Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Tek suçlu asker değil... Sıra onlara da gelecek!

Tek suçlu asker değil... Sıra onlara da gelecek!

Bazılarının; “Askerle sınırlı kalsın... Soruşturma genişletilip de yargı, medya, sermaye ve STK’lara sıçramasın” şeklindeki “temenni”sine rağmen, öyle görünüyor ki, “28 Şubat soruşturması” daha da genişleyecek ve içine “28 Şubat’ın bütün aktörlerini” alacak!..

“Medya”yı da alacak,

“Sermaye”yi de!..

“Yargı”yı da alacak,

“5’li Çete”yi de!..

KAMBERSİZ DÜĞÜN OLMAZ!

“Kurbağa”ları andıran bazı “patlak gözlü embesiller”in iddialarının aksine, darbe sürecinde en büyük destek “medya”dan gelmiştir... Hatta, diyebiliriz ki, eğer “medya” olmasaydı, “28 Şubat Darbesi”nin başarıya ulaşma şansı yoktu!..

Bazıları, belki, “Sıra bize de gelebilir” endişesiyle; “Ne yani, darbeyi medya mı yaptı?.. Medyanın tankı mı var, topu ve tüfeği mi?.. Silâhı olmayan bir medya, nasıl darbe yapabilir ki?.. O halde, medyaya yönelik bir göz dağı niye?” deseler de, medya; bu “darbe”nin heryerindedir!..

“Arkasında”dır!..

“Önünde”dir!..

“Yanında”dır!..

“İçinde” ve hatta “tam göbeğinde”dir!

Dolayısıyla, bu operasyonun “medya”ya da uzanacağını söylemek, hiç de müneccimlik olmaz!..

Dahası, uzanmalıdır da!..

Ne yani;

O günlerde kişileri ve kurumları “hedef gösterenler”in, “itibarsızlaştıranlar”ın, “yargısız infaz uygulayanlar”ın yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak?..

Eğer bu “kindar”lar olmasaydı, onların desteği olmasaydı var ya; inanın “asker”, kesinlikle bu kadarını başaramaz, “dindar”ların üzerine bu kadar gidemezdi!..

Gerisini boşverin...

Askerin düzenlediği “brifingler”de kullanılan “uyduruk bilgiler”in tamamı Marksist Faik Bulut’un kitabından alınmış değil midir?..

Bilmem hatırlar mısınız;

Biz, bu duruma dikkat çekmiş ve bir gün şu manşeti atmıştık:

“Akıl hocaları Marksist Faik!”

Kaldı ki; Faik Bulut, içlerinde en masumu sayılır... Aralarında öyle “dinozor”lar, öyle “kindar”lar vardı ki; “darbe”yle yattılar, darbeyle kalktılar!..

Şimdi onlardan hesap sorulmayacak da, bu iş “askerlerle sınırlı” kalacak öyle mi?..

Hiç, kambersiz düğün olur mu?..

O zaman derim ki;

“O halde 28 Şubat’ı niye soruşturuyorsunuz?.. Operasyonlara niye başladınız?.. Bu operasyonun içinde medya, yargı, profesör, sermaye ve 5’li Çete olmayacaksa, vazgeçin operasyondan!..”

Sözün özü;

Bu operasyon genişlemelidir...

“Asker”lerin yanı sıra, “medya, sermaye, yargı, üniversiteler ve 5’li Çete” de operasyona dahil edilmelidir!..

Ne yani;

İşlenen “cinayet”lerde bir “tetikçi” vardır da, onu “azmettiren” yok mudur?..

28 Şubat’ta, “askerî cunta” ne kadar “tetikçilik” yapmışsa, “silahsız kuvvetler” de o kadar “darbeye azmettirmiş”tir!

Var mı ötesi?..

ÖZKASNAK GÖZALTINDA!

Malûm, dün sabah saatlerinde “28 Şubat’ta ikinci dalga” başlatıldı ve “6 ilde onlarca nokta”ya operasyon yapılıp, “12 kişi” gözaltına alındı.

Dünkü “gözaltı”ların en önemli ismi Emekli Tümgeneral Erol Özkasnak idi...

Özkasnak’ın evi, yaklaşık 3.5 saat aranmış!..

Aramalarda, Bodrum Cumhuriyet Savcısı Oğuzhan Dönmez, İlçe Emniyet Müdürü Ömer Akgün, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Hakan Demirörs de hazır bulunmuş... Arama işlemi, Muğla Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü’nün koordinasyonunda, yaklaşık 40 polis tarafından yapılmış!..

Emekli Tümgeneral Erol Özkasnak’ın Bodrum’daki evinin önüne gelen 20’ye yakın gazeteci, gelişmeleri anında kamuoyuna duyurmuş!..

Özkasnak ismi, bir çok açıdan önemlidir... Birincisi, “Karanlık 28 Şubat tarihi”ne “Kazıklı Voyvoda” olarak geçmiştir.

Peki, niye Kazıklı Voyvoda?..

Hatırlarsınız;

28 Şubat “andıç”larının, “brifing”lerinin ve “kara liste”lerinin zirvede olduğu dönemde, Erol Özkasnak’ın; Sabah gazetesinden Mehmet Altan’a şöyle haber gönderdiği iddia edilmişti:

“Söyleyin o adama, kendine dikkat etsin!.. Yoksa makatına süngü takar, tek tek cepheleri gezdiririm!”

Sadece o mu?..

Aynı Özkasnak; bir “bayan gazeteci”nin, evet Gülay Göktürk’ün de “hizaya getirilmesini” istemişti...

Çünkü Gülay Göktürk;

Özkasnak’ın gözünde “Vatan haini ve ordu düşmanı”ydı!..

Sadece bunlar da değil...

28 Şubat sürecinde bir süre Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı yapan Bülent Orakoğlu, yazdığı kitapta dehşet bir iddiayı gündeme getiriyordu...

Orakoğlu’na göre, Erol Özkasnak, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener için de şöyle demişti:

“O kadına söyle, ayağını denk alsın!.. Emniyet istihbaratına sahip olsun!.. Hareketlerine, konuşmasına dikkat etsin!..

Yoksa iktidarı devraldığımızda; onu, avanesi ile birlikte İçişleri Bakanlığı önünde yağlı kazığa oturturuz!”

İşte o günlerden sonradır ki, Özkasnak’ın adı, “Kazıklı Voyvoda” olarak anılır olmuştur!..

Tabiî, Erol Özkasnak’ın tek özelliği “Kazıklı Voyvoda” olması değildir...

Kendisi, aynı zamanda “Çevik Bir’in sağ kolu”dur!..

Evet, evet;

Çevik Bir’e “aşk derecesinde hayranlık” duyan biriydi Özkasnak!..

Resmi görevi “Genelkurmay Sözcülüğü” idi... Ama onun asıl işi “medyayı manipüle” etmekti...

POSTMODERN DARBE’NİN MUCİDİ!

Bu vesileyle, “Postmodern Darbe” kavramına da bir açıklık getirelim... Herkes, bu kavramın “Cengiz Çandar’ın buluşu” olduğunu zanneder... Oysa o ifade, “Çevik Bir’in buluşu”dur... Belki de, Özkasnak’ın!.. Hikâyesini de, Cengiz Çandar geçenlerde şöyle anlatmıştı:

“Bu sürecin her aşamasında medya kullanıldı. Darbe, toplumun beyni yıkanarak hazırlandı ve icra edildi.

Biliyor musunuz;

Postmodern darbe sözcüğünü ilk ben yazdım... O dönemde bir köşe yazımın başlığı olarak “post-modern darbe” ifadesini kullandım. Ondan sonra post-modern darbe denmeye başladı zaten. Ama, bu kavramın mucidi ben değilim!..

Olay şu: 28 Şubat MGK’sı olmuş... Haziran ayıydı, gazeteye yazımı yazıyordum. İlnur Çevik aradı. “Daily News için Çevik Bir’le röportaj yaptım, çok ilginç” dedi...

Biraz anlattı ve laf arasında da “Çevik Bir, 28 Şubat’a post-modern darbe diyor” dedi.

Telefonu kapattıktan sonra, İlnur’u tekrar aradım, “Post-modern darbe lâfını yayımlayacak mısın! Off the record olabilir, başını belaya sokma” dedim.

“İyi ki uyardın, sorayım” dedi.

Aradı, “O bölüm ‘off the record’muş” dedi... Ben de ona “Çok iyi. O zaman ben bunu isimsiz olarak kullanayım” dedim ve post-modern darbe lâfını kendi gözlemim olarak yazdım. Sonra bu lâf yayıldı.

Amerika’daki bir davette, beni Bernard Lewis’le, “post-modern darbe kavramını ilk kullanan kişi” olarak tanıştırdılar. Bernard Lewis bana, “Bu kavram nereden sana ait oluyor? Ben bunu daha önce duydum” dedi.

Lewis’in bizim Genelkurmay’la çok sıkı ilişkileri var malûm. “Ben bu sözcüğü hep Genelkurmay’da duydum” dedi...

Doğrudur... Çünkü Bernard Lewis; bir ayağı sürekli Genelkurmay’da olan biridir ve “Amerika’daki İsrail lobisinin beyni”dir!..”

DARBEYİ YAPTIRAN İSRAİL!

Şu hâle bakın;

“İsrail lobisinin beyni” olan bir adam zırt-pırt Genelkurmay’a giriyor, “Postmodern Darbe” lâfını da ilk duyan o oluyor!..

Bu ülkenin insanı da; zannediyor ki 28 Şubat Darbesi, “yerli bir müdahale”dir ve “irticaî tehlikeye karşı” yapılmıştır!..

İşte, tek tek ortaya çıkıyor;

Bu darbede, Çevik Bir de, Erol Özkasnak ve diğerleri de bir “tetikçi”, bir “piyon” olarak kullanılmıştır!..

Darbeyi yaptıran, “Amerika’daki İsrail lobisi”dir!..

Daha açık ifadesiyle;

“Asker” de kullanılmıştır,

“Medya” ve “sermaye” de!..

“Yargı” da kullanılmıştır,

“Beşli Çete” de!..

Herkes kullanıldı!..

Ama, farkında değildiler!..





O iş adamı kim?

Devletten aldığı “kredi”yi, yine devlete “borç” olarak veren, yani “yatırım”dan değil, “paradan para kazanan” bir iş adamı; Refah-Yol’un iktidara gelmesi, Erbakan’ın Başbakan olması ve hele hele “Havuz” sistemini getirip de, “dışarıdan borçlanma”ya son vermesi üzerine fena halde zorda kalır.

O kadar zorda kalır ki; o günkü “kulis”lere göre “aylık zararı 18 trilyon lira”yı bulur!.. Her ay içeri girmektedir!.. O halde, “Refah-Yol iktidarı düşürülmeli”, dolayısıyla “havuz sistemi”ne de son verilmelidir!..

Bu düşünceyle Ankara’da, Meclis’te “üs” kuran iş adamımız, adamları vasıtasıyla “DYP’li milletvekillerinin nabzı”nı yoklamaya başlar... Bakar ki, bir çoğu pazarlığa müsaittir!.. “Ekip başı”na şöyle der: “Benim aylık zararım 18 trilyon... Alın şu 20 trilyonu, aranızda paylaşın!.. Yeter ki, bu hükümeti düşürün!”

İddialara göre, “20 trilyonun paylaştırılması”ndan sonra, “DYP’den malûm istifalar” başlar ve Hükümet yıkılır!..

Bu iş adamının kimliğini elbette merak ediyorsunuz... Ben de merak ediyorum... Herhalde Genelkurmay da merak ediyordur... Eğer merak ediyorlarsa Genelkurmay’ın “kozmik oda”larına girsinler, orada; “Hakkında 2 oda dolusu belge bulunan iş adamı” kimse, bahsedilen iş adamı da odur!..

Sahi, “Refah-Yol İktidarı’nı yıkmak” için “20 trilyonu gözden çıkaran iş adamı” acaba kimdir?.. Şu anda, o da “inziva”da!..





Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi