Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Her yanlış bir başka yanlışın kapısını açar

Her yanlış bir başka yanlışın kapısını açar

Bu ülkede yargının nasıl olması gerektiğini veya nasıl bir yargı istediğimizi doğrusu merak ediyorum. Hakim ve savcılar ne yapsa, ne iktidar ne de muhalefet memnun olmuyor...

Kimin dediği olacak?

Hukuk devleti adına mangalda kül bırakmayanlar iş başa düştüğünde aynı frekanstan çalıyorlar. Şikeyi geçirdik şimdi de MİT Müsteşarı yargılanır mı kaosu...

İktidar MİT Müsteşarına sahip çıkıyorsa, savcısına neden sahip çıkmıyor?

Bu ülkede Genelkurmay Başkanı yargılanmıyor mu?

Generaller yargılanmıyor mu?

MİT Müsteşarı neden yargılanamaz?

Zaman geçiyor, çağın şartları da baskı yapmaya başladı. Artık şu unvanların ayrıcalıklarını bir kenara atarak Fatih Sultan Mehmet, veya Hz. Ömer gibilerin hem de gayrimüslimlerle aynı safa durarak yargılanmalarını neden örnek almıyoruz?

Örneklerimiz ille de köhne Batı mı olmalı?

Bu ülkeyi her ne kadar Lozan’da batı uygarlığına peşkeş çekmişlerse de kıvılcımlarımız üfledikçe ateşliklerini koruyor. Yeter ki üfleyelim...

Doğrusunu yapalım, haklıdan yana ağırlığımızı koyalım...

MİT elbette ki devletin en önemli kurumu...

Öyledir diye, bu gibiler suç işlemez diyemeyiz, dersek hukuk devleti mantığına sığmaz.

Ne var ki bir çeşit anlayış düştü gündeme. Baş başa bağlıdır derler ya, Kılıçdaroğlu’na sorsanız Başbakana bağlı olanlar çetedir.

Bu tasnife göre MİT çete!..

O çeteye Başbakan “Cumhurbaşkanını öldür” emrini verseymiş hemen gider öldürürmüş.

Buyurun buradan yakın...

İşte bunun adı sorumsuz çakma muhalefet.

Üfürüyor Erenler.

Gerçi Kılıçdaroğlu’nun kabahati pek yok, bugünlerde koltuğu yüzünden kafası yoğun olduğundan söyledikleri aslında CHP’nin ittihatçılıktan kalan geçmişi...

İttihatçı devlet, ittihatçı çeteler, ittihatçı cumhuriyet...

Kılıçdaroğlu Başbakana yükleneyim derken CHP’nin geçmişe ait şuur altını okuduğunun farkında bile değil, kusuruna bakılmaz hem yalnız, hem de dalgın...

Hadi orası öyle olsun da, MİT yasasındaki değişikliği bir türlü anlayamadım, nedenine gelince dört yıldır ne general kaldı, ne gazetecisi, ne de Genelkurmay Başkanı.

Bana göre iktidar bu olayda yanlış ata oynadı...

Yargının işine hiç karışmamalıydı.

Üstelik yargılama safhasında MİT yasasındaki değişiklik yanlışların devamı.

Ben olsam yasayı geri çekerim.

“Şike Yasası” nasıl taban bulamadıysa bu da bulamayacak.

Üstelik muhalefetin elini güçlendirecek.

Muhalefet öteden beri demiyor muydu “iktidar yargısı?”

Şimdi de “işte belgesi burada” diyecek...

İki adım daha üste çıkacak...

Burasını iyice anlayalım, görevle ilgili suçların izne tabi olmasına kimseler bir şey demiyor.

Tartışma görev dışı suçlarda. Savcı müsteşar hakkında yakalama çıkarttığına göre demektir ki elinde belgeler var. O halde bırakın savcı görevini bitirsin, yanlış yaptıysa mahkeme kaldırır, kasıtlı yapmışsa sonucuna katlanır, bu kadar basit...

Ne diyorum biliyor musunuz?

Şike Yasası, müsabakalarda para pul yiyen çeteleri korudu ve de koruyacak. MİT yasasındaki değişiklik ise bir başka hinliği taşıyor gündeme.

Sanki birileri iktidar havasından yararlanarak hem Balyozculara, hem de Ergenekonculara yol açıyor. Öyle ya, demezler mı? Klüp başkanı ile MİT mensubunu koruyan askerini neden korumaz?

Dediler mi hak arayışları başlayacak, dahası yargılamalar sulandırılacak...

O halde malum kesimler yaygarayı neden basıyor? Sorusu elbette ki önemli

O kesimlerin istediği o değil miydi?

İşte burası da bilmecenin şaşırtmaca tarafı...

Bağırıyorlar ki oyun çakılmasın, halk numarayı yutsun...

İster kabul edin, ister etmeyin benden söylemesi.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi