Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

JÖN KÜRTLER BDP, KCK, PKK..

JÖN KÜRTLER BDP, KCK, PKK..

Normalde en üstte siyasi irade olması gerekir değil mi? Onun adresi de BDP olması lazım ama değil.. PKK, BDP’den doğmadı, BDP PKK mücadelesinden doğdu.. Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaya çıkmasına benziyor bu biraz da. Daha doğrusu CHP’nin böyle bir iddiası var. 1. Meclis’i saymazsanız, Osmanlı İttihat Terakki cuntası kurdu yeni Cumhuriyeti. Normalde 1. Meclis halkın temsili esasına dayalı, Meclis-i Mebusan’ın devamı olan, Müslüman unsurlarının tümünün temsil edildiği bir meclisti. 2. Meclis’ten sonra, sacayağının Türkleşmek, İslamlaşmak, muasırlaşmak ayaklarından İslamlaşmak kırıldı, onun yerine bu ikisinin ortak ideolojisi olan Kemalizm ayağı yamandı.. Birileri birilerini zorla Türkleştireyim derken, dağa bayıra, mektep duvarlarına “Ne mutlu Türküm diyene”, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” derken, birileri de Türkleşmeye başladı. Bu dayatmayı sorgulamaya ve modellemeye başladı. PKK aslında Kürt modernleşmesinin lokomotif gücü olarak ortaya çıktı, batılı kavramlarla, 19. YY sonrası oluşan ulus devlet formatında, sol bir ideoloji ile Jön Kürtler hareketini başlattı. Eskiden yoğ idi, iş bu rivayet yeni çıktı ama, çıktı işte. Artık bir PKK realitesi var. Kürt realitesi hep vardı da, birileri bunu görmemekte direndi.. Bu topraklarda yaşayan halkın terbiye edilmesi gerekiyordu.. Devrimler onun için yapıldı. Onun için irtica ile mücadele istila ile mücadeleden daha zor ve elzemdir dendi. Tarihle, toplumun geleneği ile, dinle bağların kopartılması gerekiyordu. O yapıldı.. Sonra bu kadrolara karşı halkın direnişinin kırılması gerekiyordu. Onun için tedip, tenkil, tehcir politikaları uygulandı. Kürdistan’da, Lazistan’da, Dersim’de, Maraş’ta, Menemen’de, yurdun dört bir yanında gerek görülen ne varsa o yapıldı. İsyanlarda ölenlerin sayısı, Kurtuluş Savaşı’nda ölenlerden fazla idi ve daha uzun sürdü onun için. Ermenisi, Rumu, zulüm görmeyen kimse kalmadı anlayacağınız. İstiklal Mahkemeleri, varlık vergileri, mecburi iskanlar, Dersim’de yaşananlar.. Derken bu günlere geldik. Hem de nasıl geldik. Tek partiden kurtulduk, ardından darbe üstüne darbe. Dinî, mezhebî, etnik, ideolojik, politik, felsefî, vicdanî talepler sebebi ile yaşanan kıyımlar.. Faili meçhuller, soğuk savaş günleri vs.. Kürtlere zulmedenler, Türklere de, Arab’a da, Laz’a da, Alevi’ye de, Rum’a, Ermeni’ye de zulmetti. Zulmetmedikleri ahali kalmadı. Dinî, mezhebî, etnik, ideolojik ve politik farklılıklar sebebi ile bizi bize kırdırdılar. Bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet ürettiler.. Bizim birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, ama birlikte kazanacağımız bir zafer var.. Bu kan ve gözyaşı, bu oyuna hizmet etmekten başka bir işe yaramıyor.. Kürt Arap’la da, Türk’le de akraba.. İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da yaşayan Kürtler’in sayısı az değil.. Ayıramazsınız. Sadece Türkiye’de değil, Irak’ta, İran’da, Suriye’de var. Aslında Kürtlerin yaşadıkları bölge, Türkler, Araplar, Ezdiler, Ermeniler, Süryaniler, Keldani, Arami, Asuri, Sabii, Fars Mecusilerin, Şiilerin, Sünnilerin yaşadığı bir bölge. Bu halkların kardeşçe yaşayacakları bir kavimler topluluğunun yurdu olabilir. Yoksa herkes birbirine karşı hak arama mücadelesine girecek olursa, bu savaş daha yüzyıllarca sürebilir.. Türklerin yaşadığı bölgede Kürtler de yaşıyor. Kürtlerin yaşadığı bölgelerde de diğer halklar yaşıyor.. Sağcısı-solcusu, Alevisi-Sünnisi var.. Şeriatçısı var, liberali var, ırkçısı var, mafiası var. Türklerde, Araplarda olanlar onlarda da var.. Gurmanço’su var, Sorani’si var, Zaza’sı var. Başka topluluklar da sözkonusu. Sadece dindar Kürtlerin bile yarın Hizbullah’ı, El Kaidecisi, Nurcusu, radikali, ılımlısı, liberali, tarikatçısı, milliyetçisi var. Sağcısı var solcusu var, korucusu var.. Kompradoru var, proleteri var. BDP, PKK, KCK diyoruz ama, hangisi nerede başlıyor, nerede bitiyor? Özerk yapılar arasında her zaman rekabet ve çatışma mümkün. Korkuları ve umutları farklı çünkü.. Bu gidişle, bir kavga biter, ötekisi başlar.. Bölgede herkes var. Rus’u, İngiliz’i, Alman’ı, Fransız’ı, Yunan’ı, ABD’lisi, İsrailli’si ile iş tutanı var.. Talabani yanlısı var, Barzani yanlısı var.. Beyaz Türk gibi, Beyaz Kürdü var. Masonu var! Ateisti de vardır. Uyuşturucu işi yapan da var, silah kaçakçılığı yapan da.. Feministi de var, demokratı, liberali, ağası, şıhı, çevrecisi de. Bu çatışma durursa birileri örgütü zor yönetir. Dağdakiler ovada eskisi kadar başarılı olamayabilir.. Eli silah tutanlar yarın o silahla kendi içinde siyasete yön vermeye kalkabilir. Derin yapılar oluşur.. Çatışma durursa dağdakilerin varlığı sorgulanmaya başlar.. Dağdakiler koruma ve yeni yapıda yer almak, pay almak ister.. Onun için, birileri açısından çatışma zorunludur.. Mesela Apo’yu serbest bırakın, örgüt kendi içinde çatışmaya başlar.. Çünkü birileri dağdan inmek istemeyecektir.. Yani demem o ki, ne yaparsanız yapın, bu sorunu hemen çözemezsiniz. İnce uzun bir yolun başındayız. Sabırlı olmamız gerek. Sonuç ne olursa olsun, doğru yönde ileri doğru yürüyenler cennete, diğerlerinin canı cehenneme!. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi