Hüseyin Deniz

Hüseyin Deniz

Faize yenildik

Faize yenildik

Ülkemizdeki faiz oranları sadece bankalara para yatırıp faiz geliri elde edenleri yahut bankalardan kredi çekerek borçlanan kişileri ilgilendirmekle sınırlı kalmaz. Faiz oranlarının seviyesi hepimizi ilgilendiren bir durum. En basitinden devletin giderlerini karşılayabilmesi için borçlanması gerekiyor. Bu borçlanmanın bir kısmını ülke içinde kağıt çıkararak yapıyor ve bu kağıtların faizi ülkedeki genel faiz oranları seviyesinde oluyor.

Yani ülkemizdeki faiz oranları ne kadar yüksekse devletin borçlanırken ödemek zorunda kaldığı faiz de o kadar fazla oluyor. Devletin borcu demek vatandaşın borcu demek tabi ki. Devlet bu borçları ödemek için dolaylı dolaysız vergilerle harçlarla hepimizden para topluyor, borç arttıkça ödeme artıyor ve bu sarmal en kötü şekilde vatandaşı, bizi vuruyor.

Kamu net borç yapısında yani devletin borçlarından varlıklarını düştüğümüzde kalan safi borç bakiyesinde gözle görülür bir iyileşme var eskisine nazaran. Kamu net borç stoku 200 milyar TL ile 300 milyar TL arasında dolaşıyor son on yıldır. Devlet artık daha düşük faizle ve daha uzun vadeli borç alıyor. Özellikle yabancı para cinsinden borçların oranında ciddi düşüş olması sevindirici. Yerli para cinsinden borcun ödenememe riski sıfır denebilir, en kötü senaryoda para basıp o borç ödenir ama bugün Yunanistan’ın içinde bulunduğu durum gibi borçlarınız kendi para cinsinizden değilse, borçlandığınız parayı kendiniz icabında basamıyorsanız ülkenin felaketlere sürüklenmesi mümkün.

Uzun yıllar yüksek faizlerle boğuştuk. Bu ülkenin anlı şanlı üretim firmalarının dahi gelirlerinin önemli bir kısmı faiz geliri idi bir zamanlar. Kimse fabrika açıp üretim yapmaya istihdam sağlamaya tenezzül etmiyordu, faiz geliri bunların hepsinden daha fazla getiri sağlıyordu çünkü. Faizi yener gibi olduk, yıllık yüzde 5’ler konuşurken ibre tekrar yukarı döndü. Hazine’nin en son 14 Şubat 2012 borçlanma ihalesinde faizler yüzde ona dayandı. Bu oranlar dünya ile kıyaslanınca epey yüksek kalıyor. Bugün dünyada Afrika ülkelerini bir kenara koyarsak, iflas etmiş Yunanistan’dan sonra borçlanırken en yüksek faiz ödeyen Portekiz Macaristan gibi üç beş ülkenin arasında hala biz de varız maalesef.

Bankalardaki faiz kısmına geldiğimizde ise bankaların faizlerini arttırmakta birbirleriyle yarıştıklarını görüyoruz. Bankalar mevduat yarışına girdiler, bu yıl mevduata verilen faiz oranlarında %15’leri görebiliriz. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun geçtiğimiz hafta açıkladığı 2011 yıl sonu bankacılık bültenine göre yurt içi yerleşik kişilerin mevduatının neredeyse yarısı 1 milyon TL ve üzeri parası olan kişilere ait ve bunların sayısı sadece 44 bin. Mevduatın geri kalan yarısı ise 51 milyon hesaba ait. Yüksek faizden esas nemalanan bu 44 bin kişi ve yurt dışından para getirecekler olacak bu yıl da. Şartlarda değişen hiç bir şey olmadı.

80 milyar dolara dayanmış cari açığı finanse etmek için yurt dışından gelecek paralara ihtiyacımız artarak devam ediyor. Yabancılar dövizlerini getirecekler, Türk Lirasına çevirip yüksek faizli devlet tahvili hazine bonosu alacaklar, vadesinde faizi ve anaparasını alıp paralarını dövize çevirip gidecekler. Yurt dışından para Türkiye’ye yüksek faiz varsa geliyor, sadece yatırım için para pek gelmiyor maalesef. Geçtiğimiz yıl yurt dışından 21 milyar dolara yakın böyle nakit para geldi, sadece yüksek faizlerden para kazanabilmek için. Bu yıl geçtiğimiz yıldan daha da yüksek faizlerden alabilmek için yurt dışından Türkiye’ye para girişinde bir sorun olmayacaktır.

Para girişinde sorun olmayacak ama ülke olarak biz bu gariban halimizle daha ne kadar ve kimlere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının üzerinde faizler ödeyeceğiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Deniz Arşivi