Serdar Arseven

Serdar Arseven

Vakit basmadan!..

Vakit basmadan!..

Hürriyet denilen “sözde” gazetede yazarken, “laikçi dostlarına” bir “tavsiye”de bulunuyordu, Emin çölaşan…
Diyordu ki özetle:
“Gelin, bir karar alalım:
Hiçbir haberimizde ve yazımızda bu dinci gazeteden bahsetmeyelim!..”
Ne güzel değil mi?..
Vakit’e karşı “laikçi cephe oluşturalım” çağrısı!..
Türkiye’de “tek” bağımsız gazete var;
siyasi iktidarlara ya da herhangi bir partiye, örgüte, cemaate, devlete, sermaye grubuna vs. güç odaklarına yaslanmaksızın, bunu aklının ucundan geçirmeksizin aslanlar gibi habercilik yapan, tek gazete!..
Ve sen, bağımlı-bağlantılı medya organlarını ve üstelik bunların “laikçi” olanlarını bir araya getirip…
Vakit’e “ambargo” uygulayacaksın!..
Tam hayal tabii;
Bu tür girişimlerin işe yaramadığını, yaramayacağını hâlâ idrak edememiş olan adamcağızlardan biri, geçtiğimiz günlerde “çölaşan’ın tavsiyesini” tekrarlamaz mı?..
Yok, bu heriflerin akıllanacakları filan yok; “dayak arsızı” olmuşlar resmen…
Döv döv, fayda etmiyor!..
Ya, bırakın medya ambargosunu filan…
Farkında değil misiniz; bu ülkenin en hassas ve de müdahaleci güvenlik unsuru bile, 2 ayda 3 ayda bir “VAKİT”in haberlerine, yazılarına cevap yetiştirmeye çalışıyor!..
Savunma ruhu;
Bu değerli zatlar, neredeyse bütün açıklamalarında “aslında din karşıtı olmadıklarını” filan izaha mecbur kalıyor!..
Düşünmek lazım, neden acaba?..
Vakit bu ülkenin en belirgin rengi…
En bağımsız, en cesur, en atak…
Ve malûm çevreleri rahatsız edici,
Hop oturtup, hop kaldırtıcı!..
Bugüne kadar bürolarından biri basılıp da, sadece ama sadece “kalemlerine” (bilgisayar da aynı işlevi görüyor, farketmez!) el konulan bir gazete var mı?..
Hakkında 2000 yılı aşkın mahkûmiyet bulunan çete reisleri ile kamu otoritesini temsil eden bazı güç odaklarının “aleyhinde ortak eylem planı hazırladıkları” bir başka gazete bilir misiniz?..
Bugüne kadar gerçekleştirilen bütün “menfur eylemlere” “sadece” Vakit’in adını bulaştırmaya çalışmaları ne anlama gelmektedir?..
Ve Meclis’i adeta anlamsız hale getirmeye matuf son kararı eleştiren yüzlerce yazar varken…
“Sadece Vakit yazarları hakkında” tâkibat başlatmaları!..
Hatırlayın;
Deniz Baykal, “Oramıza buramıza böcek koydular, Genel merkezimizi dinleyip dinci gazeteye servis yaptılar!” filan diyordu, önceleri!..
Bahsettiği, “Vakit”in haberiydi;
Lakin sadece “dinci” tabirini kullanmak suretiyle bu gazetenin ismini ağzına almak dahi istemediğini, Vakit’in reklamını yapmaktan özellikle kaçındığını göstermek istiyordu!..
İstiyordu da…
Ne oldu sonunda?..
Bütün iddialarının fos çıktığı belgelerle ispatlandığında…
Vakit’in haklılığı “en namussuzuna, en dönmesine, en yavşağına kadar” bütün köşe yazarları tarafından “kabullenildiğinde…”
Yine hücum ederken izledik, Deniz Baykal’ı…
Yalnız bir farkla;
“Vakit” diyordu bu defa!..
önceleri reklama girmesin diye Vakit’in ismini ağzına almayan Baykal’ın beyninin içine girip, yerleşiyordu bu gazete!..
Evet;
Vakit söyler, siz gereğini yaparsınız!..
Gündemi biz belirleriz, siz peşimizden koşarsınız!..
Son “ağlama duvarına el sürme” tartışmasını izliyorsunuz!..
Kara Kuvvetleri Komutanı Sayın İlker Başbuğ’un ağlama duvarı önünde çekilen fotoğrafını “isim belirtmeye gerek görmeksizin” basınca Vakit…
Bir arayış başladı, bilumum laikçi odaklarda!..
Tam 10 gün boyunca, “ağlama duvarındaki o malûm tabloya” eşdeğer bir fotoğraf aradılar…
Ve sonunda…
Onun muadili olmasa da
Avuçlar göğe açık, bir “kare” buldular!..
“Namazlı” fotoğraf yoktu da…
“Neyse bu da idare eder” dediler!..
Ben, Sayın Başbuğ’un duruşlarını tartışmıyorum, dikkatinize…
Sadece:
Gündemi Vakit’in belirleyişine…
Hangi malzemenin ve fotoğrafın peşinde koşmaları gerektiğini Vakit’in empoze edişine…
Ve gündemini “dayatışına” vurgu yapıyorum!..
Bakın Ertuğrul özkök; şimdilerde harıl harıl kendisine ait kippalı fotoğrafı aradığını belirtiyor…
Garibim arayışta!..
Bulacak ve -Vakit’e inat-, “kippalı” fotoğrafını basacak!..
Matrak değil mi; “Vakit bir gün onu da bulur” diyerek kendince “tedbir” alıyor, vatandaş!..
“İyisi mi; Vakit benim kippalı fotoğrafımı basmadan, ben bulayım ve basayım” diyor yani; ruh haline bak!..
Evet…
çare yok, ya Vakit basacak, ya da kendi kendinize halledeceksiniz basma işini!..
Ve çare yok;
Bu gazete belirleyecek gündeminizi!..
Sızlanmayın;
Kendinizi alıştırmaya bakın!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi