Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Bir âlim göçmüş, kime ne!

Bir âlim göçmüş, kime ne!

Ey Türk milleti, başın sağolsun... Gerçi bir avuç insan dışında pek kimse farkında değil ama büyük bir evladını, değerli bir bilim adamını, Ahmet Yüksel özemre'yi kaybettin.

Güzide medyamız başka konularla meşgul olduğundan, çoğunluğun haberi bile yoktur.

Gece kulübünden çıkışta arabaya binerken açılan eteklerden, görünen donlardan, dekolte kıyafetlerden, başka konulara fırsat kalmıyor.

Biraz da aç kapa artema davaları, hepsi bu.

Bir âlim, bir arif, bir edip göçmüş...

Kime ne!

* * *

Nazif Gürdoğan ne güzel ifade etti: "Bilimin burnuna halka takan bilge."

ö. Lütfi Mete, ardından kaleme aldığı yazısında, hiç abartıya gerek duymadan şöyle bahsediyordu:

"üstat muazzam hafızası, olağanüstü zekâsı, benzersiz çalışkanlığı ve insana engin bir huzur telkin eden kökten İstanbullu inceliğiyle; Türk'ün bu boynu bükük, eğik ve ezik yüzyıllarının istisnai parıltı dönemlerini simgelerken milletimizin büyüklük duygusunu bugüne taşıdı."

* * *

Siretler ve Suretler kitabına aldığı on iki yıl öncesine ait yazıda Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Yüksel Hoca'yı etraflıca tanıtıyor dostlarına:

Hoca'nın çevresini idrak etmeye başladığı yıllarda üsküdar hâlâ Yahya Kemal'in şiirlerinde en güzel akislerini bulan o eski üsküdar'dır. Yahya Efendi Dergâhı'nda okunan ezanların bile duyulabildiği sessiz, âsûde üsküdar. âlimlerin, şairlerin, sofilerin, vezirlerin ve tok gözlü insanların yaşadığı üsküdar. Şimdi Münip Paşa Konağı'nın yerinde yükselen tuhaf apartmanın çatı katında, ikinci eşi Gülsen Hanım ve küçük kızı Fatıma Rabia ile birlikte yaşadığı, tek lüksü Boğaz'ı ve biblo zarafetindeki İskele Camii'ni görmek olan mütevazı dairesinde eski üsküdar'ı anlatırken gözlerinde daüssıla gölgeleri beliren Hoca, 'üsküdar her şeyden evvel bir üslûptu' diyor, 'bir yaşama üslûbu. Ayaktakımının bile riayet ettiği üslûbun alâmet-i fârikası ise sehavetti. İnanır mısınız, üsküdar esnafı hiç doğru tartmazdı; terazide satılan malın konulduğu kefe daima ağır basardı.'

* * *

Hoca'nın gençliğinde dini bayramlar hariç aralıksız oruç tuttuğunu, sporda kırılamayan rekorları bulunduğunu, Galatasaray mezunu olduğunu, "üsküdar'da Bir Attar Dükkânı"ndaki sohbetlerden sadakat, cesaret, salâbet, dirayet, feragat, ittika, adalet, merhamet ve ihsan gibi değerlerle donandığını, Beşir Bey'in kaleminden okuduk hep.

* * *

Türkiye'nin ilk atom mühendisidir Ahmet Yüksel özemre.

Sahasında on iki cilt telif ders kitabı yazmış, sekiz tercüme yapmış ve pek çok eserle sayısız talebe yetiştirmiştir.

Türkçe'nin bilim dili olamayacağını iddia eden ve altında buzağı aransa bulunmayacak zevata sözlerini yutturmuş, tükürdüklerini yalatmıştır.

Ama o muhteremlerin çoğu, bu durumun da farkında değildir maalesef.

* * *

Genç bir akademisyenken Nobel Fizik ödülü'ne göz dikmiş fakat buradaki çalışma şartlarında mümkün olmadığını görmüştür.

Akademik hayatını kendi isteğiyle bıraktıktan sonra özal'ın ısrarıyla Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun yönetimini üstlenmiştir.

üsküdarlılığın hakkını veren, tam bir İstanbul beyefendisi ve kolay bulunmaz bir sohbet erbabı olan Hoca'ya Yüce Mevlâ'dan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sabır diliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi