Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Türkiye dünyaya açılırken, Akit de tarihe tanıklık ediyor!

Türkiye dünyaya açılırken, Akit de tarihe tanıklık ediyor!

Bütün “meslektaşlarımız” da kabul ederler ki; 1980’li ve hatta 1990’lı yıllarda bir “gündem kıtlığı” vardı...

Gündem maddeleri o kadar azdı ki; sayfalara “eften-püften” haberler bile girerdi... Meselâ, bir köydeki “kümes yangını” bile haber olurdu.


Ama, 1990’ın ikinci yarısından, özellikle de 2000’li yıllardan itibaren, “gündem konularımız” o kadar arttı ki, bu defa da “sayfalarda yer bulamaz” hâle geldik...


Gündem konularımız arttı çünkü merhum Turgut Özal, merhum Necmettin Erbakan ve Başbakan Tayyip Erdoğan’la birlikte “ufkumuz” açıldı ve artık hemen her ülkede meydana gelen gelişmeler “Türkiye’yi ilgilendirir” oldu!..


“Türk Cmuhuriyetleri”nde neler oluyor, “Ortadoğu ülkeleri” nereye gidiyor, “Avrupa ve ABD” ne diyor, “Afrika”yı kimler sömürüyor?.. Bunların hepsi, bizi ilgilendirir oldu.


O günlere kadar;


“Sağımız-solumuz, önümüz-arkamız, hep düşman”(!) idi...


“En kıtipiyoz ülkeler” bile Türkiye’ye “vize” uyguluyor, bizleri kendi topraklarında görmek istemiyorlardı.


Merhum Turgut Özal’la başlayan, merhum Necmettin Erbakan’la devam eden, Başbakan Tayyip Erdoğan’la ise zirveye ulaşan “dünyaya açılım” atağı ile; bugün herhangi bir ülkede meydana gelen en ufak bir olaydan bile haberdar oluyoruz.


Bu noktaya gelinmesinde, “haberleşme teknolojisi”ndeki “baş döndürücü hız”ın da elbette büyük rolü var.


Ama, “Türkiye’yi yönetenler” bu hıza ayak uydurdular ve son 10-15 yılda birçok ülkeye giderek hem “halk”ın, hem de “işadamları”nın ufuklarını açtılar.


Tabiî, “gazeteciler”in de...


15 GÜNDE 5 ÜLKE


Daha düne kadar “oturdukları yerden ahkâm kesen” ve “masabaşı yorumlar”la halkı yönlendirmeye çalışan gazeteciler, artık gidiyor, görüyor ve olaylara tanık olup, ona göre yazıyor.


O kadar “hızlı bir ziyaret trafiği” yaşanıyor ki, şu anda “Erdoğan’ın hızı”na yetişmek, neredeyse mümkün değil...


Meselâ;


Önceki hafta Mısır, Tunus ve Libya’daydık... Oradan geldik, daha yorgunluğumuzu atmadan New York’a gidip, BM Genel Kurulu’na katıldık... Hemen ardından Makedonya ziyareti...


Ki, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, Başbakan Tayyip Erdoğan, bazılarına “sert” gelse de, hayli “net” mesajlar verdi.


Özellikle “Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi”ni eleştirerek, “BM’nin yapısının değişmesini” istedi... “Somali’deki açlık”tan dolayı BM’yi topa tuttu... “Bağımsız Filistin Devleti”ni getirdi gündeme... “Terör Devleti İsrail”in, yardım gemisi Mavi Marmara’ya saldırıp, 9 Türk’ü katletmesi karşısında sessiz kalan dünya ülkelerini yerden yere vurdu...


Hasılı kelâm;


“Tarihî bir konuşma” yaptı...


Biz gazeteciler de; bu tarihî konuşmaya “tanıklık” ettik... Tıpkı; Mısır, Tunus ve Libya’daki temas ve mitinglere tanıklık ettiğimiz gibi!..


O “KEÇİ”(!)LER TUTUKLANDI!


Biz, Başbakan Tayyip Erdoğan’la birlikte çıktığımız bu gezilerde “tarihî gelişmelere tanıklık” ederken, Ankara Temsilcimiz Yener Dönmez de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le birlikte Almanya’daydı.


Ki, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının öldüğü “helikopter kazası”yla ilgili “şüphe”lerini ilk defa bu gezide dile getirdi ve ortaya çıkan “görüntüler”den hareketle; “Düşen helikopterin beyni ve hafızası yok ortada... O beyni, keçiler gelip de, sökmedi herhalde!” dedi...


Yener Dönmez’in; diğer gazetelerle birlikte, Gül’ün bu sözlerini “Akit okurları”na da yansıtmasından sonra, “5 ilde eşzamanlı operasyon” yapıldı ve 16 kişi gözaltına alındı.. Bu kişilerden de; 4’ü muvazzaf, 7 kişi tutuklandı ve cezaevine konuldu.


İSPANYA VE SOMALİ’DE


Biz Erdoğan’ın temaslarını, Yener Dönmez, Gül’ün temaslarını aktarırken, Haber Müdürümüz İbrahim Acar da, İTO’nun davetlisi olarak İspanya’nın Barcelona şehrinde düzenlenen Uluslar arası Tekstil ve Makine Fuarı’nı takip ediyordu...


Ki, oradan Endülüs Bölgesi’ne geçip Elhamra Sarayı’nı ve Kurtuba Camii’ni ziyaret ettiler... İbrahim Acar, önümüzdeki günlerde, sizlere “Endülüs İzlenimleri”ni anlatacak...


Bizler ABD, Almanya ve İspanya’da iken muhabirimiz Fahrettin Dede de; Deniz Feneri ve TİKA’nın ortak organizasyonu olan “Somali gezisi”ne çıkmıştı... Fahrettin Dede, hem Somali’den haberler verdi, hem de dönüşünde “Somali izlenimleri”ni anlattı... Fahrettin’in, “3 günlük yazı dizisi”ni ilgiyle okuduğunuzu sanıyoruz.


PKK’NIN FİNANSÖRÜ EBERT


Bitti mi?.. Bitmedi...


New York’tan dönen Başbakan Tayyip Erdoğan, daha sırtının teri kurumadan, Makedonya’ya gitmiş ve önceki gün yurda dönmüştü...


Erdoğan’ın bu gezisine; bazı sebeplerden dolayı, davetli olduğumuz halde iştirak edemedik... Dolayısıyla, “Üsküp-İstanbul yolu”nda meslektaşlarımıza yaptığı “önemli” açıklamaları, geziye katılan arkadaşlarımızın kalemlerinden okuduk.


Gazetelere, “Alman vakıfları PKK’yı fonluyor” başlığı ile yansıyan Erdoğan’ın sözleri, özetle şöyleydi:


“BDP’li belediyelere bazı vakıflardan destek geliyor. Özellikle bir Alman vakfının bölgedeki faaliyetleri çok dikkat çekici. Bu tür vakıflar özellikle CHP’li ve BDP’li belediyeler ile kredi sözleşmeleri yapıyor... Bu kredi sözleşmelerini yapmakla kalmıyorlar, hangi müteahhitlerle iş yapmaları gerektiği konusunda işaret veriyorlar. Bu yolla resmen PKK’ya para gönderiyor vakıflar!.. Biz, Alman Hükümeti’ni uyardık ama nedense vurdumduymaz davranıyorlar, bu konuda.”


Erdoğan’ın bu sözleri, elbette çok çok önemli... Malûm, “sivrisineklerle mücadele” etmek yerine, “bataklığın kurutulması” gerektiğinden söz edilir... Demek oluyor ki; tek başına “PKK ile mücadele” yetmez, “PKK’yı finanse eden kaynaklar”ın da kurutulması gerekir!.. Aksi halde; “para”yı verenler, “talimat” da verirler ve PKK’yı her işlerinde kullanırlar!..


Gazeteci arkadaşlar sormuş;


“Vakıfların ismini öğrenebilir miyiz?”


Başbakan Erdoğan da demiş ki;


“Gazetecisiniz... Araştırın, bulun!”


Akit olarak biz araştırdık, “uzman”lara sorduk ve Erdoğan’ın kastettiği o Alman Vakfı’nın Friedrich Ebert Vakfı olduğunu ortaya çıkardık.


Ki, Vakit ve Akit; Alman Ebert Vakfı ile ilgili, 20 Eylül 2008’den başlayarak, 10 Mart 2011’e kadar, “tam 10 haber” yaptı...


İşte ilk haberimiz: “Alman Vakfı’ndan CHP’ye para yardımı!”


Haberin ayrıntısı, özetle şöyleydi:


“CHP’nin Alman istihbaratı ve partileri tarafından desteklenen Friedrich Ebert Vakfı’ndan 2005’te 85.000 Avro para yardımı aldığı ortaya çıktı.”


Vakit’in Alman Ebert Vakfı’nın CHP’ye para yardımı yaptığını gösteren belgeli haberini destekleyen tespitler ortaya çıktı. Aralık 2002’de faili meçhul bir cinayete kurban giden tarihçi yazar Necip Hablemitoğlu, Alman vakıflarının Türkiye ile neden yakından ilgilendiğini anlattığı kitabında şu tespitte bulunuyor: “Ebert Vakfı, Türkiye’deki siyasi partiler içinde en çok CHP ile ilişki içindedir.”


Bunun gibi, 8 ayrı haber!..


EBERT’İN MİSYONU ROSA’DA


Ve bugün...


Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dikkat çektiği bu “Alman Devlet Vakfı”nın; sadece CHP’ye değil, BDP’ye ve dolayısıyla PKK’ya da kaynak aktardığı ortaya çıktı...


Vakit ve Akit’in haberlerine kaynaklık eden Araştırmacı-Yazar Talip Doğan Karlıbel; bugünkü manşet haberimizde de ifade ettiğimiz gibi; bir “önemli ayrıntı”ya dikkat çekip, diyor ki;


“Türkiye’de 53 tane Alman vakfı var... Bunlardan 5’i siyasî vakıftır!.. Bu vakıflar, Alman Dış İstihbarat Servisi’nin sivil toplum ayağıdır!.. Bu vakıflar nerede faaliyet gösteriyorsa, o ülkelerde terör odaklı oluşumlar olmuştur!..


Bu vakıflardan Friedrich Ebert Vakfı, tam 20 yıldır CHP’ye ve PKK’nın siyasî uzantılarına para yardımında bulunmuştur...


Ancak, Friedrich Ebert Vakfı’nın yürüttüğü faaliyetler iyice deşifre olmuştur... Bu yüzden de, Ebert’in misyonunu Rosa Luxemburg Vakfı üstlenmiştir! Alman Sosyal Demokratlardan kopma aşırı komünist DIE Linke’nin vakfı Rosa Luxemburg, fiilen Türkiye’de gözükmese de 3-4 yıldır İstanbul, Ankara ve İzmir’de faaliyetlerini sürdürmektedir.”


BUGÜN DE G. AFRİKA’DAYIZ


Görüyorsunuz ya;


15-20 yıl önce, “kümes yangınları”nı bile haber yapıyorduk... Bugün ise, “Türkiye’yi yangın yerine çeviren PKK ve onun finansörleri” ile meşgul oluyoruz.


İşte bu, “tarihe tanıklık etmek”tir... Bundan sonra da, inşallah tarihe tanıklık etmeye devam edeceğiz...


Meselâ; muhabirlerimizden Ertuğrul Cesur, dün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile birlikte Kırım’da, ünlü yazar “Cengiz Dağcı’nın cenaze töreni”ndeydi...


Bugün de biz, Allah nasip ederse, Başbakan Tayyip Erdoğan’la birlikte, Güney Afrika’ya uçacağız... Gözlem ve izlenimlerimizi, inşallah dönüşte yazarız...


Selâm ve saygılarımızla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi