Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Yargılama intikam alma yarışına dönmemeli

Yargılama intikam alma yarışına dönmemeli

12 Eylül darbecilerine karşı toplumun büyük bir bölümünde yılların biriktirdiği kin ve öfkenin hakim olduğunu biliyoruz. Bu öfkeyi duyanlardan biriside benim. Hem mesleğim açısından hem de yıllar süren yargılama ve yasaklamalar sebebiyle hayatımdan 10 yılın çalınmasının sorumlularına karşı öfke duymam kadar tabii bir tepki olamaz. Bu mesleğe yıllarını vermiş birisi olarak gazetemizin birinde 50 gün olmak üzerde iki defa kapatılması, açık bulunduğu, yayının sürdürdüğü zamanlarda ise bir takım kimselerin gazeteye hangi haberleri nasıl vermemiz gerektiğini dikte ettirmeye kalkışmaları işkence değil midir? Söz gelimi Sıkıyönetim Komutanlığı'ndan gelen bir telefonda, "Ajanstan şöyle bir haber geçti onu sakın kullanmayın" şeklinde emir veriyor, siz de kullanmayı söz konusu haberi daha önceden kendi aranızda değerlendirdiğiniz için zaten kullanmayı düşünmediğinizi söylediğinizde, "İsterseniz kullanın da dünyanın kaç bucak olduğunu öğretelim" biçiminde tehdit edilmiş, aşağılanmışsanız bu hareketin sahiplerine karşı kin ve öfke duymak insani tepki değil midir?

Ve yine sabahın dokuzundan akşamın dokuzuna kadar yüzünüz duvara dönük ve gözlerinin bağlı bir şekilde ayakta, hazır ol vaziyetinde günlerce durmaya mecbur edilmenizin izahı olabilir mi? Çünkü, insan bu vaziyette birkaç saat durabiliyor. Ondan sonra vücut giderek ağırlaşıyor ve bacaklarınız gövdenizi taşımaz oluyor. Tabii olarak da dizleriniz bükülmeye, duruş pozisyonunuzu kaybetmeye başlıyorsunuz. Eğer nöbetçi duruş pozisyonunuzun bozulduğunu görecek olursa yandınız demektir. Yediğiniz bir yumruk ile kafanızın duvara çarpması sonucu hissettiğiniz acıyı tarif mümkün olabilir mi? Bu arada her türlü küfrü işitmeniz işin bir başka boyutunu oluşturur. Kısacası size insan olmadığınız telkini daha aşağıya elektrikli işkenceye indirilmeden başlar. İşkence haneye indiğinizde zaten iyice çözülmüş, kendinizi kaybetmiş olursunuz.

Derdim o dönemi yeniden anlatmak değil. Bunları yapanlar ve yaptıranların insan olup olmadığını sorgulamak mümkün. Ben bu sorgulamayı yıllarca yaptım. Ancak bugün gelinen noktada yargılanmakta olan Evren ve Şahinkaya'nın kafese konularak mahkemeye getirilmesini isteminin öfke patlaması sonucu olduğunu anlıyorum ama zalimlere karşı zalimlik yapmaya inancımızın izin vermediğini hatırlatmak isterim. Onlara en ağır cezanın verilmesini istemeyi, bunun mücadelesini vermeyi anlıyorum. Ama Hüsnü Mübarek gibi kafese kapatılarak ya da tekerlekli sandalye ile mahkemeye getirilmesini istemek adaletin tecelli etmesini istemek değil, zalimlere karşı zalimce tavır takınılmasını istemek değil midir? Böyle olursa bilinmelidir ki yargılamanın sonucunda adaletin tecelli edeceğini beklemek mümkün olmaz. Bununda ötesinde kafese konularak mahkemeye getirilen Evren görüntüsü darbe döneminin zulmünden farklı olmaz. Bu düşünceme elbette katılmayanlar olabilir. Ancak, o dönemi yaşamış, pek çok zulme uğramış birisi olarak herkesin tepkisini ortaya koymasına katılıyorum ama böyle kafes ve tekerlekli sandalye taleplerini doğru bulmuyorum. O zaman sivil yargının sıkıyönetim yargısından farkı kalmayacağını düşünüyorum.

Kaldı ki bu yargılama sona erene kadar elbette Allah bilir ama Evren ve Şahinkaya hayatta kalır mı, verilen cezayı çekmeleri için hapse atılmaları mümkün olur mu bilemem. Çünkü, belli bir yaşın üzerinde olan mahkumların cezalarını evlerinde gözetim altında çekmelerini sağlayan bir yasa var. Bu yasa hâlâ yürürlükte. Bunu söylerken sanıkların bağışlanmasını istiyor değilim. Bununda ötesinde yargılamanın iki kişi ile sınırlı tutulmasını eksek bulanlardanım. Çünkü, o dönemin sorumluları ve işlenen cinayet ve yapılan işkenceleri tek başına bunlar yapmış değil. Bunlar birinci derece sorumlular ama emniyet ve cezaevlerinde yapılan işkencelerde Evren ve Şahinkaya başlarında nöbet tutuyor da işkencecileri işkence yapmaya mı zorluyordu? Bir çok ruh hastası hastalıklı ruhlarını tatmin için yakaladıklarına işkence yaptılar.

Yargılama başlamış, müdahil olmak isteyenler için imkan vardır. Protesto eylemleri yapılabilir ama darbe döneminde bize yapılanların aynısını onlara yapmayı istemek aynı zulmün devamı olmaz mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi