Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Sizsiz Sırrı bir hiçtir

Sizsiz Sırrı bir hiçtir

Geçtiğimiz hafta Pazar günü, ertesi gün yayına girecek yazımız için bilgisayar başında iken öğrendik, Van’da yaşanan 7.2’lik depremi.

Depremin hemen ardından, gördüğümüz tablo şuydu:
Devlet ilgili bütün kurumları ile adeta seferber olmuştu…

Tek tek sıralamaya gerek yok, bir depremin ardından yapılması gereken her ne ise hepsi kat kat yapılıyordu…

Pazartesi günkü yazımızda bunu aktardık.

“Van seferberliği” dedik.
Ardından da, şu öngörüde bulunduk:

“Bu tabloya rağmen, birilerinin, Van depreminden siyasi çıkar elde etmeye çalışacağını öngörmek hiçte güç değil.

Eminim ki:

Bodrum’da hem de Ramazan ayında elinde içki, yanında yarı çıplak dostu ile objektiflere yakalanan Bengi Yıldız ve aynı takımdan siyasetçiler ‘devlet nerede’ propagandası yapma yüzsüzlüğünü sergileyip, olmadık iftiralar atacaklar. Canı derdinde olan halkı, yönlendirmeye çalışacaklar, onlara devleti kötüleyecekler…”

Aradan 1 hafta geçti.

Maalesef aynen böyle oldu.

Devlet ve 74 milyon Türk halkı Van için seferber olarak, belki de son 50 yılın en büyük yardımlaşma örneğini sergilerken…

BDP’liler ilk günün akşamından başladılar “devlet nerede” demeye; yardımları sabote etmeye;
Panik haliyle yaşanan aksaklıkları istismar edip, “devlet depremin altında kaldı” fitnesi yaymaya.
Ve terör örgütü, eylemlerini aralıksız sürdürdü.

Depremden bir gün sonra, Vanlı depremzedelere yardımda en büyük pay sahibi olan Mehmetçiğe, Başkale’de mayın tuzağı kurdu.

İki gün önce de, Bingöl’de canlı bomba terörist saldırdı.
Canlı bomba kadın ile birlikte 3 Bingöllü vatandaş hayatını kaybetti.
20’den fazla kişi yaralandı.


Değerli Habervaktim okuyucuları, maalesef tablo bu.

Bu tablo içerisinde ben en çok da, örneğin bir Ergenekon konusunda, TSK’nın yanlışları konusunda büyük bir cesaret örneği sergileyerek, köşelerinden, ekranlardan ateş püskürenlerin; sözkonusu bu BDP’liler olunca demokrasi ve insan hakları havarisi kesilmelerini garipsiyorum.
Bunu “iğrenç bir kompleks hali” olarak değerlendiriyorum.

Hasan Cemal’i, Cengiz Çandar’ı, Ruşen Çakır’ı, Nuray Mert’i, Ali Bayramoğlu’nu anlıyorum da…

Örneğin Ahmet Kekeç’in BDP’li Sırrı Süreyya Önder için sarf ettiği sözler neydi öyle?

Olay şu:

Geçtiğimiz hafta içinde Akit, bu BDP’lilerin dertlerinin depremde bile Kürt halkı olmadığını iki özel haberi ile çok net ortaya koydu.

Bu haberlerden biri, BDP’li Van Belediyesi’nin depremzedelerin yardımına koşacağına, terörist cenazesi için seferber olduğunu gösteriyordu.

Diğeri ise, depremin ikinci günü BDP’li milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Nursel Aydoğan’ın, Dağlıca saldırısının planlayıcısı PKK’lı Yücel Halis’in taziyesine gittiklerini gözler önüne seriyordu.


Demokrat ve liberal aydınlarımıza göre son derece güler yüzlü, sempatik ve insancıl olan Sırrı özellikle, fena yakalanmış oldu böylelikle.

Gerçek yüzünü ele vermiş oldu.

Akit’in her iki haberi de özellikle internet sitelerinde geniş yankı buldu.

Konu Cuma akşamı Ülke Tv adlı televizyon kanalında da gündeme geldi.

Turgay Güler'in sunduğu Sıra Dışı adlı programda Star'dan Ahmet Kekeç ile Yeni Şafak'tan Salih Tuna gündemi değerlendirirken, internet sitelerinde BDP'li Sırrı Süreyya Önder'in depremin ikinci gününde terörist cenazesine katıldığı haberlerinin yer aldığı hatırlatıldı, o kadar.

Ahmet Kekeç de, Salih Tuna da ağızlarını açıp Önder'in hem de depremin ikinci günü teröriste taziyeye gitmesini eleştiri içerikli tek kelime etmediler.

Buna rağmen…

Sırrı neler konuşulduğunu işitti ise artık, programa telefonla bağlanıp, özellikle Ahmet Kekeç’e çok ağır ithamlarda bulundu:

“Benden bahsedildiğini duydum. Allahtan korkun, ne zaman bu kadar zalimleştiniz, hangi ara bu kadar imansız oldunuz siz…"

Bunlar sadece bir kısmı.

Sırrı “Ahmet orda mı”, “Sen kimsin” şeklinde kabadayı soruları eşliğinde daha ne sözler sarf etti…

Sırrı’nın bağırıp çağırarak, zeytinyağı gibi üste çıkması karşısında Kekeç, ara ara da kekeleyerek, kendisine bir yanlış yapmadıklarını anlatmak için akla karayı seçti.

“Sırrı, Sırrı, Sırrı seni eleştirmedik biz. Ben sana yanlış yapmam, Sırrı” deyip durdu…


Hakaretlerini hiç ara vermeden sürdüren Önder, terörist cenazesine katılmasını kabul etmekle birlikte, bunun insani bir tavır olduğunu savundu laf arasında.

Ve Kekeç de başladı, evet bunun insani bir gereklilik olduğunu anlatmaya.

Kekeç şunları söyledi: “Ya bu insani, vicdani, dini bir gerekliliktir. Böyle bir insan terörist değildir, onun cenazesi kaldırılır, onun cenazesine gidilir, onun cenazesine giden bir insan kötü bir iş yapmamıştır, suç işlememiştir. Bu çerçeveli bir gündemimiz yok ki bizim. Senden olumlu bir çerçevede bahsedildi burada. Sen bizim arkadaşımızsın. Ben sana yanlış yapmam.”

Bir de, Haber7 gibi bazı internet siteleri hem de canlı yayında yaşanan bu tartışmayı "Önder'in 'cenazeye katılmadım' isyanı" başlığı altında aktardılar ya, pes doğrusu.

Adam çirkeflik yaparak teröriste taziyede üste çıkıyor, bunu yaparken de hem de senin kanalında sana bir güzel saydırıyor, sen çıkıyorsun "Önder'in 'cenazeye katılmadım' isyanı" diye başlık atıyorsun. 

Bu nasıl bir komplekstir Allah'ım! 

Sırrı’nın teröriste taziyeye koşmasında eleştirilecek bir şey görmemeniz, aksine “gayet insani bir gereklilik” değerlendirmesinde bulunmanız başlı başına bir gariplikken…

Durduk yere maruz kaldığınız “ne zaman imansız oldunuz” ithamına da verecek bir cevabınızın olmamasını neyle açıklamak gerekir acaba?

Bir şehit ailesi izlese bu tabloyu, ne der?

Bana öyle geliyor ki, Sırrı ve gibilerini sahiplendikleri oranda demokrat ve özgürlükçü olacaklarına inanıyor, bu “orta kat” zevatı.

Sırrı gibileri bugün Meclis’te ise, bu, “orta kat zevatın” beslediği sempati sayesindedir.
Sırrı gibileri teröriste koşup, bir de şirretlik yaparak üste çıkabiliyorsa, orta kat zevatın zavallı, kompleksli duruşu sayesindedir bu.

Sırrı gibiler sizsiz bir hiçtir.
Bunlar yüzlerindeki perdeyi sizlere borçlu.


Ve gelelim en önemli konuya.

Değerli Habervaktim okuyucuları, bir haftayı daha böyle kapatırken, önümüzdeki günlerin nelere gebe olduğu konusunda Yeni Akit’in Ankara Temsilcisi Yener Dönmez’in “İntikam için gelecekler” başlıklı yazısını son derece önemsediğimi belirtmek istiyorum.

Yener Dönmez, Çukurca saldırısından sonra başlatılan hava destekli operasyonlarda ağır kayıplar veren PKK'nın, daha büyük bir eylem hazırlığında olduğunu yazmakla kalmadı, örgütün hedefindeki askeri birlikleri bile açıklayarak, ilgilileri önlem almaya çağırdı.

Çok önemli bir uyarı bu.
Kesinlikle dikkate alınmalı.

Dönmez’in çok sağlam kaynakları bulunuyor.
Geçmişte aktardığı sayısız kritik bilgiyle sabit bu.

Akit Temsilcisi’nin ilk günlerde yazdığı Karayılan bilgisine Yeni Şafak’ın 55 gün sonra ulaşması ve önemine binaen bunu iki gün manşet yapmış olmasını düşünün bir.

Ve televizyon kanallarının Dönmez’i canlı yayına çıkarmak için birbirleri ile yarışıyor olması…
Bir günde 4 ayrı kanalda gördüğüm oldu.

Diyeceğim o ki, aktardığı bilgiler birebir çıkıyor.

Temennimiz yazdığı bu son bilginin gerçekleşmemesi tabi ki ama bunun ancak gerekli tedbirlerin alınması ile olacağı kesin.

Tüm bunlara rağmen gerekli önlemler alınmazsa olası saldırıdan herkes sorumlu olur.

Haftaya görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi