Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

MİT ve PKK

MİT ve PKK

Günlerdir MİT ve PKK arasındaki görüşmeler tartışılıyor..

Aslında bu bilinmiyor değildi. Yeni de değil.. Bu görüşmeler Hakan Fidan’la da başlamış değil.
Apo kim, biliyor muyuz? Aslında Apo bir konuşursa, sadece Apo değil, daha birçok “saygın” isimin de kim olduğunu öğreneceğiz.. Bu konuşma niye yapılıyor ona bakmak gerek. “Kan dursun” diye.. En azından bir iyi niyet sözkonusu. Katılırsınız ya da katılmazsınız, ama niyet belli..
Bana kalırsa birileri kanın durmasından korkuyor. Apo’nun ve PKK gerçeğinin ortaya çıkmasından korkuyor.. Ortada siyasi bir kan davası var ve bu kan davası 40 yılı aşkın bir süredir devam ediyor.. Onbinlerce can almış, milyonlarca insanın güvenliği ve mutluluğunu tehdit eden bir olay..
MİT bugüne kadar CIA ile görüşmüş mü, MOSSAD ile görüşmüş mü, MI6’le görüşmüş mü, FBI ile görüşmüş mü? Görüştü, KGB ile de görüştü, Yunan istihbaratı ile de, SAVAK’la da görüşmeler yapılmıştır. Bunların hangisi PKK’dan daha temiz ya da masum?. Bu örgütler sadece PKK değil, dünyanın dört bir yanında buna benzer onlarca örgütle işbirliği yapmıyorlar mı? Onlarla görüşüyorsunuz, bir şey olmuyor da, PKK ile görüşünce ne oluyor?.
PKK ile, Apo ile görüşüyorsanız ve bu sır ise sırrınızı emanet ettiğiniz kişi ya da örgüt belli. O zaman bu sır ne kadar sırdır ve bu sırrın ortaya çıkmamasından ne kadar emin olabilirsiniz? Asıl sorun bu kişiye ve örgüte bu düzeyde güven duyuyor olmanız değil mi?
Bana göre, Devlet-Hükümet ayrımı da fazla anlamlı değil.. Devleti yöneten hükümettir. Hükümetin bu konuda üstünde bir irade ya da ortağı mı var! Sonunda görüşmeyi yapan hükümetin memurudur.. Bu görüşme hükümetin bilgisi dışında ise hükümet o kişiyi görevden alabilir. Bu işin siyasi sorumluluğu hükümettedir.
Bu görüşmeler işin başından beri, 40 yıldır bir şekilde yapılıyordu. Bugün de yapılıyor. Gelecekte de yapılacak.. Konuşulmayacak hiçbir konu yoktur.. Her konuşulanın kabul edileceği diye de bir şey yok.. Her iktidar da, yüzünü adalete dönerek, milli vicdan ve irade içinde çözüm arayışını sürdürecektir.
Apo’yu kim, niye, hangi şartla bize verdi, biliyor muyuz? Bu görüşmeyi kimler yaptı? Bahçeli yaşıyor, Yılmaz da.. O günkü TSK ve MİT yetkilileri, Dışişleri yetkilileri de.. Apo’yu asacaktınız, asmadınız. Dahası asmama sözü verdiniz. Yasayı değiştirdiniz, artık asamazsınız da. Öyle kürsüden ip fırlatarak şecaat arzetmek geçmişteki bu konu ile ilgili sorumluluğunuzu ortadan kaldırmaz..
Apo hiç hasta olmuyor değildir herhalde.. Hasta olduğunda da özel doktoru gitmiyordur bulunduğu yere. Devlet hastanesinden bir doktor gidiyordur. Giden devletin memurudur.. Savcıya dilekçe verse, bazı itiraflarda bulunacak olsa, görüşecek olan savcı da devlet memurudur.. Apo birçok dış ülkeye gitti. O ülkelerde silahlı adamlar bulundurdu. Bu konularda MİT ya da Dışişleri yetkilileri de Apo ile görüşüp bilgi almak isteyebilir.. Başka hükümet yetkilileri de görüşebilir..
Mesela, Emniyet İstihbarat, Asayiş, Narkotik birimleri niye Apo ile görüşüp bazı konularda bilgi almıyorlar?
Ergenekon, Balyoz davası, KCK yapılanması, faili meçhuller gibi birçok dava açılıyor. Merak ediyorum, Apo neden müdahil olmuyor? Olmak mı istemiyor, talep ediyor, kabul mü etmiyorlar? Bu davaların savcıları da gidip görüşebilir, ya da tanık sıfatı ile Apo mahkemeye çıkartılıp ifadeleri alınabilir.. Apo’nun normal bir hapishaneye çıkmasının konuşulmasını niye istemiyor birileri acaba?. Hani çıkartılsın demiyorum da niye böyle bir şeyin konuşulmasını bile istemiyorlar? Yarın yaşlanacak, yatalak da olabilir. Ev hapsine de çıkabilir belki. Aklını kaybederse, yine hapiste tutmaya devam edecek misiniz gerçekten?.
Olanları biliyorum. O kan, o gözyaşı. Tamam da, Hz. Hamza’yı öldürüp göğsünü yarıp, kalbini çıkartıp dişleyen, burnunu ve kulağını kesip boynuna takıp danseden kişi, kendi işlediği vahşetin karşısında utanıp, tevbe eden, özür dileyen kişi hakkında Peygamberimizin hükmü ne oldu? Siz affetmeyecek olsanız bile, birinin sizden farklı düşünüyor olmasına karşı nasıl tepki gösterebilirsiniz?. Hz. Hamza’ya bunu yapanların, diğer Müslümanlara karşı işledikleri cinayet ve vahşetin bugün işlenen cinayet ve vahşetten daha hafif olduğunu mu düşünüyorsunuz?.
Bizimkiler, Kürt muhtara pisliğini yediren, köy yakan, benzer cinayetleri işleyen üniformalılara karşı neden aynı tepkiyi göstermiyor acaba!.. Oysa zulüm tek bir millettir.. Benim için haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olmak esastır. Suçlu da olsa insandır. Onu kazanmaya çalışmak gerek. Cezalandırırken bile insan onuru ve onun haklarını görmezden gelmemek gerek. Yani bir kişi ya da topluluğa olan öfkemizin bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerek.. Merhametimiz gazabımızı, sevgimiz nefretimizi aşmadan, bağışlamaya hazır olmadan biz bu kan gölünden zor çıkarız.
Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi