2014 kavgası

2014 kavgası

Çakallara gün doğdu!
Neymiş... Efendim, İlker Başbuğ'un sorgulanıp yargılanması hukuki bulunuyormuş... Ama MİT Müsteşarı'nın ifade vermeye çağrılmasına karşı çıkılıyormuş.
Burada amaç zihinleri bulandırmak... Çünkü İlker Başbuğ, ordunun yönetimiyle ilgili bir uygulaması yüzünden yargılanmıyor... Kimse, "Şuradaki tankları, niye buraya kaydırdın" diye sormuyor ona...
Başbuğ'a isnat edilen suç, görev tanımına girmeyen işler yaparak, siyasete müdahale etmesi ("İnternet andıcı" denilen olay)...
Dikkat ederseniz... Hükümet karşıtı kara propaganda sitelerini kimse savunamadı. "Siteler görevinin parçasıdır" diyen olmadı. Ancak, "yapılmadı, kaldırıldı" filan dendi.
Ergenekon ve Balyoz davalarından yargılanan kişiler için de suçlama aynı: Darbe hazırlığı yapmak... Darbecilik diye bir görev ya da meslek var mı? Yok!
Gazeteciler konusunda da benzeri bir durum var: "100 gazeteci hapiste" diye yaygara koparılıyor.
Halbuki ABD merkezli 'Gazetecileri Koruma Komitesi', Türkiye'de sekiz gazetecinin, meslekle ilgili çalışmaları nedeniyle tutuklandığını kabul ediyor.
Diğerleri ise (savcılığa göre) gazetecilik kisvesi altında Ergenekonculuk ya da PKK'cılık yapanlar...
***

Milli İstihbarat Teşkilatı'nın durumu ise bunların tam tersi:
Hakan Fidan ve diğer MİT'çiler, tam da görevlerini yaptıkları ve Hükümet'in emirlerini yerine getirdikleri için yargının soruşturmasıyla karşılaştı.
MİT mensupları kafalarına estiği için PKK yöneticileriyle masaya oturmadı ki... MGK'ya uzanan Hükümet emriyle, "Oslo Görüşmeleri" denilen toplantılara katıldılar.
Not: Bu açıklamaları yapıyor, birilerini ikna etmeye çalışıyoruz ama boşuna... Çünkü burada amaç, üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek... İç siyaset açısından, şimdi yaşadığımız "devlet içi çekişmenin" ufkunda "2014" yılı var. Bu kavga, yoğunluk zikzakları çizerek o zamana dek sürecek. (Olayın "dış" boyutunu sonra konuşuruz.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi