Bilal Şahan

Bilal Şahan

İNEBAHTI’DAN TRAŞ BIÇAK PAZARINA

İNEBAHTI’DAN TRAŞ BIÇAK PAZARINA

Zihnimin bir kenarına yerleşmiş. Niye böyle olmuş onu da bilmiyorum. Olmadık zamanlarda aklıma geliyor. Her aklıma gelişte “ben bir şu konuyu araştırayım, okuyayım” diyorum ama her defasında da unutuyordum. Bu kısır döngü yaklaşık bir yıldır böyle devam ededurdu.
En son aklıma geldiğinde “yetti gari” deyip, oyalanmadan akılıma gelip duran İnebahtı Deniz Şavaşı’nı araştırdım, okudum.
Şavaşı kaybetmişiz. Avrupa’nın bir kına yakmadığı kalmış, ele geçirdikleri gemiler, sancaklar, fenerler halka gösterilmiş. Papa’nın Amirali Marko Antaniyo, fener alayı ile Roma’ya girmiş. Bunlar da yetmemiş Venedik’te bir de zafer anıtı yaptırılmış; Osmanlı’nın bu yenilgisi kuşaktan kuşağa bilinsin diye.
Galip gelen bir ülkenin temsilcisi olarak Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın huzuruna çıkan Venedik elçisi diplomatik yolla Osmanlı’nın tavrını öğrenmeye çalışır.
Durumu kavrayan Sokullu elçiye o tarihi sözünü söyler; “İnebahtı Muhârebesinden sonra cesâretimizin sönmediğini görüyorsun. Sizin zâyiatınızla bizimki arasında fark vardır. Biz, sizden Kıbrıs’ı alarak kolunuzu kestik; siz ise donanmamızı mağlup ederek sakalımızı traş etmiş oldunuz. Kesilmiş kol yerine gelmez. Lâkin traş edilmiş sakal daha gür çıkar.”
Buraya kadar her şey tamam.
Ama bu şavaşın niye hala benim zihnimde yer ettiğini, ikide bir hatırladığımı çözemedim; hafta sonu alışveriş yapmaya gidinceye kadar.
Öyle her gün aynanın karşısına geçip traş olan biri olmadığım için, sektörden uzak kalmışımda haberim yokmuş.
Babamın dolap kapağı gibi açılan makinenin içine yerleştirdiği jilet ile traş olduğunu hatırladım bir an. Tek bıçaklıları, 3 bıçaklıları da biliyorum ama 5 bıçaklısı da çıkmış. “Günaydın sabah oldu” dedim kendi kendime.
Yeni makineyi görünce bendeki eksiklikte gitti. Üç bıçaklılar çıktığında Sokullu’nun sözleri aklıma gelmiş, zihnimin derkenarında öylece duruyormuş demek ki. İnebahtı’nın sırrını da böylece çözdüm.
Kıbrıs’ı aldık, sonra çıkarma yaptık vs. Türkiye’nin çözülemeyen sorunlarından biri olarak devam ediyor.
Ama şu Sokullu’nun elçiye söylediği söz endüstri haline gelmiş.
Adamlar ne kadar çok, ne kadar kökünden traş ettirirsek; o kadar yeni ürün çıkar, o kadar çok bıçak satılır diye düşünmüşler…
Sakal gürleşip sertleştikçe bıçaklar daha hızlı köreliyor, satışlar artıyor, pazar büyüyüp gidiyor haliyle. Sokullu iyi tüyo vermiş elçiye. Bir de “erkekler bıyıksız olmalı” dedi eski bayan başbakanımız…
Türkiye’de yılda 200 milyon kadar bıçak satılıyor…
Bana on bıçaklı traş makinesi çıkınca haber verin olur mu?
[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bilal Şahan Arşivi

Tohum

18 Eylül 2014 Perşembe 13:33