Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Amentü billahi!

Amentü billahi!

Amentü billahi/Ve melaiketihi ve kütübihi ve rusulihi velyevmil ahiri ve bil gaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teala, vel ba’sü badel mevt hakkun Eşhedü enla ilahe İllallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu!
Bu güne dair benim yorumum bu!
Bana göre asıl soru/sorun şu: DERİN YAPI NASIL TASFİYE EDİLECEK?
İsteyen MHP’nin niye bu anayasa değişikliğinin fünyesini çekip AK Parti’nin bahçesine attığını, atılan bu Anayasa değişikliği önerisinin silinen seri numarasını ve Erdoğan’ın elinde patlaması mümkün bu bombayı alıp niye bağrına bastığını tartışabilir.
İsteyen, jüristokrasiyi, yargının yasamayı denetleme mekanizmasına dönüştüğü iddiasını tartışabilir.
CHP ve DSP’liler bu işten ne kadar mutlu oldular, bu sonucun hukukiliğini içlerine sindirdiler mi bilmem ama, bunun siyasi bir harakiriden başka bir anlam taşımadığını yakında görüp anlayacaklardır herhalde..
Yüzeydeki çalkantı, dipten, derinlerden gelen hesaplaşmanın dışa yansımasından başka bir şey değil.
Anayasa Mahkemesi’nin kararı, bu çalkantıyı daha da artıracak.
Bu iş; insan hakları ve hukuk devletinin gerekleri, özgürlükler yönünde çözülecek. Bunun başka şekli yok. Bunlar gider, yenileri gelir, Anayasa tümden değişir, yasa değişir, Anayasa Mahkemesi değişir, fiilen bu sorun çözülür, nasıl olursa olur, bu sorun çözülür!..
Bunun başka türü yok..
Birtakım adamlar öyle istiyor diye biz dinimizden vazgeçecek değiliz..
CHP’li bazıları, Sav istemiyor diye; Hacca gitmekten de vazgeçecek değiliz.
Bu karar toplumun gözünde yargıya güveni, CHP’yi, derin devleti daha da köşeye sıkıştırır..
Tekrar söylüyorum: Hesaplaşma keskinleşiyor.
Bu karar, AK Parti’nin kapatılacağının da işareti sayılır..
Bunun anlamı; Ergenekon ya da Sarıkız, özden örnek hesaplaşması da keskinleşecek demektir..
Korkarım karışıklıktan meded uman bazı çevreler, şimdi nokta hedeflere yönelecektir..
Bu kararı verenler, bir gün gelecek, 27 Mayıs’ın etkin isimleri gibi, verdikleri karardan pişman olacaklar ve toplum kendileri adına karar veren bu insanları ve verdikleri bu kararı unutmayacak!
Bana kalırsa bu karar başörtülü kızlardan ya da AK Parti’den çok, yargıyı yaraladı.. Milli vicdanı yaraladı..
Birileri köşkünde; herhalde İskender Büyük’ün, rakibinin yakalandığı haberini aldığında yaşadığı mutluluğu yaşamıştır..
Asıl sorun terör, ya da irtica, Kürt sorunu veya başörtüsü, laiklik sorunu değil, derinlerdeki sorundur..
Derin yapı parçalandı. Dincisi, ulusalcısı, solcusu, milliyetçisi, liberali ile bu yapı büyük ölçüde kontrol dışı bir güç haline geldi. Kendilerini üreten çevrelere de hizmet etmiyorlar artık. Kendi aralarında da birlik yok.. Hepsi de kendini merkezde, karşısındakini ise kontrol dışı görüyor ve taraflar birbirini zabtu rabt altına almaya çalışıyor..
Birbirlerine girdiler. Birbirlerini yiyorlar ve birileri de hepsini birden temizlemeye hazırlanıyor..
Olaylar deşifre oldu ve birçok kişi oynanan oyunun farkına vardı..
Bilimi, siyaseti, istihbaratı, dini, hukuku her şeyi kullandılar.
Media, mafia, sermaye, siyaset ve bürokrasiye şimdi STK’lar ve DTö’ler de eklendi..
Şimdi asıl ve öncelikli mesele, topyekün bir Anayasa değişikliği..
Anayasa Mahkemesi’nin son kararı ile aslında Parlamentonun da yetkisi gasbedilmiştir.
Belki şimdi hemen yapılması gereken, genel hızla bir anayasa değişikliğine, ardından da erken seçime gidip aynı zamanda Anayasayı halkoyuna sunmaktır..
Ortada demokratik bir yapı yok, adına jüristokrasi denilen bir başka rejimle karşı karşıyayız.
Bir yanda derin devlet, öte yanda bu oligarşik yapı milli iradeyi yok saymaktadır..
Cumhuriyeti korumaktan söz edenler, milli iradeyi yok sayıyorsa geriye ne kalıyor ki!
İktidar eğer bir şeyler yapmak istiyorsa ve yapabiliyorsa, kayıt dışı siyaseti fonlayan ekonomik kaynakları, kayıt dışı ekonomiyi durdursun ve buna petrol kaçakçılığından başlasın.
Yapabiliyorsa, Soğuk Savaş döneminden kalma gizli silah depolarını kayıt altına alsın, kayıt dışı devletin paramiliter unsurlarının elindeki silahları toplasın.
Yapabiliyorsa, bu yapının tepesinde yer alan ve bu süreci engelleyen kişileri engellesin ve bu konuda yargıyı harekete geçirsin.
Yapabiliyorsa, önce hemen MGK’da bu konuyu masaya yatırıp arkasından konuyu Askerî Şûra’ya taşısın.
Bu derin yapı tasfiye edilmezse, bu yapıda görev alanlara da yazık olacak. Bu yapı onların üzerine çökecek, suçluluk psikolojisi ve panik içinde kamplar birbirini vuracak..
Belki bu kadroları tasfiye ettikten sonra, silahlarını bırakmayı kabul edenler, normal hayata geçmeleri şartı ile çıkarılacak kapsamlı bir aftan yararlandırılabilirler..
Yaşadığımız krizin arkasındaki derin gerçek bu!
Bu kararla Türkiye yara aldı, Parlamento, hukuk, yasama, yürütme, yargı her şey yara aldı..
Bu dünya imtihan yeri idi bizim için değil mi?
Cennet ve cehennem boşuna değil.. Herkes, gideceği yere koşar adım gidiyor..
Ben Allah’tan başka, bana İlahlık taslayan, Rablik taslayanlara “La!” diyorum!
Yok Anayasanın maddeleri arasında hiyerarşi varmış, yok değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeler varmış!
Hadi “bey, efendi” demeyi de yasaklayın, “hacı hoca” demeyi de, Kur’an kursu hocalarının da başlarını açtırın.
Camiler de devlet dairesi.. Camide de başı açık olsunlar oldu olacak.
Kurtlar Vadisi yaz tatiline giriyor. Ben Anayasa Mahkemesi’ni izlemeye devam edeceğim.. Bu daha gerçek ve daha heyecan verici.
Selam ve dua ile..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi