Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Kürt sorunu

Kürt sorunu

Hükümetin Kürt sorunun çözmek için kararlaştırdığı stratejiyi çok doğru buluyorum. Halkla sürekli temas halinde bulunulacak ama terör örgütü ile görüşülmeyecek olarak özetleyebileceğimiz bu politika sorunu çözmeye yarayacaktır.

Bu sorunla ilişkim çok eski yıllara dayanır. Bir iki örnekle olayla nasıl karşılaştığımı anlatmak istiyorum. 1970li yıllarda görevim gereği üst düzey yabancı bir istihbarat görevlisi ile görüşüyordum. Mesai dışında sohbet ederken bana “Ülkenizde Kürt var mı? “diye sordu. Bunun bir şeyi öğrenmek için değil konuyu açmak için sorduğunu anladım ve ona şu cevabı verdim: “Ülkemizde sosyolojik olarak çok sayıda Kürt vardır ama siyasal olarak yoktur.” dedim. O da “ sosyolojik olarak var olanlar günün birinde siyasal olarak da var olur” cevabını verdi. Onunla konuşurken bir anım aklıma geldi, 1957 yılında müstakil bir bölüğe komuta ediyordum. Kürt kökenli bir er bana “Komutanım. Bizim köyde askerde rütbe alanlara çok hürmet edilir ve kendisine rütbesiyle hitap edilir. Ben de rütbe almak istiyorum. Ne emrederseniz yapmaya hazırım.” dedi. Bu bireysel bir tavır değildi ve bir kültürü ifade ediyordu. Daha sonra da bunun aksi bir tavra şahit olmadım. Bu nedenle Kürt sorunu başladığı zaman iki konu üzerinde yoğunlaştım. Birisi çözmek istedikleri bir sorun var mıydı yani rütbe ile temsil ettiğim bazı talepleri mi vardı? İkincisi onları kullanmak isteyen yabancı bir güç harekete geçmiş miydi?

Önce bölgenin ekonomik yapısını inceledim ve ülkenin diğer bölgeleriyle yeterli ölçüde entegre olmadığını, ilkel bir tarım ekonomisi ile çevre ülkelerle yapılan kaçakçılığın düşük düzeyde bir gelir sağladığını gördüm. Egemen güçlerin yaptığı uyuşturucu kaçakçılığına herkesten farklı bakıyordum. Kanun dışı ekonomik faaliyetler dünyada ekonomik alanda üçüncü sıradaydı ve bu büyük gelirin kaçakçıların kontrolüne bırakılmayacağını, büyük güçlerin, özellikle bazı istihbarat servislerinin gizli faaliyetlerini bu gelirle finanse ettiğini düşünüyordum. Çünkü bütçeden ayrılan pay açıktır ve faaliyetin genel çerçevesi hakkında bilgi verir. Uyuşturucudan sağlanan para anlaşılması güç operasyonlarda kullanılır. Mesela SSCB’de özelleştirmelerde, El-Kaide ve PKK’nın finansmanında kullanıldığını sanıyorum.

Bölgede ciddi sorunlar vardı. En önemli sorunlardan biri de halkın köle muamelesi görmesiydi. Geçmiş yıllarda bir gün bir Kürt partisinin düzenlediği kalabalık bir toplantıya katıldım. Söz sırası bana gelince özetle şunu söyledim: “ Siz köle misiniz ki hak talep ediyorsunuz. Siz vatandaşsınız ve hak talep etmek yerine iktidara talip olun ve ülkeyi daha iyi yönetin ve tüm problemleri çözün” dedim. Herkesten fazla alkışlandım.

Kürtler başka bir devletin vatandaşı olmak ya da kendi devletlerini kurmak istemiyorlardı. Bu ülkenin vatandaşı olmaktan başka gayeleri yoktu. Biz bölücülükle savaş adı altında onları devletten soğutmak için her şeyi yaptık. Onları farklı görmediğim ve herkese sevgi duyduğum için kötü muamele gördüm ama Türkiye’nin soy temelinde değil insanlık kriteriyle tanımlanmasından vazgeçmedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi