Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Sessizliğin sesini duymak

Sessizliğin sesini duymak

İhtiyar yer kürenin en canlı kısımları, insanlar ile diğer canlıların şifa ve beslenme kaynağı olan ormanlarımızla buralardan çıkan sıcak ve soğuk sularımızdır. Biz geçmişinde bırakın bir ağaç kesmeyi, o ağacın gölgesine bile ihtimam gösteren bir medeniyetten geliyoruz. Her ne kadar bu geçmişimizi hatırlamasak da ormanlarımız hâlâ eline yüzüne bakılır ve istifade edilir durumda. Çeşitli ağaç türleri, renkleri ve hastalara şifalı sularıyla; insan başta olmak üzere diğer canlılara ev sahipliği yapan ormanlık alanlarımızdan birisi de Yalova Termal’dir. ¥ Bayram münasebetiyle birkaç günlüğüne Yalova’nın Termal ilçesindeydik. Sessizliğin sesini duymanın ne demek olduğunu orada anladım. Bırakın büyük şehirlerin binbir gürültüsünü, sadece korna sesi duymamak bile insanı pek rahatlatıyormuş meğer. Yeşile bakmanın doyumsuzluğu ise daha başkaydı. Yalova Termal’de toprağın altı da üstü de şifa dağıtıyor insanlara. Termal ilçesi, sessizliğin sesini dinlemek; huzura ve refaha yelken açmak isteyenler için dört mevsim müsait. Atalarımız Osmanlı buralara yerleşirken, yani Bursa’yı başkent yaparken, Bilecik, Söğüt, İznik, Yalova, Gemlik ve daha öteleri yurt edinirken, ezbere edinmemiş. İnsanı önceleyerek, tabiatta yaşayan tüm canlıları hesaba katmış, insanoğlu ile bu canlıların iletişimini sağlayacak bir sistem kurmuş. Termal bölgesinin, atalarımız Osmanlı’dan günümüze kadar hangi devrelerden geçip mevcut duruma geldiğini bilemiyoruz. Bugün hâlâ bölge; ormanıyla suyuyla, insanın hem ruhuna hem bedenine hitap ediyor ve Allah’ın insanlığa bir ikramı olarak görülüyor. ¥ Yalova Termal’e gelmek ve sessizliğin sesini yaşamak isteyenler için ilçede küçük kiralık pansiyonlar, apart oteller var. Yalnız beş yıldızlı hizmet bekleyenler, midesine önem verenler, gece hayatı isteyenler için uygun bir yer değil. Dünyalık hırslarını öteleyip, insani değerlerini ön plana çıkaran ve bu değerler çerçevesinde, diğer insanlarla iletişim kurabilen “iyilerin” konaklayacağı bir belde. İlçenin ormanlık alanına ve ilçeye hâkim bir noktaya; “Tabiatkent” adında, altı bloktan oluşan bir site yapılmış. Biz, bu sitede misafirdik. Termal beldesinin dış turizm adına ağırlıklı konukları, diğer Müslüman ülkelerden gelen ailelerden müteşekkildi. Tabiatkent’te de Kuveyt, Katar ve Dubai’den aileler daire satın almak için bayramı da fırsat bilerek gelmişlerdi. İçinde termal suyu da bulunan Tabiatkent’teki daireler, hem geniş aileler için hem çekirdek aileler için düzenlenmiş. Bilgi için: www.tabiatkent.com. Bölge; dünyalık karmaşa ve kargaşadan kaçıp; kendisine ve ailesine zaman ayırmak isteyenlerle; huzura, şifaya ve sessizliğin sesine ihtiyacı olanlara göre bir yer. Tabiatkent’teki tabiatla olan muhabbetimizi, Nurettin Topçu’nun şu sözüyle tamamlayalım: “Bugünün insanı, kendisiyle baş başa kalma imkânlarını kaybetmiş durumdadır. Adeta kendine yabancı yaşıyor. Onu kendi benliği ile baş başa koyabilecek ilk aracı tabiat olabilir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi