Güne Hatay Dörtyol’dan gelen şehit haberlerinin üzüntüsüyle başladık.

Marksist-Leninist-Sol terör örgütü yaptı yine yapacağını.

Allah rahmet eylesin.

•

Dünden bir planım vardı; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hemen her konuda, partisine güç kaybettiren AK Parti’ye ve Erdoğan’a ise güç veren politikalarına, söylemlerine dikkat çektiğimiz son yazı öylesine büyük ilgi gördü ki, “Bu konuya devam etmek şart!” demiştim.

Kararı bozmamakta fayda var.

•

Evet Hatay’daki son eylem...

PKK terörü, dur durak bilmiyor. Açılım politikalarının sahneye konulmasından bu yana, terör örgütü ile değilse bile uzantıları ile “uzlaşma” çabalarının hiçbir işe yaramadığını gördük.

Habur şov, tam bir sıkıntıydı.

ABD’nin “PKK terörüne karşı destek” vaatleri yerini bulmadığı gibi, terör örgütü ve uzantıları gemi iyice azıya almasına yol açtı.

Bu durumun, hassas milliyetçi çevrelerde için için tepkiyle karşılandığını görüyoruz; bize de her gittiğimiz yerde “açılım” politikaları ve terörle mücadelede gelinen noktaya ilişkin sorular yöneltiliyor.

Ben, “Açılım”ın “tarihlere bağlanarak” ilan edilmesinin yanlışlığına ve süreçteki zikzakların yol açtığı tahribata sıkça dikkat çekmişsem de, Güneydoğu bölgesinde yaşayan kardeşlerimizin hak ve özgürlük alanlarının genişlemesine yönelik adımları destekliyorum.

Teşvik paketlerine de, hedefe tam olarak ulaşılamayacağını bilsem de, kısmi faydasından dolayı destek veriyorum.

Son zamanlarda, terör örgütünün “genç kaynak” bulmakta sıkıntı çektiği de ortada.

Bununla birlikte; meseleye “politik” açıdan bakacak olursak, Güneydoğu merkezli hamlelerin, bu arenada ciddi bir boşluğa yol açtığını da görüyorum.

“Devletçi” ve “Mukaddesatla problemli” CHP’nin, ne Güneydoğu’da ne de Anadolu coğrafyasının başka kesimlerinde itibarı var.

MHP ise, başka bir noktada olabilirdi.

“Devletçi”likte CHP ile yarışan Devlet Bahçeli, Güneydoğulunun hak ve özgürlük taleplerine sonuna kadar karşı çıkarken, Türk Milliyetçiliği alanının da sahipsiz kalmasına yol açtı.

MHP yönetimi, bugünkü yapısı itibarı ile asla Milliyetçi değil, olsa olsa “Ulusalcı.”

Cumhuriyetin temel ilkelerinden “Laikliğin” darbe anayasasında olduğu gibi tanımsız bir şekilde devamından yana.

Devlet Bahçeli’nin söylemi, Kenan Evren’in söyleminden farklı değil; “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen hükümlere dokunulmasın!..”

İktidar ortağı olduğu dönemde sol partinin lideri Bülent Ecevit’e râm olan Devlet Bahçeli, şimdi de CHP’nin izinden yürüyor...

Askerimizi katleden Marksist-Leninist oluşumların uzantısı olan Ülkücü düşmanı tiyatroculara kol kanat germekte, Kemal Kılıçdaroğlu ile yarışması, son örnek.

Bunlar siyaseten Ak Parti’nin işine geliyor elbette.

Geliyor ama, politika da boşluk kabul etmez.

Bugünlerde, kendilerini Müslüman Ülkücü, ya da Milliyetçi-Mukaddesatçı Türk olarak nitelendiren vatandaşlarımızdan çok sayıda mesaj alıyorum.

Diyorlar ki; “Bize adres lazım!..”

MHP?

Bahçeli ile olmuyor.

Bahçeli gider mi?..

Pek mümkün görünmüyor.

BBP adres olabilir mi?..

Toparlanması için zamana ihtiyaç var.

•

Bu alanda yani kabaca “Ülkücü” olarak nitelendirebileceğimiz ve sağlıklı politikalar üretmesi, CHP’nin kuyruğuna takılanlar tarafından değil de millete yakın bir irade tarafından yönetilmesi halinde geniş bir “açılım” alanı bulunan bu alanda, büyük bir boşluk var.

Bazı isimlerin bu alanı doldurabilmek için kendilerince ciddi faaliyetler içinde olduğunu biliyorum.

Mesela, MHP’nin Ankara Büyükşehir Adayı, Beypazarı Eski Belediye Başkanı Mansur Yavaş birtakım çalışmalar yürütüyor.

Toplantılar, planlar, programlar vesaire.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin “partiyi derleyip, toparladıktan sonra” bu alandaki boşluğu doldurma yönünde ciddi adımlar atmaya hazırlandığını duyuyorum.

Boşluk, millette karşılığı olmayan bazı isimleri de hareketlendirmiş durumda...

Mesela, Koray Aydın sonuçsuz kalmaya mahkûm çabalar içinde.

Bu arada, AK Parti’deki gelişmelere bağlı olarak sürprizler ortaya çıkabilir!..

MHP yönetimini “habererk”ten daha çok sallayacak birtakım internet siteleri için hazırlıklar var.

•

MHP Yönetimi’nin bu geniş alanı dolduramadığı aksine boşluğu büyüttüğü ortada.

Önümüzdeki aylarda, çok ciddi tartışmalara şahit olabiliriz bu alanda.

İzleyelim ve görelim!..