Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Eğitimde sorun sadece 'kesintisiz' oluşu değildi

Eğitimde sorun sadece 'kesintisiz' oluşu değildi

28 Şubat sürecinin bir sonucu olarak topluma dayatılan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin sakıncalarına bu köşede çeşitli kereler temas ettim. Bu bakımdan zorunlu eğitimin kesintisiz olmaktan çıkartılarak kesintili hale getirilmesine destek verenlerdenim. Kesintisiz zorunlu eğitimin hedefi belliydi. Tamamen ideolojik bir yaklaşımın ürünüydü. Hedef imam hatip okullarıydı. Yani dinini bilen tahsilli insanların artmasından duyulan rahatsızlığın bir neticesiydi. Bu sebeple zorunlu eğitimin kesintisiz olmaktan çıkartılarak kesintili hale gelmesi olumlu bir adımdır. Ancak, zorunlu eğitimin kesintilide olsa 12 yıla çıkartılması konusunda tereddütlerim var. Çünkü, hala eğitim sistemi belirli bir standarda kavuşturulabilmiş değil. Dershaneler ile okullardan oluşan iki eğitim kurumu vardır. Bu noktada dershanelerin böylesine yaygınlık kazanmasının sebebi üzerinde düşünülmesi gerekir.Peşin olarak dershaneleri birer ticari kurum olarak kabul edip eğitimde ticaretin yeri olmayacağını ileri sürmek doğru bir yaklaşım olmaz. O zaman tüm özel eğitim kurumlarına da bu mantıkla karşı çıkmak gerekir.Yıllar önce bu memlekette özel yüksek okullara karşı yürütülen kampanyalar sonucu tüm özel yüksek okullar devletleştirildi ve resmi üniversiteler haline getirildi. Şimdilerde ise eğitimin her safhasında özel okullar teşvik edilmeye başlandı. Hatta gelinen noktada dershanelerin okula dönüşmesi isteniyor ve bunun teşvik edileceği en yetkili ağızlardan ifade ediliyor.Dershanelerin özel okullara dönüşmesine fazla bir itirazım yok. Ancak, bu noktada dershanelerin hangi ihtiyaçtan doğduğu, bu ihtiyacın hala devam edip etmediğinin araştırılması gerekir diye düşünüyorum.

Hemen belirtelim ki dershanelere yönelmenin başında sınav yarışında öğrenci ve velilerin okullarda aldıkları eğitimi yeterli bulmayışları geliyor. Bu kanaat ne derece doğrudur, bununda araştırılması gerekiyor. Bir ilköğretim okulu 8. sınıfında 38 öğrenciden 36'sı dershaneye gidiyorsa şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekmez mi? Hemen belirteyim ki bir sınıfta 36 öğrenciyi dershaneye gönderen veliler bu işi zenginliklerinden yapmıyorlar. Bunu yakından biliyorum.Sadece çocukları sınav yarışında geri kalmasın diye yapıyorlar. Bu bakımdan dershanelerin ya okula dönüşmesi ya da kapatılması söylenirken okullarında öğrencileri dershanelere ihtiyaç duymayacağı bir eğitim seviyesine ulaştırılması gerekir. Bu hususta sıkıntının nerede olduğu bilinmektedir. Hala ülkemizin pek çok yerinde ikili eğitim vardır ve sınıflar gereğinden fazla kalabalıktır. Böyle olunca öğretmenler tüm iyi niyetlerine rağmen öğrencilerine gerektiği kadar vakit ayıramamakta, dersin derse öğretilmesi esası hayata geçirilememektedir.Böyle olunca da çocuklar ödeve boğulmakta,eğitim işi ağırlıklı olarak velilere düşmektedir. Bu konuyu birkaç kez "Okullarda çocuklara değil, eve velilere ders çalıştırılıyor" şeklende ifade etmiştim. Hemen belirteyim ki velilerin eğitimde rol üstlenmesine itirazım yok ama öğretmenlik bir ihtisas işidir, herkes öğretmen olamaz, olsa da verimli olamaz.Zaten eğitim sistemimizin bugün içine düştüğü sıkıntıların başında geçmiş yıllarda her yüksel okul mezununun öğretmen yapılması yatmıyor mu? Yani bu işi herkes yapar mantığı ile hareket edilince dershaneler ister istemez devreye girdi. Yani okulların yerini giderek dershaneler almaya başladı. Bu bakımdan eğitiminde bugün ilk yapılması gereken iş zorunlu eğitimin uzatılması değil, mesleğinin erbabı ve yeterli sayıda öğretmenin yetiştirilmesi ve eğitim ordusuna katılmasıdır.Bunun yanında sınıflardaki öğrenci sayısı olması gerekene düşürülmeli bunun içinde yeni okullar ve dersliklerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunlar yapılmadan zorunlu eğitimin süresini artırmak yeni sıkıntıları gündeme getirecektir.

Halbuki sınıflar 20-25 kişilik olsa, öğretmen her öğrencisi ile derste ilgilenme imkanı bulsa ne dershanelere ihtiyaç kalır ne de öğretmenler öğrencilerini ödeve boğarlar. Bugün öğrenciler bir yandan ödeve boğuluyor,bir yandan dershane peşinde koşuyor, çocuklara kendileri ile baş başa kalacak zaman kalmıyor. Çocuk için oyununda okul kadar önemli olduğu uzun yıllardan beri unutulmuş görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi