Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Akit okurlarıyla Umre’ye...

Akit okurlarıyla Umre’ye...

Başbakan Erdoğan’la Kahire’yeGeçen hafta; gerek “Akit” açısından, gerek “Türkiye” ve “dünya” açısından önemli olaylara sahne oldu... Geçen hafta, “bizim” açımızdan önemliydi, çünkü; Perşembe günü “Umre kur’aları” çekildi ve bizimle birlikte Mekke ve Medine’ye gidecek “100 talihli okurumuz” belirlendi.
Çekiliş esnasında, hayli “heyecanlı” anlar yaşandı... Numaralar açıklandıkça; kimi okurumuz “sevinç gözyaşları” döktü, kimi okurumuz da, “hüzün” yaşadı...
Bazı okurlarımızın “sevinç gözyaşları” dökmesi, son derece normaldi... Çünkü onlar; kur’aya katılan “50 bin civarında okurumuz”dan, “Umre’ye gitmeye” hak kazanan “talihli” okurlarımızdı... Dahası, bu vesileyle “ilk defa” gideceklerdi “Kutsal Topraklar”a... Allah’ın evi “Beytullah”ı ilk defa görecekler, onun etrafında ilk defa “tavaf” edecekler, “Allah’ın evi”ne ilk defa “misafir” olacaklar, onun duvarlarına ilk defa ellerini ve yüzlerini sürme fırsatı bulacaklardı...
Safa ve Merve arasında ilk defa “say” yapacaklar ve “Hazreti Hacer Validemiz”in yaşadığı duyguları ilk defa yaşayacaklardı.
Dile kolay, ilk defa “Umre” yapacaklardı... “Sevinç gözyaşı” dökmesinler de, ne yapsınlardı...
Demek ki “nasip”miş!..
Demek ki, “çağrılma vakti” gelmiş!..
Demek ki, “seçilmiş”ler!..
Mutluluktan uçmaları bundandı...
“İYİ Kİ VARSIN AKİT”
Sonra, ver elini Medine...
Hayatlarında ilk defa “Medine-i Münevvere”yi görecekler, “Mescid-i Nebevî”de namaz kılacaklar, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav)’in, “Cennet bahçelerinden bir bahçe” dediği “Ravza-i Mutahhara”da namaz kılacaklar, O’nun kabrini ziyaret edecekler, O’nunla birlikte Hz. Ebubekir (ra) ve Hz. Ömer (ra)’e selâm verecekler... Kısacası; bir “duygu patlaması” yaşayacaklar.
Bu duygu anlatılmaz, yaşanır...
Gözlerden süzülen yaşlar, işte bu “duygu patlaması”nın, bu “haz”zın nişaneleriydi... O günlerin heyecanını şimdiden yaşıyorlardı...
İşte, “sevdikleri gazete”, onları “sevdikleri topraklar”a götürüyordu... Hem Allah’a şükür, hem de Akit’e teşekkür ediyorlardı.
“İyi ki varsın Akit” diyorlardı; “İyi ki varsın ki, bizi Kutsal Topraklar’a götürecek, doyulmaz bir haz yaşatacaksın!”
Tabiî, kur’aya katılıp, ismi çıkmayanlar “hüzün”lüydü... Mukaddes Topraklar’a gitmeyi çok arzu ediyorlardı, ama çıkmamıştı işte... “Ne yapalım” dediler; “Demek ki nasip değilmiş!.. Demek ki, çağrılma vaktimiz gelmemiş!..”
Bazı okurlarımız o an, bazı okurlarımız da listeler yayınlandıktan sonra kararlarını verdiler;
“Madem kur’ada ismimiz çıkmadı, biz de kendi imkânlarımızla katılırız bu kafileye... Paramızı öder, sizinle birlikte yaşarız o heyecanı!”
Birçok okurumuz telefon etti;
“Biz de bu kafileyle Umre yapmak istiyoruz... Rin Tour’a telefon açıp, yer ayırtacağız.”
Öyle anlaşılıyor ki
“100 kişilik kafile” daha da kalabalıklaşıp, “200-250 kişi”ye çıkacak...
Bundan, biz de mutlu oluruz...
İnsanın, “sevdikleriyle” beraber olmasından, beraber “tavaf” etmesinden ve o hazzı birlikte yaşamasından daha güzel ne olabilir?..
İnşallah birlikte oluruz.
İnşallah, 1 Mart’ta başlayıp 14 Mart’a kadar sürecek yolculukta birlikte oluruz.
Yaşayanlar bilir;
Bir “asker arkadaşlıkları” unutulmaz, bir de “umre arkadaşlıkları.”
İnşallah, hep birlikte “unutulmayacak dostluklar” kurarız...
Akit, bu kutsal yolculuğa vesile oldu, oralara gidip görmek de nasip olur inşallah...
Gerek kur’ada ismi çıkan, gerek kendi imkânlarıyla kafilemizde yer alacak okuyucularımıza, şimdiden “mübarek olsun” diyoruz...
LİEBERMAN, BİR BAR FEDAİSİ!
Geçen haftanın en önemli olaylarından biri de, şüphesiz ki, devam eden “Türkiye-İsrail ilişkilerindeki kriz”de yaşanan yeni gelişmelerdi.
31 Mayıs 2010’da “Mavi Marmara gemisi”ne korsanlar ve haydutlar gibi saldırıp, “9 Türk’ü katleden” İsrail’in; “özür ve tazminat” taleplerini reddetmesi ile başlayan kriz, “BM Raporu”ndan sonra, tırmanarak devam ediyor.
Geçen haftaya damgasını vuran olay, İsrail’in aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın sözleri oldu.
Lieberman diyordu ki;
¥ “Ermeni soykırımı iddialarının uluslararası alanda tanınması için ABD’de, Türkiye aleyhinde kampanya başlatacağım!”
¥ “PKK liderleri ile Avrupa’da toplantılar düzenleyecek ve onlarla mümkün olan her alanda işbirliği yapacağım... Askerî eğitim isterlerse askerî eğitim, silâh isterlerse silâh vereceğim!”
Lieberman’ın bu sözleri, geçen hafta Cumartesi günkü bütün gazetelere manşet veya sürmanşet oldu...
Hemen her gazete;
Bu sözleri “yeni bir şey”miş gibi sundu... Sanki İsrail, PKK ile ilk defa “işbirliği” yapacaktı!..
Oysa, Lieberman gibi bir “bar fedaisi”nden, daha farklı bir tavır beklenemezdi... Malûm; Avigdor Lieberman denilen bu adam; Moldova’daki “bar”larda “fedailik” yaparken, ailesiyle birlikte göç ettiği İsrail’de, “Dışişleri Bakanlığı”na kadar yükselmiş bir “Rus Yahudisi”dir!..
Dolayısıyla; “Rus asıllı bir Yahudi”den, bir “bar fedaisi”nden kalkıp da normal bir söz beklemek, abesle iştigaldir!..
İSRAİL SİYON, PKK PİYON!
Ama yine de;
Lieberman’ın sözleri, “yeni bir şey” değildir... Çünkü, öteden beri, herkes bilir ki; “PKK’nın asıl patronu İsrail”dir!.. PKK, bir “İsrail kuklası”dır!..
Uzun lâfın kısası;
“PKK, bir Siyon piyonudur!”
Aralarındaki ilişki de, bugün ortaya çıkan bir ilişki değildir... PKK’nın başında Abdullah Öcalan varken de “sıkı fıkı”ydılar, bugün Murat Karayılan varken de!..
Herhalde hatırlarsınız...
Murat Karayılan, 21 Eylül 2010’da İsrail’in Kanal – 2 Televizyonu’na verdiği bir röportajda; “İsrail ve PKK’nın düşmanları ortak” deyip, bir çağrıda bulunuyordu... “İsrail, PKK ile işbirliği yapmalıdır!.. Çünkü Türkiye; İsrail’in düşmanları olan Suriye ve İran ile iyi ilişkiler içinde bulunmaktadır!.. İsrail bilmelidir ki; PKK’nın düşmanları, aynı zamanda İsrail’in de düşmanlarıdır!”
Aynı Murat Karayılan;
Yine “İsrail televizyonları”nda yayınlanan bir “belgesel”de; Türkiye’ye karşı savaşta “İsrail ile omuz omuza olduklarını” söylüyor ve göğsünü gere gere şunları ifade ediyordu:
“Siz Mavi Marmara’yı vururken, biz de İskenderun’daki Deniz Üssü’ne karşı çok başarılı bir eylem gerçekleştirdik!”
Belgeselde “MOSSAD ajanları” da konuşmuş ve “PKK’lıları nasıl eğittiklerini” ballandıra ballandıra anlatmışlardı...
Programda; “PKK-İsrail kardeşliğine adanmış şarkılar” da yer almıştı!..
Aynı programlarda;
Irak’a gönderilmiş olan eski MOSSAD ajanı Eliyezer Safrir’in, “PKK’lılar ile İsrailliler arasında büyük bir aşk ve sevgi var” şeklindeki ifadeleri, PKK-İsrail arasındaki ilişkinin boyutlarını ortaya koymuştu!..
Demek istiyoruz ki;
“PKK-İsrail ilişkileri” Lieberman’ın sözleriyle başlayacak değildir... Bu ilişki; “çok daha eski”dir!.. Murat Karayılan’ın ifadesiyle; “1960’lı, 1970’li yıllar”a dayanır!..
Dolayısıyla, “PKK-İsrail cephesi”nde yeni bir şey yok... Lieberman’ın yaptığı, sadece ve sadece “malûmun ilâmı”dır!..
TARİHÎ GEZİDE, ERDOĞAN’LA BİRLİKTE
İsrail’in yürüttüğü bu “agresif” politikalardır ki; onu “yalnızlaştırmaya” ve özellikle de halkı Müslüman ülkelerde öfke patlamasına yol açmaktadır.
İşte gördünüz;
Bir “İsrail kuklası” olan Mübarek’i devirmek için Tahrir Meydanı’nda isyan başlatan Mısır halkı, Cuma gecesi de Kahire’deki “İsrail elçiliği”ni bastı ve İsrailli diplomatları ülkelerinden kovdu...
Şimdi de, Ürdün halkı;
“İsrail, Ürdün’den defol” eylemleri başlatmış bulunuyor.
İşte böyle bir ortamda;
Başbakan Tayyip Erdoğan, bugün, kalabalık bir heyetle Mısır’a gidecek... Bugün ve yarını Mısır’da geçirecek olan Başbakan, ayın 14’ünde Tunus’a, 15’inde de Libya’ya gidecek.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu ziyareti, “tarihî önem”de bir ziyaret olacak...
Allah nasip ederse;
Bu “tarihî ziyaret”lerde, biz de Başbakan Tayyip Erdoğan’la birlikte olacağız... “Meslektaşlar”ımızla birlikte bu “tarihî gezi”yi takip edecek ve bir anlamda “tarihe tanıklık” edeceğiz...
Bugün başlayıp, ayın 15’ine kadar devam edecek gezi süresince; sizlere Mısır, Tunus ve Libya’dan “haberler” vermeye çalışacağız... “Gezi notları”nı ve “izlenim”lerimizi de inşallah döndükten sonra aktarırız...
Şimdilik Allahaısmarladık.
Selâm ve saygılarımızla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi