Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Yaraya mikrop kaptırmak

Yaraya mikrop kaptırmak

Mazisi bizim kadar olaylı geçen, yazısı yırtılan, devlet yapısı lağv edilen, bütün kurum ve kuruluşları batının acenteleri haline getirilen bir başka ülke olduğunu sanmıyorum.

Hangisine el atsak altından ya Dersim feryatları geliyor veya Şeyh Said’in Kürtçülüğünde(!) Takrir’-i Sükûn denilen karartma operasyonunun iyileşmeyen yaraları...

Baskı, ceberut, yıldırma, korkutma eşittir zorba devletçilik.

Sorun mu yok bizde?

Hangi yanımız arızalı değil, hangi yerimiz sızlamıyor ki?

Hızlandırılmış tren gibi ittihatçı istilası geçti önümüzden ve de geçtiği yerlerde hep kan var, acılar, lekeler var. Dersim varsa Menemen de ülkenin bir başka köşesinde bir başka kanayan yaradır.

Durduk yerde kutladığımız Abdülmecid olayının temasında “kanla irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti” övgüsü yatıyor. Övündük, ama şimdi de Dersim diye dövünüyoruz.

Yoksa diyorum, Arap Baharı dedikleri esinti böyle mi başlatıldı?

Önce eski hesapları karıştır, sonra da bilinçsiz halkı sür meydanlara...

Bahar kapımızda...

Suriye bu badireyi ucuz atlatırsa Türkiye Baharına sıranın gelmeyeceğini kim söyleyebilir.

Yüzleşmek ciddi bir meseledir...

Görebildiğim, yüzleşmekten ziyade birileri eski defterlerdeki kayıtlardan yola çıkarak kendisine haklılık arıyor. Şimdilik Dersim diyorlar, ama bilelim ki arkası karanlık odakların tertiplemiş olduğu Sivas olayları ile sürüp gidecek.

Bir kesim Çaldıran’ı deşiyor, camiye alternatif cemevi deyip duruyorlar...

Saha oldukça mayınlı...

Şu ana kadar Kürtçülükle ülkenin başı dertte iken şimdi de Alevîciliği tâ Dersim’den itibaren kaşırsak bakarsınız bu yara hiç iyileşmeyecek şekilde mikrop kapar.

Kürtçülük, Alevicilik, Ermenicilik, vatan toprağı bu kadar ağır yükü kaldırabilir mi bilemem.

Açarsak bu kara kutuyu daha çok şeyler çıkacak.

Öyle ya, Ermeni kavmi tam 600 yıl Osmanlı ile sorunsuz yaşarken İttihatçılar döneminde tehcire tabi tutulmalarının sorumlusu elbette ki dokuz yıllık AK Parti iktidarı değildir.

Hele Osmanlı hiç değildir...

Bu aşamada Dersim gerçekten bir özür nedeni ise Ermeni tehciri neden olmasın?

Hem kimler kırdı, döktü, yıktı gitti, kim özür dileyecek?

Başbakan’ın kürsüye çıkıp devlet adına özür dilemesi, Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP’yi zora sokmamak için özür kelimesinden uzak durması neyi değiştirir?

Olanlar oldu, sorumlular büyük devlet adamı, “ulu önder” diye anılmıyor mu?

Senin çırpınman veya sokağa dökülmen neyi değiştirir?

Laf salatası üretme yerine asıl karşımızda balta girmemiş sığ orman gibi duran milli eğitim problemimiz var. Milli eğitim cumhuriyetin ilk kuruluşundan bugüne kadar eski hali ile duruyor.

AK Parti iktidarı döneminde de yaprak kımıldamadı.

Çocuklarımıza hâlâ materyalist eğitimin temel ilkeleri ile resmi ideolojinin “değişmez, değiştirilmesi de asla teklif edilemez” tabuları öğretiliyor. “Her kötülüğün anası içkidir” diyen, İslam Peygamberinin aksine devlet başkanımız Kraliyet sarayında kötülüklerin anasını şerefe kaldırırsa çocuklarımıza öğreteceğimiz başka bir şey kalmıyor.

Sıfırı tükettik demektir...

Milli eğitim ülkenin birinci problemi... Aslına bakılırsa devletin başından dibine kadar eğitime muhtaç bir millet haline geldik. Devletin okulları adeta suçlu üretiyor.

İrfan ordusu öğretmenleri bilgisayara yükleyip öylece köylere, şehirlere yolluyoruz. Giden nedir ki öğrenciye ne verecek, bilen, soran, araştıran var mı acaba?

Bu saha sanki sahipsiz.

Ülkenin öğretmeni ile onun kafa yapısını bilgisayarlar belirliyor.

Hiç kimse çıkıp da ‘yahu bu bilgisayarlara yüklediğiniz öğretmenlerin kalitesi, kafa yapısı nedir? Çocuklarımıza ne verirler?’ diye sormuyor.

Serter’in merdiven altı brifinginden geçmişse salla gitsin...

İşsize iş, okula öğretmen!

Demem o ki ülkenin temel sorunları dururken gidenlerin hatalarını ele almak belki tarihle yüzleştirmek açısından kinimizi soğutabilir, ancak istikbalde ülkeye pek de bir şey kazandıracağı kanaatinde değilim. Yaraları deşmiş oluruz... Ola ki o yaralar batılı müttefiklerimizin mikroplarından kaparsa, yıkıcı unsurları başımıza bela ederiz, Arap Baharından Türk Baharına geçiş başlar.

Beni de burası düşündürüyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi