Süleyman Yaşar

Süleyman Yaşar

IMF'nin raporu yanlış

IMF'nin raporu yanlış

IMF'nin Türkiye için hazırladığı 2011 yılı konsültasyon raporu önceki gün açıklandı. Raporda, son bir yılda Türk parasının aşırı değerinin alınması, diğer bir deyişle lirada yüzde 30 oranına ulaşan devalüasyon yapılmasının Türkiye ekonomisine etkisi nedense değerlendirilmemiş. Dolayısıyla bu eksik değerlendirme nedeniyle varılan sonuçlar da yanlış olmuş.
Oysa Merkez Bankası, Kasım 2010'dan itibaren politika faizlerini gerileterek Türk parasına rekabet gücü kazandırmaya başladı. Böylece 1 Kasım 2010'da bir ABD Doları 1. 42 liradan, Kasım 2011'de 1.85 liraya kadar yükseldi. Nominal kurda yapılan bu devalüasyon nedeniyle tüketici fiyatlarına göre hesaplanan reel kur endeksi gelişmekte olan ülke paraları karşısında 108.6 endeks seviyesinden 89.2'ye geriledi. İşte bu reel kur endeksi gerilemesi 2012'de daralacağı tahmin edilen dünya ekonomisinde Türkiye'ye büyük bir rekabet avantajı sağlayacak. Ayrıca bir yıla yayılarak yapılan bu devalüasyon, iç ve dış şoklara karşı ekonomiyi ani bir döviz kuru kırılmasına girmekten de kurtardı ve Türkiye'yi avantajlı hale getirdi. Hal böyleyken, IMF'nin, Merkez Bankası'nı yüksek faizdüşük kur politikasını terk ettiği için eleştirmesi gerçekten tuhaf.
Gelelim IMF'nin raporunda bahsedilenlere... IMF Türkiye'nin 2012'de yüzde 2 oranında büyüyeceğini ve cari açığın finansmanının bir risk olduğunu ileri sürüyor. Oysa son bir yılda Türk parasının üzerindeki aşırı değerin alınması, Türkiye'ye 2012'de rekabet gücü sağlayacağı için diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla ihracat imkânı doğacak. Aksine IMF'nin önerdiği gibi 'yüksek faiz-düşük kur' politikasına devam edilseydi, Türkiye bırakın yüzde 2 oranında büyümeyi, bilakis küçülen bir ekonomi olurdu. İşte bu nedenle Merkez doğru olanı yaptı. Bütün bu koşullarda Türkiye 2012'de IMF'nin tahmininin üzerinde, yüzde 4 civarında bir büyüme sağlayabilir.
Cari açık konusunda IMF'nin söyledikleri sığ bir analize dayanıyor. Çünkü Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın belirttiği gibi, özel sektör borçları kuvvetli bir teminata sahip. Zaten durum böyle olmasaydı, hiçbir yabancı kreditör Türkiye'deki özel sektöre 70 milyar dolar tutarında kısa vadeli borç vermezdi. Üstelik bu borçların bir kısmı da bir cepten bir cebe borç niteliğinde olduğu için yani işadamının kendi kendine açtığı back to back kredi olduğu için ödenmesinde bir problem çıkmaz. Tabii bütün bunların tek bir şartı var, o da, kamu maliyesinde disiplin sürdüğü sürece!
Bu konuda da IMF, Türkiye'nin kamu maliyesi ve bankacılık sisteminin sağlam olduğunu zaten belirtiyor. Türkiye'nin borç stokunu 2012'de azaltacağını bu nedenle birincil bütçe fazlasının milli gelire oranının yüzde 1.5, kamu borç yükünün ise yüzde 36.2'ye gerileceğini tahmin ediyor.
Peki IMF başka neler söylüyor raporunda... IMF, emek piyasasında esnekliği sağlayacak düzenlemelerin yapılmasını, emeğin eğitilmesini, kara para aklamanın önüne geçilmesini öneriyor. Bunlar haklı öneriler ama kara para önerisi biraz tartışmalı. Kara paranın kendisine üs seçtiği küresel vergi cennetlerine, IMF ve zengin ülkeler uzun süredir kendileri bir çözüm bulamıyor. Bu konuda Türkiye'den çözüm istenmesi tabii biraz zorlama oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Yaşar Arşivi