Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Medyanın Hasan’ı

Medyanın Hasan’ı

Medyanın Hasan’ı PKK kampına gider de, Devletin Hasan’ı neden gidemez?Kandil, terörün dik yokuşu...
Medyanın Hasan’ına su yolu, devletin Hasan’ına çıkmaz sokak.
1993 yılındaki PKK ile 2011 yılındaki PKK’nın pek de değişmediğini görüyoruz.
O zamanlar çantasını kapan yazar takımı soluğu ya Kandil’de veya Bekaa vadisinde PKK kamplarında alıyordu. Şimdi de aynı havalar esmeye başladı...
Öcalan yerine Karayılan’ın propagandası.
Hasan Cemal’in çizdiği profile göre Karayılan Öcalan’dan hem daha güler yüzlü, hem de daha cana yakın imiş.
Karga al eski diş ver yeni diş!
Hasan Cemal, 1993’de Bekaa’da aynı evde Öcalan’la iki gece kaldım diyor.
2002’de Karayılan’la Kandil’de görüşmüş.
İşçi Partisi’ne dönerseniz orada da PKK’yı hiç yalnız bırakmayan Doğu Perinçek var.
Sarmaş dolaş, pozlar, çekimler...
“Selam Kürdistan dağlarındaki kardeşlerime” diye bağıran Yalçın Küçük de aynı yolu bilenlerden. Bu terör nasıl bir terör ki canını yaktığı ülkenin yazar takımı tarafından reklam malzemesi yapılır? El sıkışılır, öpüşülür...
PKK kamplarından kaçmayı başaran er Aykut Çelik’in söyledikleri dehşet.
Diyor ki, “Kaldığımız yerin ilerisinde geceleri ışıkları gözüken biri solda, diğeri sağda olmak üzere iki askeri birlik bulunmakta idi. Teröristlerin gündüzleri her iki birliği dürbünle gözetlediklerini gördüm.
Ayrıca ‘Reber’ kod adlı terörist akşamları havanın kararması ile birlikte 5-6 kişilik terör örgütü mensubunu yanına alarak gidiyordu. Sabahları Mehmet Şıh Yıldeniz, para toplayarak geri dönüyordu.
Çok miktarda parayı saydıklarını gördüm. Bu paraları 4 ayrı cam kavanozun içerisine koyup ormanlık alana giderek orada bir yere sakladılar.”
Çelik’in anlattığına göre, askeri karakollarla PKK kampları yan yana, terörist karakolu izler ama karakol teröristi göremez. Bu anlatım çok çok önemli, anlaşılıyor ki devlet dağları taşları aylarca bombalamış olsa da alınan mesafe hiçbir şey değil.
“Sıcak temas sağlandı, arama tarama çalışmaları devam ediyor...”
PKK gerçekten ne istiyor?
BDP’nin başına yemin ettiği Özerk Kürdistan kurulsa silahlar susacak mı?
Yoksa bu işin altında daha başka işler mi var? Ergenekon soruşturmalarındaki dudak uçurtucu belgeler terörün sadece Kandil dağına has bir olay olmadığını açıkça gösteriyor.
Haraç, kaçakçılık, uyuşturucu derken kuyunun dibi oldukça derin.
Yoksa o kadar sayıdaki örgütü beslemek Güneydoğu halkından toplanacak bir miktar haraçla olmaz, o haraç örgütün sadece çerezidir, geride başka kaynaklar var.
Her şeyden önce yabancılara tanıdığımız sınırsız haklarla ülkemizde alabildiğine örgütlendiler. Ortalık ajan kaynıyor...
Kimin hangi yabancı ile işbirliği içerisinde olduğunu bilemiyorsun.
Bir de dış politika rayında giderken Arap baharında taraf olduk...
Gündeme düşen bir başka önemli konu, Alman Vakıflarından BDP ile CHP’nin almış oldukları yardımların sır küpü gibi saklı tutulması.
Bu Alman yine ne istiyor?
İttihatçılar Alman’ın kuyruğuna takılınca koskocaman Osmanlı’yı bitirdiler, şimdi de teröre siyasi ve lojistik destek verenler, Alman Vakıfları ile dirsek temasında...
İşin asıl başını çeken İsrail istihbaratı var...
Aradaki sıcak ilişkiler bozulunca eski rolüne soyunan Suriye devleti de devrede.
Dostları azalttık, düşmanları çoğalttık.
O yüzden Kandil’i patronun Hasan’ı bulur, devletin Hasan’ı bulamaz...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi