Ahmet Türk

Ahmet Türk

Çevik Bir varmış, bir yokmuş!

Çevik Bir varmış, bir yokmuş!

“Yetmez ama EVET” tavrının beklentilerinden biri daha karşılandı.

Siyasete ve milli iradeye dair balans ayarı yapan ve arkasına silahlı kuvvetlerin içindeki bir grubun gayr-i meşru tasarrufları yargı önüne geldi… 28 Şubat döneminin haramilerinden hesap sorulmaya başlandı.

Sahi, ne günlerdi o günler...

Azınlıkta olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından hükümeti (ANASOL-D Hükümeti) kurmakla görevlendirilen Mesut Yılmaz’ın keşfettiği bir işaret vardı: Sağ elin 4 parmağıyla sol omza 2 defa vurulur, ardından işaret parmağıyla "1" işareti yapılır. Bu sırada da komik kaş-göz hareketleri uygulanır. Alın size Çevik Bir işareti!

Korku imparatorluğu o kadar sarmıştı ki bazı bünyeleri, imalarla ve mimiklerle haberleşiyorlardı kocaman makamlarda oturan bazı küçük adamlar! Seçilmiş bir başbakanın içler acısı bir şekilde, atanmış bir paşanın karşısındaki biçare halinin ve bir dönemin acı ve kara bir kesitidir aslında bu...

Çevik Bir…

Yakın siyasi tarihimizin en karanlık figürlerinden birisidir kendisi...

Döneminin en kudretli adamıydı. Genelkurmay başkanı bile hiyerarşide sanki onun astı idi… Azınlığın çoğunluğa hükmettiği, baskı ve zulüm ile ayakta durmaya çalışan Suriye tipi diktatörlük yönetimine dayalı bir rejim oluşturma hevesi güden, cuntacı mezhepçi paşalarımızdan biriydi…

TSK’ni ekibiyle birlikte siyasal bir parti gibi kullanmış, Milli Güvenlik Kurulu’nda seçilmişleri denetim altına alarak siyasi alanı gasp etmiş, Batı Çalışma Grubu’nu (BÇG) fonksiyonel noktada devleti kutsayan güçlü ideolojik bir aygıt olarak kullanmış ve irtica adı altında dinle alenen savaşmıştır.

Anti demokratik politik gelenekten güç alan ordu kendine her daim ideolojik bir misyon biçmiştir. 6 milyondan fazla kişi bu dönemde BÇG tarafından fişlendi. 27 Mayıs’çılar 12 Mart’çılar 12 Eylül’cüler ve 28 Şubat’çılar hepsinin; ayları, mevsimleri, dönemleri, isimleri farklı olsa da hepsinin en önemli ortak noktası; devletin millete karşı ordunun tekelinde korunmasıydı.

Çevik Bir ve türevleri fiilen yargılanmaya başladı. Ancak Çevik Bir üzerinden genel anlamda şunu belirtmekte fayda var: Bunlar ve türevleri Türk milleti için her zaman gurur, güven, kudret, şan, şeref kaynağı sayılan Türk ordusunun genetik yapısını bozmuşlardır… Memleketi dış müdahalelere açık hale getirmişlerdir. Devleti belli çıkarlar çevresinde bozuk para gibi harcamışlardır. Militer üstünlük ve uygulamalarla; medyadan, sermayeye, yargıdan STK’lara kadar bütün bir sistemi bir hamur gibi şekillendirmişlerdir.

Gelinen noktada, sırça köşklerinden memleketi yöneten bürokratik ve askeri oligarşiye esaslı tavır alan milli iradenin isteği gerçekleşti. Bugün askeri darbenin klasiği de post-moderni de, nihayet internet andıçlı ve e-posta'lı olanı da; müsebbiplerine yargılama yolunun açılması ile tarihin çöp tenekesine yollanmaya başlandı.

Bu aşamadan sonra, başlayan yargılamanın cezai yaptırımları, kapsamı ve sonuçları elbette çok önemlidir; ama en öneme haiz olanı siyasi ikbalini askeri darbeye bağlamış ulusalcıların, CHP'nin artık tolerans görecekleri derin ellerden ( derin asker-sivil bürokrasi ) mahrum kalabilecek olmalarıdır.

Devlet Kurumlarında hâkim olan 'statükocu oligarşik zihniyet' ile demokratikleşme ve özgürleşme konusunda baskın olmaya başlayan zihniyet arasındaki mücadele sürüyor. Komitacılık- çetecilik adı altında sosyal doku ve bürokrasiye tüneyen mikrobik unsurlar bir bir temizleniyor.

Hülasa,
Türkiye ciddi bir devrim yaşamaktadır…

Bu devrimin daimiliğini koruyacak devinim ise “Bin yıl” sürecektir!..

Çünkü sivil ve ‘göbeğini kaşıyan adam’lardan müteşekkil “milli irade” tarafından gerçekleştirilmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Türk Arşivi