Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazıcıoğlu suikastı

Yazıcıoğlu suikastı

Ben, davanın iddianamesinin bugünlerde açıklanacağını düşünüyordum, ama değilmiş.. Daha birkaç ay beklememiz gerekecek.. Öyle sanıklar listesi birkaç sayfadan oluşmuyor. Daha şimdiden şüphelilerin listesi 100’e yaklaşmış gibi gözüküyor..
Gül Almanya’da bu konuda ilk işareti verdi.. Aslında eldeki bilgiler dava açmaya yetiyordu ve mevcut bilgi ve belgelerden yola çıkılarak bu dava derhal açılabilirdi.. O zaman 20 kadar sanıktan oluşan bir dava başlayacaktı. Ama son günlerde inanılmaz bir bilgi ve belge akışı, tanık ortaya çıkmaya başladı..
Devlet Denetleme Kurulu yeni bir soruşturma başlattı ve tüm belgeler yeniden gözden geçiriliyor ve yeni soruşturma dosyaları hazırlanıyor..
Bu işin içinde olup da hâlâ susan isimler de var.. Ya korkuyorlar, ya da onların da bu iş ile bir yerde ya da geçmişte bu işi yapanlarla birtakım ortaklıkları var..
Hemen söyleyeyim, asker de var bu işin içinde sivil de.. İhmali, kusuru olanlar da var, derin devletle ilişkili olan da.. varlığı tartışılan JİTEM de işin içinde. Yani teşkilat uyumamış..
O çevreden kişilerden öğrendiğime göre Sivil havacılıktan olan isimler de var, basın mensupları da işadamları da.. İşin bir ucu İstanbul’da, öbür ucu Maraş’ta. Kayseri’den isimler de var ve tabii Ankara’dan da.
Yazıcıoğlu öldürüldü öldürülmesine de, kim niçin öldürdü? Niçin seçim öncesi düğmeye bastılar?.. Tetikçi çok da önemli değil. Emri kim verdi?
Yazıcıoğlu davası Ergenekon, Balyoz davasından daha az ses getirmeyecek.. Ve bu davanın izini sürerken ulaşılan bilgiler, derin devlet yapılanmasından teröre kadar daha birçok konuda ipuçlarını gün yüzüne çıkaracak.
Yani demem o ki, Yazıcıoğlu hâlâ Türkiye’nin siyaseti üzerinde gölgesi dolaşan bir şahsiyet.. 12 Eylül öncesi yaşananları biliyordu. O olayların merkezinde ne olup bittiğini, kimin elinin kimin cebinde olduğunu bilen pek az sayıda kişiden biri..
Belki de birileri onun konuşmasından korktu... Onun susacağını sandılar. Ama o öldürülse de konuşmaya devam ediyor..
Yazıcıoğlu hakkında anlatılanları dinliyorum da, roman gibi.. Kim kimdir belli değil..
Yazıcıoğlu suikastı, benzer birçok cinayetin aydınlatılmasında aslında yol gösterici olabilir.
Bana kalırsa İncetahtacı, Mumcu suikastları, Cem Ersever, Eşref Bitlis suikastı, hatta Dink cinayeti için bile bazı önemli ipuçlarının ortaya çıkmasına vesile olacak bir dava gibi görüyorum Yazıcıoğlu suikastını.
Suikastla ilgisi olan bazı isimlerin bir başka suikasta kurban gitmemesi ve yurtdışına kaçışlarının önlenmesi için de tedbir alınması gerek.. Olay Sabancı suikastına, Duyar olayına dönmemeli.. Gözaltına alınacak olanların da can güvenliklerinin sağlanması gerek.
Mustafa Duyar olayını biliyorsunuz: Mustafa Duyar, 12 Aralık 1970 Hatay Yoncakaya Köyü doğumlu, 15 Şubat 1999 Afyon’da bir başka suikastta hayatını kaybeden, DHKP-C üyesi örgüt militanı. Aynı örgütün tetikçilerinden İsmail Akkol’la birlikte 29 Eylül 1995’de İstanbul Maslak’ta İl Jandarma Alay Komutanlığı nizamiyesi önünde gece nöbeti tutan Serdar Öztürk ve Tarkan Yağcı isimli iki jandarma erini öldürdükten sonra 9 Ocak 1996’da DHKP/C militanları Fehriye Erdal ve İsmail Akkol’la birlikte Sabancı Merkezi’nde Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı, TOYOTASA Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe’yi öldüren DHKP/C militanı ve itirafçı. 15 Şubat 1999 tarihinde Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi’nde çıkan bir isyanda, Karagümrük çetesi mensuplarınca kaldığı 5/A koğuşunda tabancayla vurularak öldürülmüştü.
Çete reisi Ulucanlar’da, “Bana Duyar’ı devlet öldürttü” diyordu! İşte o hangi devlet onu bir çözersek, daha birçok faili meçhul cinayet de aydınlatılacak..
Eğer Yazıcıoğlu suikastında sonuna kadar gidilecek olursa, bu işin içinde birçok yabancı istihbarat örgütünün ajanlarının da karışmış olması mümkün.. Bu işler, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK desteği olmadan olmaz..
Eğer gerçekten terörle mücadelede başarılı olunmak isteniyorsa, öncelikle bazı derin gerçeklerin ortaya çıkarılması şart. Yazıcıoğlu bu konuda sıcaklığını hâlâ koruyan ve önemli bir örnek.. Bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerek. Bu mesele sadece Yazıcıoğlu ailesi ve BBP’lilerin meselesi değil, hepimizin meselesi, Türkiye’nin meselesi. Selâm ve dua ile.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi