Serdar Arseven

Serdar Arseven

Türkiye’ye yurtdışından da bakın!..

Türkiye’ye yurtdışından da bakın!..

Dün “Taşeron Türkiye” söyleminin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koyan bir yazı kaleme aldık.
O yazıya destek verenler olduğu gibi “inandırıcı” bulmayanlar da vardı.
Hitabım onlara...
Bugünlerde yurtdışına çıkmak isteyenler, “Türkiye’nin itibarını hızla yükselttiğini” görüyorlar.
Vize işkencesi devam etmekle birlikte baskının dozu hayli azaldı.
Avustralya Büyükelçiliğine vize başvurusunda bulunan bir dostumuzun “İşlemlerimi fazla yokuşa sürmeden tamamladılar, vizemi de verdiler. Eskiden rezil olurduk oralarda!” sözü önemli.
Bu konuda hayli ısrarlı çalışmalar yürüten TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu da bu yönde bilgiler aktarıyor, “Zorluklar tamamen giderilmiş değil ama Türkiye’nin itibar artışına paralel olarak sıkıntıların bir ölçüde azaldığını rahatlıkla ifade edebilirim.”
¥
Bir on sene önce, Türkiye Cumhuriyeti Devleti pasaportu başa bela idi.
Sizi hemen “suçlu adayı” olarak değerlendirir, özel muameleye tabi tutarlardı.
Bugünlerde yurtdışına çıkan, böyle bir baskı ile pek karşılaşmıyor.
İşadamlarımız, yurtdışındaki yatırımlarında, ancak batılıların istifade edebildiği ayrıcalıklardan faydalanabiliyor.
Geçtiğimiz günlerde Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ahmet Haşimi ile beraberdik;
“Bağdat bölgesine yatırım yapmak isteyen işadamları için yol çok açık. Türkiye yükselen değer, onun yükselişinden biz de istifade etmek isteriz” dedi.
Hal böyle iken;
Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin “Ortadoğu coğrafyasında” büyük ilgi ile karşılaşıyor olmasını, “Oralarda ABD’nin taşeronluğunu yapıyorlar” yollu yaklaşımlarla değerlendirenler var.
CHP ve MHP yönetimleri gerçeğin böyle olmadığını bildikleri halde, siyaseten işlerine böylesi geldiği için bu tür teoriler üretirken, onlardan çok farklı bir noktada bulunan bazı dostlarımız “samimi” olarak böyle düşünmekte.
Sürekli olarak “batı uşaklığı”na programlanmış iktidarlar tarafından yönetilen dostlarımız, Türkiye’nin “kendi politikasını üretemeyeceği” yaklaşımına saplanmış durumda.
Hayır öyle değil; Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından kaleme alınan “Stratejik Derinlik” adlı eseri okuyanlar, Türkiye’yi “batı”dan kopartmayacak ancak batı boyunduruğundan da kurtaracak hamlelerin çok önceden tasarlandığını görürler.
¥
AK Parti her şeyi mükemmel mi yapıyor, elbette hayır.
Eğitim politikasının bir türlü tutmadığını, dahası bir eğitim politikasının bile olmadığını defalarca yazdık.
“Kültür Bakanlığı” çalışmalarının, kültürel hayatımıza hizmet bir yana, radikal kemalist takımının sözde aydınlarına “destek” mahiyeti arz ettiğini defalarca belgeleriyle ortaya koyduk.
“Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi” işinde yanlış adımlar atmaya tevessül edildiğinde, kalemimiz yettiğince karşı çıktık.
Yanlışlar var, olabilir.
Ancak büyük resme baktığımızda yapılanların “isabetli” olduğunu görüyoruz.
Bugünlerde “dünyaya açılmak”, “vizyonunu genişletmek” isteyenlerin önünde sınırsız fırsatlar var.
Hükümetler her şeyi yapmaz...
Her olumlu çabanın sonuç vermesini sağlayacak “ortamı” hazırlar.
Kimse bahane üretmesin; işini büyütmek isteyen işadamı için de yükselmek isteyen çalışan için de zemin müsait.
“Sivil toplum örgütleri”miz de bu ortamda, etkinliklerini artırabilirler.
Son söz:
Güneş herkes için doğar ama ondan ancak “bazıları” istifade edebilir!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi