Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Savaş borusu

Savaş borusu

AB bölünüyor mu? İngiltere ve ötekiler uzlaşamadı..

AB aslında kendi içinde 40 parça.. Yoksullar, üvey evlatlar, büyük patronlar, imtiyazlı ortaklar vesaire..
Daha bir anayasaları bile yok.. Uzlaşamadılar, yapamadılar.. Dünyaya anayasa dersi verenler, bugün kendi anayasalarını yapma konusunda acze düştüler..
Aile dağılıyor, işsizlik artıyor, ekonomileri çöküyor..
Batı kan kaybediyor anlayacağınız.. ABD’de de durum farklı değil. AB ve ABD’deki kötüye gidiş, tabii olarak İsrail’i de kaygılandırıyor..
ABD bir yandan Irak’tan çekiliyormuş süsü verirken, öte yandan bölgeye yerleşmeye devam ediyor.. Mekadonya ve Kosova’da da öyle..
İsrail’in bölgede batının çıkarlarını koruması söz konusu değil. Hatta can sıkıcı, bağ ağrısı bir müttefik, bela çeken bir paratoner gibi duruyor orada.. Batının çıkarlarına hizmet etmesi, bir tarassut merkezi, sıçrama tahtası, bir üs olması söz konusu olmadığı gibi, kendisi sorun olan, kendi sorununu bile çözemeyen, söz dinlemeyen, kendi içinde tutarlılığını, inandırıcılığını kanıtlayamayan bir baş belası..
Peki bu durum ne zamana kadar böyle devam edecek? Sanırım Suriye burada kilit bir role sahip.. Bölgenin geleceği konusunda artık bir karar vermek gerekiyor..
İran ne olacak mesela?.. Pakistan’dan Cezayir’e, Balkanlar, Kafkaslar’dan Yemen’e kadar, Türkiye’nin merkezinde yer aldığı bu coğrafya konusunda “Büyük Patronlar”ın bir karar vermesi gerekiyor..
Bir yandan, mesela Irak’ta ABD bölgeye yerleşiyor, öte yandan etnik, dini, ideolojik, politik şartlar hızla kötüleşiyor.. Bölgede ABD’nin varlığı ile birlikte güçlenen bir başka varlık daha var. İran.. Biri askeri, ötekisi ekonomik, siyasi ve toplumsal açıdan ciddi şekilde varlığını tahkim ediyor..
Süreç, ABD ve İsrail’in aleyhine gelişiyor aslında. ABD bölgede askeri varlığını tahkim etse de, genel olarak bölgede güç kaybediyor, mevzi kaybediyor. İsrail de bunun için, etrafındaki çember giderek daralırken, ne olacaksa bir an önce olmasını istiyor..
Aslında İran’ın ABD’ye karşı, İsrail’e karşı meydan okuması, karşı tarafın işine yarıyor.. Kendi saldırı planlarının gerekçesini oluşturmasının yanında, iç politikaya dönük olarak da bu çevrelerin elini güçlendiriyor.
Aynı şey İran’a yönelik, ABD ve İsrail kaynaklı tehditler için de geçerli. Bu tehditler, Ahmedinejad’ın iç politikada bir takım olağanüstü operasyonlar için elini güçlendirirken, öte yandan ABD ve İsrail’e karşı meydan okumasının da zeminini oluşturuyor..
Her iki tarafın da birbirine saldırması kolay değil. Ama bu bir saldırı olmayacağı anlamına da gelmiyor.. Burada asıl tehlike İsrail’in bir oldu bittiye getirip, ABD ve batıyı kendi yanında savaşa sokmak için İran’a yönelik bir hava saldırısı ihtimalinden kaynaklanıyor..
Eğer ABD saldıracaksa, İran’a Afganistan, Irak, Körfez ve Hint Okyanusu’ndan “topyekun” saldıracaktır.. Ve böyle bir saldırı öncesi 6. kol faaliyetleri ile, içeride toplumsal huzursuzluklar çıkartacak, terör ve sabotaj eylemleri başlatacaktır..
İran öyle kolay zabdedilecek bir ülke değildir. İrana pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da vardır çünki..
Mesela İranı vuralım derken İsrailin haritadan silinmesi de sözkonusudur. İranın askeri gücünün İran topraklarındakinden ibaeret olmadığını bilmek gerek.. İran Amerikan hedeflerine saldıracaksa, Irak’taki, Afganistan’daki, Kuveyt ve diğer Körfez ülkelerindeki, Umman’daki, Suudi Arabistan’daki, Akdeniz’deki, Hint Okyanusu’ndaki Amerikan üslerine de saldıracaktır..
Böyle bir saldırı karşısında Rusya İran’ın yanında yer alacağını duyurmuştur.. Rusya, ABD’nin bölgeye bu şekilde yerleşmesinden ciddi bir şekilde rahatsızlık duymaktadır ve bu durum bir çatışmaya dönüşmese bile, NATO içinde ciddi bölünmelere yol açacağa benzemektedir..
Demem o ki, 1. ve 2. Dünya Savaşı ile kurulan düzen çökmüştür. Yeni bir dünyanın kurulması için yeni bir dönem başlamıştır.. Eğer bu süreç masa başında bir uzlaşmayla sonuçlanmayacak olursa savaş en tehlikeli seçenek olarak masadadır..
Bu ihtimal Melheme-i Kübra veya Argemedon, Mehdi, Mesih, Deccal tartışmaları gibi teolojik kaygılar ve kehanetler açısından ayrı ve özel bir anlam taşımaktadır.. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi