Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İran, Esad’ı bir kambur gibi sırtında taşıyamaz

İran, Esad’ı bir kambur gibi sırtında taşıyamaz

Veladet Kandili’nde Suriye yüzlerce kişiyi katletti.

İran inatla Suriye’yi savunmaya devam ediyor..

İran ısrarcı olmasa tek başına Rusya da Suriye’yi savunmak istemeyecektir..

Rusya, Güvenlik Konseyi’nde Arap Birliği’nin çözüm teklifini veto etti.

Rusya’nın Suriye konusunda iki hassasiyeti var; İran ve Lazkiye’deki deniz ikmal üssü.

Esad için artık çok geç. Esad’la birlikte İran da bölgede korumaya çalıştığı ne varsa hepsini tehlikeye sokuyor.. İran daha uzun bir süre Esad’ı bir kambur gibi sırtında taşıyamaz.

İran bu yanlış politikası ile Arap yarımadasındaki ülkeleri ABD’nin kucağına itiyor..

Suriye’de bir rejim değişikliği bölgede ABD’nin elini güçlendirmez, aksine zayıflatır..

İran, ABD’nin Irak’tan çekilme niyetini doğru okuması gerekirdi.

ABD, İran’ı bölgeye çekerek İslâm dünyasında sistemli bir şekilde yalnızlaştırıyor..

İran rejimi; Suriye rejiminin şah rejiminden farkı olmadığını biliyor olması gerekir. Sünni dünyada, Humeyni sempatizanlarının büyük bir bölümünün gözünde İran’ın Suriye’yi savunması devrimin ruhuna karşı yabancılaşmadır..

Esad rejimi bir diktatörlüktür ve mezhebi karakteri itibarı ile şia karakteri de göstermez. Daha doğrusu “İslâmi bir karakter” taşımaz..

İranın kaygıları açık: Hizbullah’ın korunması.. Hizbullah’ın bölgedeki varlığının korunması Kudüs’ün müdafası için büyük bir önem taşımaktadır. Evet, bu anlaşılır bir kaygı. Ancak bölgedeki Sünni Müslümanlara, Filistin halkına rağmen ve hatta onlara karşı bir Kudüs müdafası anlaşılır ve kabul edilebilir bir durum değildir.. Eğer gerçekten Kudüs’ün müdafası öncelikli endişe ise, bunun İslâm ümmetinin ortak endişesi olarak görülmesi ve Sünni-şii ittifakı ile bu mücadelenin verilmesi gerekir..

İhvan’a karşı Nuseyri diktatörlüğüne arka çıkarak, Hizbullah müdafası anlaşılabilir, kabul edilebilir bir durum değildir.. Ahmedinecad bunu İran halkına kolay kolay anlatamaz..

Kaldı ki, Suriye olayında kendini gösteren Sünni-şii çatışması en çok İran’ı yalnızlaştırır ve yaralar. İsrail ve ABD’nin elini güçlendirir..

İran’ın körfezdeki tatbikatı giderek ABD’ye karşı değil, körfez ülkelerine karşı bir meydan okuma olarak anlaşılıyor.. Onun için körfez ülkeleri hızla silahlanıyor. ABD ve İngiltere de bu güvensizlik ortamını kaşımak için ne lazımsa yapıyor..

İran bir yandan da Türkiye ile ilişkilerini gererek kendini yalnızlaştırıyor.

Farkında mısınız, geçen hafta Azerbaycan’ın adının “Kuzey Azerbaycan” olarak değiştirilmesi için meclise bir önerge verildi. Yani iki Azerbaycan’ın birleşmesi gündeme getirildi.. İran uzun sürece, sünni dünyayı bir bütün olarak karşısına alacak bir savaşta, doğudan, batıdan, kuzeyden ve güneyden saldırıya uğrayabilir.. Doğuda, batıda ve kuzeyde ABD var.. ABD, İslâm dünyasına rağmen bu saldırıyı gerçekleştiremezdi. Ama şimdi İran, Sünni dünyayla restleşerek adeta kendi ayağına kurşun sıkıyor..

ABD, İran’ı işgal edemez, ama böyle bir savaşta İran çok büyük ölçüde yara alır ve İran bir daha eski İran olmaz..

İran tehlikeli bir oyun oynuyor..

İran yönetimi, Suriye’deki diktatörlük rejimine duyduğu güveni neden Sünni Suriye halkına duymaz.. İnanın İhvan’ın İran rejimine yakınlığı, Esad rejiminin İran’a yakınlığından daha fazladır..

İran rejimi ipleri daha fazla gerecek olursa içeriden ciddi tepkiler alması kaçınılmaz olacaktır.. İran’daki iç hesaplaşma, hem İran için, hem de İslâm dünyası için talihsiz bir gelişme olacaktır..

İran’ın Esad rejimine sahip çıkması ne insanlığın hayrınadır, ne İslâmlığın. Ne Sünnilerin lehinedir bu durum, ne Şiiliğin.. İran için yanlışın neresinden dönülürse orası kardır..

İran, Esad rejimini koruma adına bütün Arap yarımadasını ABD ve İngiltere’nin kucağına iterek ve İslâm dünyasını karşısına alarak, İran’ı İslâm dünyasında yalnızlaştırarak, Sünni dünyaya karşı Esad rejimi ve Rusya ile ittifak kurarak kime hizmet etmiş olabilir ki! Bu durumda sadece ABD ve İsrail kazanır. Kaldı ki, bu sürecin sonunda Esad’ın kazanma ihtimali %1 bile değil..

ABD’yi bölgeye çağıran İhvan değil, Nuseyri cuntasına destek verenlerin anlaşılmaz tutumudur!

Arkasına ABD’yi alarak İranlı kardeşine meydan okuyanla, arkasına Rusya’yı alarak Arap kardeşine meydan okuyan arasında ne fark var ki. Hani haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalimlere karşı olacaktık!

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi