PKK taarruzu, açıkça anlaşıldığı gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’nın 4 parti temsilcisi milletvekilleri ile yapacağı ilk toplantıya denk getirildi. Bir anayasa pazarlığı mı idi? Muhtemelen öyledir. Anayasada ikinci resmî dil şeklinde Kürtçe’nin kabulü gibi, hiçbir şartta mümkün olmayan bir madde için yapıldığı düşünülebilir.
Ancak taarruzun arkasında Suriye, Suriye’nin arkasında İran’ı görmek de makuldür. Dünyadan tecrid edilmiş gibi olan bu iki komşumuz, Türkiye’nin dostça yaklaşımlarını kavrayamadılar, değerlendiremediler. Ne zaman ki Malatya’da Türkiye’yi koruyacak bir süper radar kurduk ve Suriye’deki halk katliâmına hayır dedik, tavırlarını değiştirdiler. PKK’nın Suriye’den doğduğunu ve uzun yıllar Suriye’den yönetildiğini unutmamak gerekir.
PKK’yı Kuzey Irak’tan atabilecek tek güç Amerika’dır. Amerika da buna yanaşmıyor. Kuzey Irak yönetimi tamamen bütün Irak’ın yönetimi kısmen Kürt ağırlıklı olduğu için, terörün yeryüzündeki birinci hasmı ve terörden en çok zarar gören ABD, PKK’yı pas geçiyor. Tâlibân ve el-Kaaide ile de başa çıkamadığını unutmamak gerekir.
Yeni anayasamız, ilk demokratik anayasa olacak, böyle umuyoruz. Bağımsız bir Kürdistan’ın temellerinin atıldığı bir anayasa değil. Hiç kimse, Türkiye’de hattâ tek parti devrinde, bir Türk-Kürt ayırımı yapıldığını iddia edemez. Ancak devlete silâh çekilmesine hiçbir devlet müsamahalı davranamayacağı için, biz de aynı şekilde hareket ettik.
Kültür ve eğitim politikamızın yetersiz, hattâ çarpık olduğu doğrudur. Hızla düzeltmeye çalışıyoruz. Ancak bu çarpıklıktan bütün vatandaşlarımız, bütün nesiller zarar gördü. Ekonomiye gelince, güneydoğumuz da nasibini aldı. Fazlası için, silâhların susması şarttır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, dün öğleden sonra kapalı oturumda terörü görüştü. 3 muhalefet partisinin söyleyecekleri aşağı yukarı bellidir. Sayın Başbakan’ın ise hükûmetin nasıl davranacağını anlatması bekleniyordu.