Serdar Arseven

Serdar Arseven

Ayıp değil mi Muhterem İlker Başbuğ?..

Ayıp değil mi Muhterem İlker Başbuğ?..

“Eski” bir Genelkurmay Başkanı’nın hapse girmesi, hem de “terör örgütü yöneticiliği” iddiasından dolayı hapse girmesi hoş bir durum değildir...

İlker Başbuğ’un “heyecanına” kapılarak birtakım “sıkıntılı” beyanlarda bulunmuş olmasını bir ölçüde “hoşgörüyle” karşılamak mümkündür...

Ancaaaak...

“Eski” Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “savunma” argümanı olarak ortaya koyduğu bazı noktalara itiraz etmek de...

“TSKseverliğin” gereğidir!..



İlker Başbuğ, kendisini adeta “TSK” yerine koyuyor...

Şu ifadelerine bir bakın: “Ben Genelkurmay Başkanı olarak TSK’nın komutanıydım, ki bu TSK dünyanın sayılı en güçlü ordularından biridir. Böyle bir orduya komuta eden birisinin, silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmasına gerçekten trajikomik diyebiliriz.”



İlker Başbuğ’un bu beyanlarının “konumuzla” ne alâkası var?..

İlker Başbuğ yargılanması ve hapse atılması ile TSK’nın gücü, kudreti arasında nasıl bir bağ kurulabilir?..

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, yargılama sonucunda terör örgütü yöneticiliğinden “suçlu” bulunacak olursa...

“Hüküm” giyecek olan, Türk Silahlı Kuvvetleri mi olacaktır?

Ya da “gücünden, kudretinden” bir şey mi kaybedecektir?

Bir Kurum’un başında bulunmuş olmak, bir “Eski Asker”i “dokunulmaz” mı kılar?..

Her Kurum’da olumsuz işler yapanlar vardır ve eğer İlker Başbuğ da, “suç”a karışmışsa hüküm giyecektir!..

“Netekim”...

Bir Oramiral, hem de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış bir Oramiral, yolsuzluktan hüküm giydi yattı ve çıktı...

Suç, o “Asker”in suçuydu...

Yatan da, çıkan da “O Asker”di!..

“O Asker”in “O fiiliyle” TSK’yı temsil ettiğini iddia etmek, amma “tuhaf” olur değil mi?



Özetin özeti:

Hiçbir “Asker” ya da hiçbir “Emekli Asker” Türk Silahlı Kuvvetleri’nden büyük değildir.

Ve şunu da ilave edelim;

İlker Başbuğ “beraat” edecek olursa –ki dileriz böyle olur- TSK “beraat” etmiş olmayacaktır!..

Zira, suçlanan “TSK” değildir!..



Evet, “ilk defa bir Eski Genelkurmay Başkanı” bu duruma düşmüştür...

Buradaki gariplik, İlker Başbuğ’un bu duruma düşmesinde değil, İlker Başbuğ’un “ilk” olmasındadır!..

Bunca darbenin yapıldığı bir ülkede, hiçbir –Eski- Genelkurmay Başkanı hakkında “bu tür bir işlem” yapılmamışsa, ortada -eski dönemlerden kalma- bir “zaaf” var demektir.

Ve hiçbir zaaf da “ilelebet payidar kalmayacak”tır!..

ALTTAKİLER VE ÜSTTEKİLER!..

İlker Başbuğ, “suçludur” filan demiyoruz...

Sadece, “hakkındaki suçlamanın” çok güçlü dayanaklara sahip olduğuna dikkat çekiyoruz...

“Eski” Genelkurmay Başkanı (veya vekili) dönemine ilişkin suçlamalara cevap verirken, “Altımdakiler bir şeyler yapmışsa, bana ne?” diyebilir mi?..

Ya da... Bunu dediğinde, kendisi gibi yargılanmakta olan “Eski Silah Arkadaşlarına” ayıp etmiş olmaz mı?

Şuraya bakın:

İlker Başbuğ’un Avukatı; “Hangi belgenin altında imzası varmış ki?” diyor!..

“Belgelerden” dolayı suçlanan “silah arkadaşları” ise, “Böyle işlerin üstten talimat gelmedikçe yapılması mümkün mü?” yollu beyanları ile dikkat çekiyor...

Takdir, İlker Başbuğ’un ifade ettiği gibi “Yüce Türk Milleti”nin:

“TSK’daki disiplin anlayışı, yukarıdan emir gelmeksizin böylesine büyük operasyonların yapılmasını izin verir mi, vermez mi?..”

KAĞIT PARÇASI VE BORU!..

Şurası var ki... Ortada “Kağıt Parçaları”nın olmadığı anlaşıldı... “Boru” denilenler de “Boru” değildir herhalde!..

Sayın İlker Başbuğ’un en yakın “silah arkadaşlarından” Emekli Paşa Muhterem Hıfzı Çubuklu’nun sözleri kaynamasın...

Mahkeme’de, İlker Başbuğ’un “belgeleri” birer “kağıt parçası” olarak nitelendirmesinin büyük bir hata olduğunu belirtmiş olması mânidar değil mi?.. Hataların dile getirilmesi için “Mahkeme”nin beklenmesi gerekiyormuş demek ki!..

BAKMAYIN SİZ ONA,

YİNE YALAYACAK TÜKÜRDÜĞÜNÜ!..

Evet... İşler bu aşamaya geldi...

Artık kimse, lâfı “Cemaat”e, “Hükümet”e filan getiremez!..

Diyeceksiniz ki, “Daha dün biri tuttu ve buna benzer şeyler söyledi!..”

Evet söyledi de...

Kimsenin şüphesi olmasın, tıpkı daha önce yaptıkları gibi “tükürdüklerini yalayacaklar”dır!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi