Kim ne derse desin, son dokuz yılın on uygulaması varsa dokuzunu doğru buluyorum. Ve Türkiye’nin aydınlık yarınları için faydalı işlere destek veriyorum. Bununla birlikte, eksik ve yanlışlara dikkat çekmekten de geri durmuyorum. ¥ Bugün öyle bir yazı. Hükümet’in el attığı “darbe uygulamaları” arasında YAŞ’zedelerin mağduriyetlerini gidermek de vardı. Bu konuda gerekli düzenleme yapıldı ve büyük bir bölümü “namaz kılmak”, “eşine baş açtırmamak”, “içki içmemek” gibi “suç”lardan (!!) dolayı yargısız infaza tabi tutulan mağdurların önü “kağıt üzerinde” açıldı. “Kağıt üzerinde” diyorum... Zira... Geçen hafta, bir yazımızın son kısmında, halen sürmekte olan “sıkıntı”ya yer vermemiz üzerine muhatap olduğumuz mektup yağmuru, çözümün “kâğıt üstünde” kaldığını göstermekte. Öncelikle, mağduriyeti dile getirdiğimiz satırları aynen nakledelim: İLGİLİLERİN DİKKATİNE!.. Bir mektup... “Biliyorsunuz; 6191 sayılı yasa ile YAŞ (Yüksek Askeri Şûra) mağdurları bakanlıklara atandı. Fakat Ergenekoncular atanan arkadaşlarımıza karşı hemen harekete geçti ve oralarda çalışmalarına müsaade etmeyeceklerini, bu kurumlara atananları kurumlara aldırmamak için mücadele başlattıklarını, arkadaşlarımıza ve Devlet Personel Başkanlığı’na bildirdi. Maalesef Devlet Personel Başkanlığı da bu yönde tavır alarak arkadaşlarımıza başka kurum amirleri ile görüşüp kendilerine yer bulmalarını tavsiye ediyor.” Bu tür şikayetler bolca gelmekte. Aman, YAŞ mağdurlarının mağduriyetlerine mağduriyet eklenmesin!. ¥ Evet, sanki hâlâ 28 Şubat şartları devam ediyormuşçasına, “Hükümet istediği kadar ön açsın, Ergenekon iradesi dimdik ayakta!” mesajı veriyor adamlar. Kanunen “çalışma” haklarını elde etmiş olan mağdurların önüne takoz koyuyorlar. İşte... Bu durumu gösteren yüzlerce mektuptan seçilmiş bir mektup: Esselamun Aleyküm Serdar Bey, Yazınızı ilgi ile okudum. Ben de YAŞ’zedelerdenim. (...Adlı devlet kurumuna) atamam yapıldı, fakat 9 Eylül’de atama yazımız ellerine ulaşmasına rağmen halen bizleri işe başlatmadılar. Atama yapılan birkaç kurum hariç geri kalan kurumlar, arkadaşlarımıza katılım yazılarını tebliğ edip işe başlatmak yerine ‘Kuvvetlerine’ (Askeriye’ye) yazılar yazıp buradan gelecek bilgilerle işe başlatacağız diyerek herkesi oyalıyor. İşe başlayacak olanlar, eski işlerinden ayrılmış beklemektedir. Maaş yok, sağlık güvencesi yok, perişan bir halde. Kiminle görüşsek ne var, niye acele ediyorsunuz diyor. Şu an sağlık güvencem ve maddi imkanım olmadığı için kaç saattir karnım ağrıyor diye feryat eden kızımı doğal yollarla iyileştirmeye çalışıyorum ve kızımın gözyaşları arasında ezilmiş bir baba olarak yazıyorum. Benim atamam ilgili devlet kurumuna yapıldı, biraz önce bahsettiğim gibi bize ne kadar maaş vereceklerini öğrenmek adına Jandarma Genel Komutanlığı’na yazı yazdılar ve cevabını bekliyorlar. Ha az kaldı ya sabır derken, Perşembe günü DPB’den (Devlet Personel Başkanlığı) aradılar ve Cuma günü kendilerine gelmemi istediler. Cuma günü görüşmeye gittim. İlgili kurumun yöneticisinin kendilerini aradığını ve kurumuna nitelikli insanlar istediğini, bu sebeple bizi kabul edemeyeceğini söylediğini beyan ettiler. Hani özrü kabahatinden büyük derler ya. Biz işe başlamayı beklerken sonuç böyle oldu. DPB görevlileri başka bir kurumla görüşerek bizi istediklerine dair yazı getirirsek, o kuruma bizi atayabileceklerini beyan ettiler. Kendimi birden başörtülü öğrencilerin ikna odalarında hissettim. Yani ben okula gönderdiğim çocuğumun harçlığını nasıl vereceğim, şu an hastalanan kızımı nasıl doğal yolla iyileştireceğim derken, dayan 3-5 gün kaldı derken.... Bir başka kurum bul, onlara derdini anlat, karşındakilere yaran, kabul ettir, yazış et... Evet, Ergenekon’un sivil uzantıları, Sayın Başbakan’ın devlete kazandırdığı itibarı yok etmek için böyle oyunlar içinde. Sesimizi duyuramıyoruz. Sizden isteğim bu konuyu tekrar sayfanıza taşıyarak ilgili yerlere sesimizi duyurmamıza yardımcı olmanızdır.” Selam ve dua ile M.K. ¥ Sayın Başbakan... YAŞ mağduriyeti mutlaka sizden habersiz maalesef devam ediyor. Bunca koşturma arasında, bu sıkıntının gündeminize gelmemiş olabileceğini düşünerek, ilginize sunayım dedim.