvenlik birimlerince İsrail casus şebekelerine yönelik gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında, başkent Beyrut’un kuzeyindeki sahil kenti Jounieh’te tutuklanan PKK’lıların, İsrail adına casusluk yaptıkları ortaya çıkmıştı.” Herhalde bu kadar bilgi, bu kadar belge yeterlidir... Gayet açık ve net görülüyor ki; PKK ile İsrail arasında, bir “ilişki”nin ötesinde bir “aşk” ve “kara sevda” vardır!.. Öyle bir aşk ki; Murat Karayılan’ın ifadesiyle; “İsrail’in düşmanı, PKK’nın da düşmanı” sayılacak kadar!.. Öyle bir aşk ki; “İsrail adına casusluk” yapacak ve “Lübnan halkını kışkırtacak” kadar!.. Öyle bir aşk ki; İsrail’in “asker” kılıklı “korsan”ları Mavi Marmara’yı vururken, PKK’lıların da İskenderun Deniz Üssü’nü vurması kadar!.. Öyle bir aşk ki; İsrail televizyonlarında “PKK-İsrail kardeşliğine adanmış şarkılar” yayınlanacak kadar!.. PKK SALDIRILARI NİYE ARTTI? Bütün bunlardan sonra, gelelim bugünlere... Herhalde dikkatinizi çekmiştir; BM’nin yayınladığı “Mavi Marmara Raporu”na karşılık, Türkiye’nin bu raporu “yok” sayması ve “İsrail’e 5 yaptırım” uygulayacağını açıklamasından sonra, bütün dünya basınının da ifade ettiği gibi; “İsrail’in yalnızlaşması” üzerine, “PKK saldırıları artmaya” başladı!.. “Türkiye’nin kararları”nın açıklandığı günün akşamında “saldırı”ya başlayan PKK’lı teröristler, saldırılarını hâlâ devam ettiriyorlar!.. Tunceli’de bir “teğmen ve uzman çavuşu” katleden PKK’lılar, Dağlıca’da “2 köy korucusu”nu öldürdü... Önceki akşam da yine Tunceli’de halı sahada maç yapan “polis”lere saldırdılar, “bir polis ve eşi”ni şehit ettiler. Dün de Bingöl’de saldırdılar!.. Belli ki; İsrail, PKK adlı “piyon”unu, PKK adlı “kukla”sını, PKK adlı “taşeron”unu, PKK adlı “robot”unu kullanmaya devam edecek!.. Zaten Karayılan öyle demiyor muydu; “İsrail’in düşmanı, PKK’nın da düşmanıdır!” O halde, bir “İsrail kuklası” olan PKK da, herhalde “görev”ini yapacak, “düğmesine basılmış robot” gibi, saldırmaya başlamıştır!.. Yoksa, İsrail hesap sorar; “Ben, sizleri bugünler için eğitip, yetiştirmedim mi?!?” UYAN EYY KÜRT HALKI! Malûm, “uzman”lar da buna dikkat çekiyor ve şöyle diyorlardı: “İsrail; Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini bozmaya çalışabilir, PKK terörünü azdırabilir, Kürt sorununu kaşıyabilir, Ermeni Diasporası’nı harekete geçirebilir!” Bugünlerde olan budur!.. Ancak, bütün bunların olması, bir gerçeği ortaya çıkarır ki, o da; “PKK’nın, İsrail kuklası bir örgüt” olduğu gerçeğidir!.. Aslında, sadece bu gerçeğin ortaya çıkmış olması bile bir “kazanım”dır!.. Hiç olmazsa; Türkiye’nin, yıllardır “PKK terörü” ile mücadele etmediği, aslında “İsrail ile mücadele” ettiği iyice ortaya çıkar!.. Tabiî, PKK’nın da; Aslında “Kürtlerin hakları”nı değil, “İsrail’in çıkarları”nı savunduğu, bazı kalın kafalara dank eder!.. Bu gerçeği, sadece “Müslüman Kürt halkı”nın bilmesi bile yeterlidir!.. Çünkü, “saf Kürtler”in çoğu, PKK’nın, hâlâ “Kürtler için mücadele” ettiğini zannediyor!.. En azından, “Kürt halkı” da bilir; PKK’nın bir “İsrail piyonu” olduğunu!.. BDP, NİYE TAVIR DEĞİŞTİRDİ? Son gelişmelerden sonra; sadece PKK’nın değil, “terör gölgesinde siyaset” yapan BDP’nin de, “İsrail’le bir bağlantı”sının olabileceğini düşünmeye başladım. Herhalde hatırlarsınız; Daha bir hafta öncesine kadar, ne diyordu BDP kurmayları; “1 Ekim’de Meclis’e geleceğiz ve yemin edip, çalışmalara katkı sunacağız!” Peki, “1 hafta öncesi”ne kadar bunu söyleyen BDP’liler, bu bir haftada ne değişti ki, “eski tavır”larından tornistan ettiler!.. Malûm; Önceki gün Ankara’da “BDP Kongresi” yapıldı ve BDP’de bir “tavır değişikliği”nin olmadığı görüldü. Dediler ki; “Kürt sorununun çözüm adresi Abdullah Öcalan ve Kandil’dir! Meclis boykotumuz devam edecek!” Dedim ya; “Son bir haftada ne değişti” ki, BDP yine ipe un sermeye başladı?.. Kalıbımı basarım ki; Burada da, bir “İsrail parmağı” var!.. BM Raporu’nun “İsrail lehinde” çıkmasından sonra, “Türkiye’nin sıkışacağını” düşünen BDP’liler; “İsrail dışarıdan, biz de içeriden sıkıştıralım” diye düşünmüş olmalı ki; anında “Kandil ve Apo” demeye, “Boykot” demeye başladılar!.. Sorarım size; Bir hafta öncesinde, “Meclis’i boykottan vazgeçme” ve gelip “yemin” etme eğilimi gösteren BDP’nin bu tavır değişikliğinde, “Türkiye’nin İsrail’e 5 yaptırım kararı alması”nın hiç mi rolü yoktur?.. “Kürt halkı” bunu da düşünmelidir!.. Sadece “Kürt halkı” değil, “Ankara” da bunu düşünmeli ve “kimin, kimden yana” olduğunu görüp, ona göre davranmalıdır!.. Çünkü, gerçek ortaya çıkmıştır; “PKK, bir İsrail taşeronu”dur!.. BDP de, “PKK’nın piyonu!” Murat Karayılan, öyle diyordu ya; “İsrail bilmelidir ki; İsrail’in düşmanları, PKK’nın da düşmanlarıdır!” Var mı daha ötesi?!?..
=========== At izi, it izine karıştı!
Bilirsiniz, sık sık “mantık”taki “tümevarım” yönteminden söz ederim... Gelin, “son gelişmeler” paralelinde o yöntemi yine uygulayalım: “İsrail cami kundaklar!.. PKK da cami kundaklar!.. BDP; cami kundaklayan PKK’nın gölgesinde siyaset yapar... CHP de; PKK gölgesinde siyaset yapan BDP’lilerin cenazesine taziyeye gider... Bu da demektir ki; hepsinin ortak noktası, cami karşıtlığıdır!” Gelin, bu defa da “tümdengelim” metodunu uygulayıp, bu “ortak nokta”ya nasıl geldiğimize bir bakalım... Bugünkü haberlerimizde de okuyacağınız gibi, Yahudi yerleşimciler, dün Filistin’de bulunan bir “cami”yi ateşe vermiş!.. Malûm, daha önce de PKK’lılar, birkaç “cami”yi kundaklamıştı... BDP’liler de, “sırf camilere girmemek” için, “sivil Cuma namazları”(!) kılmışlardı!.. “Camileri yakan, askerleri katleden PKK’lılar”a yönelik operasyonun durması için “canlı kalkan” olan bir BDP’linin ölümü üzerine; CHP’li Sezgin Tanrıkulu, ölenin evine “taziye” ziyaretinde bulunmuş, iyi mi?.. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Van’da “taziye” ziyaretinde bulunurken, CHP’li İzmir Belediyesi de; 10 yıl önce “Şehit Aileleri Derneği”ne tahsis ettiği “minibüs”ü geri almış!.. Şu hâle bakın: BDP’liler, “Mehmetçiği katleden” PKK’lılara yönelik operasyonları durdurmak için “canlı kalkan” olurken ölüyor, CHP’li Tanrıkulu da, onlara “taziye”de bulunuyor!.. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da; “Operasyon bölgesindeki Mehmetçikle bayramlaşmak için Aktütün’e gidiyor” iyi mi?.. Kim, kimdir?.. Kim, nerede durmaktadır?.. Tam da; “at izinin, it izine karıştığı” günlerdeyiz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi