Serdar Arseven

Serdar Arseven

AK Parti’yi dinliyorum...

AK Parti’yi dinliyorum...

AK Parti’den “beslenen”, gazeteciliğini “aslında” AK Parti’nin iktidarda oluşuna borçlu bulunan...

Çilesini büyük ölçüde Recep Tayyip Erdoğan’ın çektiği süreçte “dertsiz, tasasız” parsa toplayan kimi meslektaşlarım, “Yandaş” lafına ziyadesiyle bozuluyor.
Bir CHP’li kendilerine “yandaş” dediğinde hemen savunmaya geçiyor.
Oysa, kendisini “CHP’ye yakın” hisseden “Meslektaş”larımız, “yoldaş” lafından hiç rahatsız olmuyor.
Ekranda buluştuğum bir “gazeteci”ye, “CHP’nin müridi olmuşsunuz!..” dedim de, “CHP’li olmaktan gurur duyarım!” karşılığını aldım... AK Parti’nin iktidarda bulunuşundan “kişisel” olarak hayli kazançlı çıkan bir kısım “meslektaşlarım” lafı yuvarlayıp dururken...
Ben her ortamda ifade ettim;
Büyük çalkantılarla geçen 9 yıllık süreçte, AK Parti’nin iktidarda bulunması büyük bir “kısmet” oldu Türkiye açısından...
İktidarda AK Parti değil de CHP-MHP koalisyonu bulunsaydı, kimsenin şüphesi olmasın ki, bugün “batma noktasındaki” Yunanistan’dan beter halde olurduk!..
Türkiye, enflasyonda yüzde 20’nin bile hayal olarak göründüğü günlerden geldi buralara...
Deprem bölgesine “üç gün” boyunca ulaşamayan bir “idare”den...
Koca devlet bakanlarının yabancı havalimanlarında donlarına kadar soyulup, duvara döndürüldüğü ve en mahrem yerlerine kadar karıştırıldığı günleri unutmak ne mümkün!..
¥
Türkiye, birçok gelişmiş ülkenin “iflas”ı geciktirmek için maaşlarda “indirime” veya “dondurmaya” gittiği bir dönemde, ya en çok büyüyen ya da Çin’den sonra en çok büyüyen ülke oldu.
İşsizlik artışını önce frenlemeyi. Şimdi de geriletmeyi başardı.
İhracatımızda ezici ağırlığı olan “Batı”nın masrafları iyice kıstığı bir dönemde, ihracatımızın büyük artış kaydetmesi dikkat çekici...
(Bkz: Kasım 2011 verileri.)
¥
Evet...
Hele de alternatiflerini düşündüğümde, AK Parti’nin iktidarda oluşunu bir “kısmet” olarak görüyorum...
Ve Türkiye’nin AK Parti’ye hayli zaman daha ihtiyaç duyduğu gibi bir “kanaatten” hareketle, “içerideki” bazı sıkıntıları endişeyle izliyorum...
Tam 35 sivilin ölümüyle sonuçlanan “hava faciası” ya da “Operasyon Kazası”, bir süredir “kulağıma takılıp duran” rahatsızlıkları tırmandırabilir...
Son mahalli seçimden bu yana Güneydoğu’dan olumsuz sinyaller geliyor...
Bazı illerde karışıklıklar oldu, il ve ilçe yönetimleri birbirine girdi.
Bunlardan bazıları için Genel Merkez’deki yetkililerle birebir görüştük, bazı yanlışlardan son anda “geri” dönülmesine vesile olduk.
Özellikle Mahalli Seçim’de iyi çalışılmadı, bazı yerler “Yanlış Aday” tercihleri ve teşkilattaki isteksizlikten dolayı BDP’ye kaptırıldı.
Birçok AK Partili Belediye Başkanı da, koltuğunu Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmasına yaslanarak kurtardı.
¥
AK Parti’nin son MKYK toplantısında, Adana eksenli bir tartışmanın yaşandığını öğrendik...
Görevden alma kararlarının çıktığı toplantıda, muhalif sesler dikkat çekti.
Adanalı vekillerden biri de, dün, “görevden almalara” açıktan tepki gösterdi.
¥
Mevzi olaylardan bahsetmiyorum; hemen her gittiğim ilde bana iletilen bir takım sıkıntılar var ve bunların önemli bir bölümü “kapalı kapılar” ardında dile getiriliyor...
Geçtiğimiz günlerde beni ziyaret eden “Marmara Bölgesi”nden bir milletvekili, illerindeki “Başörtüsü düşmanı”, “Rotaryen” rektörün, bünyedeki birileri tarafından desteklendiğini söyledi.
Araştırdım; gerçekten de başörtüsü düşmanı ve Rotaryen.
Ve de bu dönemde yükselenlerden!..
¥
AK Parti’nin kuruluşunda, yükselişinde büyük pay sahibi olan birçok “bürokrat” da bugünlerde iyice homurdanmakta.
Aralarında Sayın Erdoğan’la birebir çalışmış olanlar var...
Problemlerini gidip de Koca Başbakan’a yansıtmaktan hicap duydukları için bir kenarda bekleyip duruyorlar.
Liyakatse liyakat, samimiyetse samimiyet, kefaletse kefalet...
Hepsi var ve bunlar “Meclis İçi Muhalefet”le işbirliği halindeki “kalitesiz bürokratlar”dan emir almak durumunda!..
¥
Bu yazının başından ortasına kadar “iyi giden” işlerden bahsettim.
Sonra da “temeldeki” çatırtılardan bahsettim.
Kamyon devrildikten sonra “laf eden” çok olur...
İşler “iyi gidiyor gibi” iken uyarmak “dost” işi.
Tarihe de bir kayıt!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi