İçimi sevinçle dolduran 'kitap'

İçimi sevinçle dolduran 'kitap'

Geçen gün akbilimi doldurayım dedim; sistem kabul etmedi. Makine "Git İstanbulkart al" dedi. Çaresiz, dediğini yaptım.
İstanbulkart iyi güzel de, küçük bir sorunu var. Cüzdanlarımız zaten kart dolu: Nüfus kâğıdı, ehliyet, şirket giriş kartı, bankaların adeta zorla verdiği kredi kartları, bilumum mağaza kartları...
Şimdi bunlara bir tane daha eklendi. Ayrıca kırılmasın, bozulmasın diye şeffaf bir plastik korucuyla kaplamışlar, mübarek iyice kalınlaşmış.
Bunun küçük ve incesini yapmak mümkün değil mi?
***

Hiç kuşku yok ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi şahane işler yapıyor. (Arada sırada, "Ya Kılıçdaroğlu Kemal Bey, Mart 2009'da belediye başkanlığını kazansaydı, halimiz nice olurdu" diye düşünürüm...
İçim ürperir!)
Geçenlerde birarkadaşla sohbet ederken, konu dönüp dolaşıp "İnsanın içini ısıtan kitaplar" diye pazarlanan 'Tavuk Suyuna Çorba' türü mıgırlıklar geldi.
"Benim içimi onlar değil, işte bu 'kitap' ısıtıyor" dedim. Arkadaşım "Neymiş bu" diye merakla oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi...
İstanbul Belediyesi'nin yayınladığı "Bilgi Kartları" başlıklı raporu görece şaka yaptığımı sanıp kahkahayı patlattı.
"Gülme, ciddiyim!" dedim. Arada sırada tuğla kalınlığındaki bu raporu açıp yapılan hizmetlere bakıyorum: "Bugüne kadar 231 kavşak ve yol yaptık... Bunlar için 4 milyar 655 milyon lira harcadık" ibaresi içimi sevinçle dolduruyor.
İmkânları sınırlı insanlara "evde sağlık hizmeti" verildiğini, bunlar arasında 10 bin 617 "psikolog hizmeti" olduğunu öğrendiğimde de mutlu oluyorum: Demek ki sadece maddi sağlığı değil, manevi sağlığı da düşünmüşler.
***

Hizmeti verirken bazı ayrıntıları da dikkate almak gerekir. Örneğin şık durduğu, çevreye tarihsel ve estetik bir hava kattığı için "parke yollar" yapıyorlar.
Uzaktan güzel görünüyor. Ben yürürken de mutlu oluyorum. Ama gelin bunu bir de kadınlara sorun!
Ayakkabılarının topukları erkeklerinkine kıyasla sivri olan kadınlar için onlar birer işkence yolu!
Topuklar taşların arasına giriyor... Bazen kırılıyor... Hiçbiri olmasa, zaten denge sorunu var... Velhasıl parke yolları yapanlar, kadınları düşünmeyen "erkek" mühendisler, "erkek" mimarlar, "erkek" belediyeciler...
***

Sırası gelmişken, epeydir kafaya taktığım bir konuya değineyim: Genel tuvaletler...
Tuvaletleri tasarlayan mimarlar hep eşitlikçi davranıyor. Ama tam da eşitlikçi oldukları için eşitsizlik yaratıyorlar.
Dikkat ederseniz, örneğin AVM'lerde ya da mesela konser mekânlarında, erkekler ve kadınlar için tuvaletlerde aynı miktarda alan ayrıldığını görürsünüz.
Bu eşitlik, eşitsizlik yaratır çünkü araştırmalar, kadınların tuvalette erkeklerden iki kat fazla zaman geçirdiklerini gösteriyor.
Dolayısıyla kadın tuvaletlerinin erkeklerinkinden iki kat büyük olması ya da kabin sayısının ona göre ayarlanması gerekiyor.
Diyeceksiniz ki "Tuvaleti buldun da, adaletlisini arıyorsun..." Haklısınız, bu açıdan berbat durumdayız. Çevrede tuvalet olsa dahi, onu gösteren işaretler olmuyor. Belediyeler nedense işaret levhalarından pek hoşlanmıyor.
İstanbulkart, parke yollar, kadın tuvaletleri... Bugün aklıma gelen üç konuya değindim. Kim bilir daha ne çok böyle basit hata ya da eksik vardır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi