Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Tutunamayan savrulur

Tutunamayan savrulur

Kim haklı? Hangisi doğru söylüyor? İşin aslı nedir? Kimlerin dediğine inanalım? Vatandaşın kafası karışık.

Siyasetçilerin açıklamaları farklı farklı.

Köşelerde yazılanlar da öyle.

Haberler deseniz zaten almış başını gidiyor.

Tartışma programlarında kim konuşsa haklı sanki.

Hâlbuki birinin ak dediğine, ötekinin kara dediği gün gibi aşikâr.

Konu ne olursa olsun, bu gibi sıkıntılar yaşanırdı da bu sefer galiba kafa karışıklığı daha büyük.

*

Cemaat ile Hükümet arasında bir anlaşmazlık var mı, yok mu?

İstihbarat teşkilatı 'istihbarat' yaptığı için suçlanabilir mi, suçlanamaz mı?

MİT Müsteşarı ifadeye çağrılabilir mi, çağrılamaz mı?

Başbakan izni gerekir mi, gerekmez mi?

250. madde mi, 26. madde mi?

Savcılar mı haklı, MİT'çiler mi?

Yoksa ikisi de haksız ve tek haklı olan Tansu Çiller mi?

(Elbette cümle âlem biliyor ki Tansu Hanım bu tartışmanın kıyısında bile bulunmuyor.

Bu hatırlatma, sadece gönderdiği pusulayla Kemal Bey'i yanıltan ve "Çiller'e yakalama kararı çıkarıldığı" yönünde açıklama yapmasına yol açan CHP milletvekili içindir.

O sayede gündeme biraz renk katmış oldu.)

*

Hazır bir parantez açmışken, çabucak kapatmasak daha iyi aslında...

Varsayalım kapatmadık.

İyi ki Tansu Hanım'ın adı, Tüsiad Başkanı'nınki gibi 'Ümit' değilmiş.

"Ümit Çiller" olsaydı, o zaman CHP milletvekili yazdığı nota başka bilgiler de ekleyebilirdi.

Ya Kemal Bey pusulayla gelen bilgiyi aynen okuyunca, salondakilerin hep birden alkışlamasına ne demeli?

*

Bir haftadır biz bu konulara kilitlendik ama çözüm bekleyen çok daha önemli konular var.

Suriye, tek başına bütün dünyanın gündemini meşgul edecek boyutta.

Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, şu hararetli günlerde 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i ziyaret etmiş.

Sükûnet içinde "Devletin işlediğini" söylemiş Demirel.

Doğru, herkes görevinin başında!

*

Önceki gün, ikindi çıkışı merakıma yenildim ve ayakkabılarını bağlayan birinin işini tamamlamasını bekledikten sonra sordum:

"Cemaat ile Hükümet arasında gerginlik olduğu doğru mu?"

"Yok kardeşim" dedi, "bizim hükümetle aramızda ne mesele olabilir?"

Anladım ki o camidekilerin bir sıkıntısı yok.

Hepsine tek tek sormaya da gerek görmedim doğrusu.

*

Hararet yükselmişken bir adım geriye çekilip bakmak ve biraz sükûnet ile biraz suhulet aramak galiba en iyisi.

Demirel'in dediği gibi, devlet işliyor. Herkes görevinin başında. Bir süre sonra taşlar yerine oturur.

İki otobüs örneği şimdi iyi gider.

Birinci otobüs, Ankara'dan... 80'li yılların başında Ankara'da otobüs sayısı yetersizdi ve sabahları işine okuluna gidenler, tıklım tıklım doluşurdu. Kapının zor kapandığı, bazılarının kapıya sıkıştığı görülürdü.

Şoför içerideki yolcuları yerleştirmek için bir iki defa sert fren yapmak zorunda kalırdı.

*

İkinci otobüs de İstanbul'dan; yine aynı zaman dilimi.

Taksim Avcılar hattının son otobüsü. O saatte aşağı yukarı yolcuların çoğu her günkü kişiler. Arada muhakkak 'yeni' yolcular da bulunuyor. Şoför kaptırmış gidiyor. Yolun bir yerinde koca bir tümsek var. Oradan hızla geçince, otobüs sarsılıyor. Bilhassa körükten sonraki ikinci kısım iyice savruluyor.

Tecrübeli yolcular, o tümseğe yaklaştıklarında sağlamca tutunuyorlar ve başlarına geleceklerden habersiz halde tedbirsiz davranan 'yeni' yolcuları seyrediyorlar.

Tutunanlar yerli yerinde dururken, tutunamayanlar savruluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi