Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Aptal Türkler!..”

“Aptal Türkler!..”

Futbol sadece futbol değil.
Birçok faaliyetim arasında yan gözle de olsa izlemeye çalışıyorum, alınacak birçok ders var inanın.
Son günlerde şu Hollandalı Teknik Adam Hiddink’in hallerini takip ediyorum.
Ders ki ne ders!..

Malûm, Trabzonspor’un şimdiki Teknik Direktör’ü Şenol Güneş, Türkiye’yi, dünya üçüncülüğüne taşıdığı halde “adam” yerine konmamıştı “bizim” medya tarafından.
Ertuğrul Sağlam, mütevazı kadrolu Bursaspor’u, “Üç büyükler yedirmez abi!” yollu değerlendirmelere aldırmaksızın şampiyonluğu taşımasına rağmen, belki de “başörtülü eş durumundan” sakıncalı görüldü hep.
Beşiktaş’tan pisi pisine kovulmuştu Ertuğrul Sağlam; kimsenin şüphesi olmasın, Bursa’nın ilk ciddi tökezlemesinde yine kapı dışarı!...
Fatih Terim, Galatasaray’a hatırı sayılır başarılar yaşattı, o tatlı sert üslubuyla motive ettiği futbolcuları, “Yenilmeyecek takım yoktur, yeter ki kafanda kazan” prensibiyle Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale taşıdıysa da...
Akredite olamadı bir türlü...
“Biraz fazla maganda”ydı; daha önemlisi de yönetici, teknik direktör sırtından sefahat süren “medya asalaklarına” pek yüz vermiyordu...
Abdullah Avcı, Tolunay Kafkas, şu bu...
Hangi eğilimden olursa olsun, “bizim” diyebileceğimiz adamların “kaybetme” lüksü olmadı hiç; ilk kayıpta, hadi olmadı ikincisinde kelleleri alındı.

Toschak’ı , Skibbe’si , Aragones’i, Piontek’i...
Çuvalla götürdüler ülkemizden, karşılığını da seri hezimetler yaşatarak ve bütün bir milletle alay ederek verdiler.
“Aptal Türkler” muamelesiyle!..
Toschak’ın bizim Ordu’ya ne hakaretler savurduğunu kim unutabilir...
Piontek, “zihniyetimize” nasıl da çakmıştı...
Şimdi ki de öyle, resmen dalgasını geçiyor.
Siz Şenol Güneş’ten ya da Fatih Terim’den hiç “Rakip çok güçlü abi, hayatta yenemeyiz!.. Beraberliği oynamadan verseler, alır giderim!” yollu laflar işittiniz mi?..
Adam, hem de kendi sahamızdaki Almanya maçı öncesinde resmen bunu dedi:
“Kötümser değil, gerçekçiyim: Almanya ile beraberlik çok iyi sonuç!..”
Dünyanın en güçsüz takımlarından birine yenildiğimizde ise, “Ne var bunda, günümüz futbolunda her takım her takımı rahatlıkla yenebilir!” diyen de oydu, dalga geçercesine!..
Türkiye Almanya’yı yenemez ama her takım Türkiye’yi yenebilir!..
Küfür gibi, benim vatanımda!..

Türkiye Milli takımı, her an skoru değiştirebilecek futbolculara sahip.
Burada “mantık”tan ziyade “duygular” iş yapıyor; bir bakıyorsunuz sekseninci dakikaya kadar tel tel dökülen bir takım, karşı tarafın tahrik edici davranışına tepki olsun diye bir anda şahlanıyor.
Üç sıfır mağlubiyetten maçı çevirmek, bizim her zaman yaptığımız ve yapabileceğimiz işlerden.
Bay Hiddink ise, “Almanya maçında 2-0 geriye düştüğümüzde işin bittiğini anladım ve Arda’yı bir sonraki maça saklamak üzere oyundan çıkarttım!” diyebiliyor.
Maçın bitmesine daha yarım saat var.
Beş on dakika sonra bir de gol atmış, durumu 2-1’e getirmişiz...
Almanlar da hafiften bozulma belirtileri vermeye başlamış ama, Hiddink, “Ümit yoktu” diyor; “3 gol de atsaydık, dört, beş yerdik!..”
Hiddink’in Almanların işini kolaylaştırmak için o ana kadarki bütün gol pozisyonlarımızda yer bulan Selçuk İnan’ı oyundan çıkartması da ilginç...
Diyor ki adam bu tavrıyla:
“Almanya’ya kafa tutmak mı, ne hakla!”

Adam Türkiye’den teklif geldiğinde tavrını koymuş:
“Yılda 8 milyon EURO alırım.
Kaç para aldığımın bilinmesini istemem.
Hollanda’da kalır, maçtan birkaç gün önce gelip, hazırlıklara nezaret eder, maç biter bitmez de memleketime dönerim!..”

Ne güzel değil mi; lig maçlarını takip etmek yok, diğer teknik direktörlerle görüş alışverişinde bulunmak, futbolcularla bir şeyler paylaşmak, motive etmeye çalışmak yok...
Pastayı yardımcısı Oğuz Çetin hazırlayacak...
Hollandalı maçtan iki gün önce gelecek ve bir “süs” atıp, sahaya sürecek!..
Galibiyet gelirse kazara, “Zafer benim...”
Yenilgi halinde ise, “Ah bu Türkler... Şayze!..”

Avrupalılar, “Bir zamanlar biz onları çalıştırırdık. Şimdi Türkler yükseliyor. Yakında çalışmaya gideriz” endişesindeyken...
Bazılarımız hâlâ “ezik” ve de “büzük” takılmaya devam ediyor...
Hiddink’i baş tacı eden “Eski Federasyon” zihniyetini yok etmekten başka çare yok!..
Küçük kafalardan “kurtulmak” gerek!..
Avrupa Şampiyonası’na katılabilelim ya da katılamayalım... “Hiddink”i şutlamak lâzım.
Kim ki bu adam!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi