Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Dün ve bugün

Dün ve bugün

Dün “Camiler kışla” şiirini Siirt meydanında okumanın demir parmaklıklar arkası olduğunu tarihin lekeli sayfalarına not düşerken, bugün de CHP’nin geçmişinde mabet düşmanlığına eş olarak camileri sattığını, bazılarını da ahır olarak kullandığını Başbakan kükrediği halde ne elinden ne de kolundan tutan olmadı.

Demektir ki, Türkiye bir tünelden diğer tünele çağ atladığını görüyoruz.

Beni en çok düşündüren “deprem ilahi ikazdır” diyen Mehmet Kutlular’a verilen 2,5 yıl hapis. Sen nasıl depreme “ilahi ikazdır” diyerek, laikliğimizle ters düşersin!

CHP zihniyetinin odağında kitap okuyanlara da TCK 163. maddesi gereği ağır cezalar yağdırılıyordu, bu da geçmişin bir başka zehirli oku...

Mısır Firavunlarını okuyunca görürsünüz, sırf halka zulüm olsun diye tellalları meydanlarda bağırtırlarmış. “Keçi kuyruğu mu, dana kuyruğu mu?”

Keçi kuyruğuna keçi kuyruğu diyenler yandı, 100 kırbaç, keçi kuyruğuna dana kuyruğu denilecekmiş... Firavun mantığı, doğrular tersinden.

Hayatı ve de gerçekleri tersinden okumak, hayatın akışını kendi yasaları dışında görmek ve de Sanatkarını inkar etmek, tabii ki bozuk bir zihniyetin nişanelerindendir.

Hadi dünü gerilerde bırakalım da günümüze gelelim.

Artık şunu dedin diye kimselerin bileklerine kelepçe takılmıyor.

İsteyen hangi şiiri okursa okusun...

Tersten de bakma gibi bir dayatmanın olmadığını görüyoruz.

Ortam tam da liberalizmin, “bırakınız yapsınlar bırakınız etsinler” kuralına uygun akıp gidiyor. Asıl üzerinde durmamız gereken, bu akıntıya halkımızın giderek uyum sağlamasıdır.

Şimdi bütün yollar laiklik denilen ithal malı ideolojinin odağında bir girdap gibi dönüp duruyor. Sabah çıktığımızdan akşam aynı yere geliyoruz.

AB’ye katılmayı devlet yönetimi adeta cennete gidecekmişiz gibi ele aldığında arkasından Kopenhag kriterleri denilen etek kısaltma maratonları giriyor devreye.

Biz artık o yokuştan iniş aşağıya doğru freni kopmuş araç gibi dengesiz ve de hesapsız kitapsız yuvarlanırken peşimizden Arap Baharı adı altında diğer İslam aleminin de birtakım ayak oyunları ile laiklik bataklığına doğru sürüklendiğini görüyoruz.

Bu çerçevede Türkiye için bahar kelimesi artık anlamsız, çünkü bizde olanlar oldu, laiklik denilen İslam karşıtı bir anlayışın tüm çatısı kuruldu.

Asıl önemli olan, diğer Müslümanları da bu cendereye sıkıştırmaktır.

O yüzden, durduk yerde krallara karşı keçi kuyruğu hesabı birtakım başsız, dipsiz ayaklanmaların peyda olduğunu görünce arkasının ne ile noktalanacağı konusunda endişelerimiz var. Biliyoruz ki Ortadoğu’daki olaylar, bir kısım cemaatleri de içerisine alacak şekilde Ilımlı İslam adına laikleştirme ve de asimile etme projesidir.

Ortadoğu bizim 1928’leri yaşıyor dersem yanılmış olmam.

Siyonist akımlar gele gele kralların tahtına kadar dayandı, ama ondan sonrası deyince hiç kimse ne Libya’nın ne de Mısır’ın, ne de Irak’ın perişan haline bakmıyor.

Örneğin, Irak denilen Müslüman ülkenin başında her şeyi ile dışa bağımlı Talabani var.

Otur derlerse oturuyor, kalk derslerse kalkıyor...

O zaman bu şaşkınlığın ve de delaletin içerisinden cımbızla çekip alacağımız tarihi ders, başıbozuk ayaklanma ise başka, kıyamsa kendi şartları ve kendi kurallarında olması halinde ancak menziline ulaşabilmesidir.

Başa dönersek söyleyeceğimiz son söz belki de daha anlamlı.

Madem kimseler kelepçelerle ortalıklarda dolaşmıyor, o zaman Müslümana düşen görev eldeki liberalizme tanınan hürriyet havasından istifade ederek Sünnetullah’a uygun olanı yapmaktır. Ama bakıyoruz ki öyle olmuyor.

Kimileri devre mülkler peşinde, kimileri daha lüks otellerde eğlenme maratonlarında, kimileri ihaleleri kovalıyor, kimileri de güneş banyosu; çatarak sırf yaptığı iş onu bunu çekiştirerek, eleştirmektir... Zahmetsiz rahmet arayanlarımız hayli çoğaldı...

İşte bu boşluktan ve de sarhoşluktan Allah’a(c.c) sığınmak lazım.

Dünü nefretle anıyorsak, bugünün hakkını verelim...





Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi