Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Ekmek, hürriyet ve Arap Baharı

Ekmek, hürriyet ve Arap Baharı

İlkokulda bir okuma kitabımız vardı, kitapta yer alan "kurtla köpek" hikayesini unutmadım. Kurtla köpek arkadaş olmuşlar. Kurt açlıktan hayli zayıflamış, bekçi köpek ise iyi beslenmiş. Kurt köpeğin durumuna imrenmiş, onun gibi yaşamaya karar vermiş. Birlikte yürürken köpeğin boynunda bir iz görmüş ve bunun neden olduğunu sormuş, köpek "Bu tasma izidir, beni gerektiğinde bağlarlar" demiş. Kurt bunu duyunca "Arkadaş ben karın tokluğu için hürriyetimi feda edemem, herkes kendi yoluna" demiş ve ayrılmışlar.

SSCB dağılıp bağımsız devletler ortaya çıktığı günlerde buralara seyahatler etmiştim. İnsanların bir kısmı "Şimdi işsiz, hatta aç kaldık, ama hürriyetimiz var, bu bize yeter" diyorlardı. Bir kısmı ise "Eskiden komünizm düzeninde daha iyi haldeydik; çuval gibi de olsa herkesin giyeceği, kalitesiz de olsa herkesin yiyeceği, aileler iç içe de olsa herkesin bir barınağı... vardı, yarınımızdan emindik; şimdi öyle değiliz, ihtiyaçlarımız var, karşılığı yok..." diyorlardı.

Bazı yazarlar Kaddafi devrinde Libya'da yapılan yatırımlardan, halka sağlanan imkanlardan söz ediyor ve bu durum daha iyi idi demeye getiryorlar. Yine bazı yazarlar Libya'da ve başka yerlerde halkın sokağa dökülmesini, diktanın yıkılması ve demokrasinin gelmesi için ölümü pahasına mücadele etmesini başta ABD olmak üzere bu ülkede menfaati olan dış güçlerin tahrik ve tertibine bağlıyorlar.

Halk durumdan memnun olsaydı, "karnım tok, sırtım pek ya hürriyetim olmayıversin" deseydi yalnızca dışarıdan gelen etkilerle huzurunu, rahatını bozar, sokaklara dökülür, tanklara, toplara göğsünü gerer, işkenceleri göze alır mıydı?

Bu ülkelerde halk (ideoloji ve inançları farklı da olsa) genel olarak durumdan memnun değildi. Dini, fikri, tenkidi... yüzünden zulme uğrayan, baskı altında tutulan, hapislere atılan, işkenceye uğrayan insanların haddi hesabı yoktu. Ülkenin serveti adil paylaşılmıyor, iktidara yakın olanlar malı götürüyorlardı. Uluslararası ilişkilerde zalim ile işbirliği yapılıyordu. Mazlumlar ve mağdurlar, şartlar uygun hale gelmediği için harekete geçemiyorlardı, ama içlerinde buğuzları, kinleri, itirazları kaynaşıyordu. Başta iletişim imkanı olmak üzere şartlar uygun hale gelince harekete geçtiler; asıl amil iç dinamiklerdir; dış tesir ise bu iç dinamiğin sırtına binmiştir. Daha önce de zalim düzenlerin sırtına biniyor, halkın ezilmesi pahasına menfaat elde etmeye bakıyorlardı.

Arap kardeşlerimizin bunca fedakarlık, kan ve can pahasına elde ettikleri sonucu "aldatılmışlığa, yabancıların menfaatine alet olmaya" bağlayarak hareketi ve sonucu aşağılamak, veya önemsizleştirmek yerine hadiseye bir de müspet tarafından bakmak, "yapmak yıkmaktan daha zor" olduğu için yapma safhasında onlara yardımcı olmak kardeşliğe daha fazla yakışan tutum değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi