Öcalan susarak kime mesaj verdi?

Öcalan susarak kime mesaj verdi?

Ankara kulislerini arşınlarken AK Partililerin, özellikle Kürt sorunu eksenli "Mayısta iyi şeyler olacak" sözü, 2008'deki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sözünü hatırlatsa da durum bu defa farklı.
Bu farkı yaratansa iki önemli gelişme...
İlki, askeri vesayet sistemini kökünden sarsacak yeni bir yasanın hazırlanıyor olması. Öteki de ilk kez PKK lideri Abdullah Öcalan'ın susarak yeni bir süreci başlatması.
Önce Öcalan'ın susmasından başlayalım.
Öcalan, geçen hafta İmralı'ya görüşmeye giden kardeş Mehmet Öcalan'a, şu mesajı gönderiyordu: "Burası çok hassas, görüşe çıkmamız uygun değil."
Bu sözün ne anlama geldiğini, biraz Öcalan'ı, biraz PKK ve Kürt siyasetini bilenlere birkaç gündür soruyorum.
Doğrusu, mevcut siyasi aktörlerden tatmin edeci bir cevap yok. BDP ve PKK çevresinin yorumları ise biraz sığ ve yetersiz.
Baksanıza, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Öcalan'ın o sözlerini "kendi durumu ve Ortadoğu'daki durumun hassas oluşuna" bağlıyordu.
Murat Karayılan'ın yorumu da açıklayıcı değil: "Koşullar çok zorlayıcı olmasaydı, öyle konuşmazdı."
İlginç değil mi? En zor dönemlerde bile susmayan, hatta yer darlığını bile gerekçe gösterip konuşan Öcalan bu kez sessiz kalmıştı.
En azından kardeşiyle Uludere halkına başsağlığı mesajı gönderebilir, hatta tek cümleyle "Bu devlet barış istemiyor" deyip protesto ettiğini iletebilirdi.
Ama yapmadı.
Peki, susarak ne yaptı?
Yapıyı iyi tanıyan bir uzman şöyle diyor:
"Bu bir dönemin sonunu işaret ediyor. Şiddeti yükselterek Öcalan'ı zorlayan şahinlerin yenildiğini gösteriyor. PKK yönetimi şiddetle sonuç alınacağını ileri sürdü ve liderini zora soktu."
Bu yorumdan çıkan kısa sonuç şu: Öcalan "devrimci halk savaşı"yla sonuç alınacağını söyleyip şiddeti dayatanları susarak protesto ediyor.
Bir anlamda "Barış sürecini bertaraf ederek beni işlevsiz bıraktınız"mesajı veriyor.
Ne olacağına gelince...
Görünen o ki Öcalan'ın bu suskunluğu örgütün kendini gözden geçireceği yeni bir süreci başlatacak.
Kim bilir belki de PKK siyasal dönüşüm yaşadığı 1998'den 14 yıl sonra, ikinci değişim sancısı içinde... İlkinde "Bağımsız Kürdistan" tezinden "Türkiyelileşme"ye geçilmişti, şimdi ise silahlı mücadeleden sivil mücadeleye geçiş yaşanabilir.

Sivil savcılara askeri vize!
Gelelim bu dönemi farklı kılan ikinci gelişmeye... Askeri vesayet sistemi özellikle son bir yılda ciddi anlamda geriledi.
Ancak henüz etkisini yitirmiş değil. Hâlâ vesayet sistemi tüm haşmetiyle anayasada, yasalarda ve kurumlarda varlığını sürdürüyor. Yer yer de etkili oluyor. Bu konuda 12 Eylül referandumuyla kritik eşik aşıldı ama bitmedi. Şimdi hükümet önemli bir adımı daha atmaya hazırlanıyor. Ankara kulislerinden duyduğum kadarıyla artık sivil savcılar askeri alanlara izin almadan girebilecek.
Kozmik Büro aramasını hatırlayın... Nasıl bir gerginlik yaşanmıştı. İşte yeni düzenlemeyle bu gerginlik dönemi bitiyor.
Bakılım Meclis bu adımı atarken kimler direnecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi