Süleyman Yaşar

Süleyman Yaşar

Türkiye'ye yapılan bir reyting skandalıdır

Türkiye'ye yapılan bir reyting skandalıdır

IMF olmazsa Türkiye batar diyenler, şimdi de Başbakan, "Türkiye, ülke reytingi yapan bir şirket kursun" deyince hemen ortaya çıktılar. "Ne gerek var? Böyle bir şirketin notunu kimse tanımaz" diyorlar. Aynı 2008'de, "IMF'den 35 milyar dolar alıp bize vermezseniz batarız" dedikleri gibi...
Hükümet IMF'den 35 milyar dolar alıp onlara vermeyince bir tanesi bile batmadı, borçlarını da paşa paşa ödediler. Türkiye ekonomisi de IMF hastanesinden kurtulunca daha sağlıklı hale geldi.
Şimdi yine aynı faiz lobisi ısrarla "Türkiye kendi reyting şirketini kurmasın" diyor. Başbakan Erdoğan'ın "kendi şirketimizi kuracağız" sözlerini önemsizleştirme çabası ve telaşı içindeler.
Çünkü amaçları kolay para kazanmayı sürdürmek. Dünyada ucuz olan parayı pahalıya satmanın yolu Türkiye'nin ülke notunu düşük tutmaktan geçiyor. Not düşük tutulunca Hazine durduk yerde daha yüksek faiz ödüyor. Böylece borçlarını aksatmadan ödeyen Türkiye'den daha fazla faiz almak mümkün oluyor. İşte bu nedenle notun yükselmesini istemiyorlar. Türk Hazinesi ise not düşük tutulduğu için bu faiz lobisine her yıl 14 milyar lira fazladan para ödüyor. Oysa bu parayla her yıl binlerce derslik, hastane, kilometrelerce otoyol yapmak mümkün. İşte bütün bu paralar her yıl, faiz lobisinin güzelleme yaptığı "paradan kolay para kazanmaya alışmışların" cebine aktarılıyor.
Gelelim yerli reyting şirketi kurmanın gereğine... Faiz lobisi "yerli reyting şirketi kurulursa hiç faydası olmaz" diyor. Oysa bunun kısa ve uzun vadede pek çok faydası olur.
Kısa vadede elinizde ülke notuna dair teknik bir rapor olur. Borç verenlere, S&P, Moody's ve Fitch gibi notçuların raporlarının yanında kendi raporunuzu da gösterirsiniz. Uzun vadede yerli reyting firması bölgesel hatta küresel bir marka olabilir. Çünkü Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Doğu Avrupa Ülkeleri ve İslam Konferansı'na üye ülkelerden de bu reyting firmasına ortaklar alarak işleri geliştirmek mümkün olur.
Zira bu notçuların ideolojik not verdiğini herkes biliyor.
Hatta Çin "ideolojik not veriyorsunuz" diyerek Dagong isimli kendi ülke derecelendirme kuruluşunu kurdu ve Dagong, Asya borçlanma piyasalarında notlama yapmaya devam ediyor. Dagong'da 500 eleman çalışıyor ve bunların 200'ü yüksek lisans ve doktoralı.
Türkiye'de de bu eleman gücü mevcut, hatta bizde şirketlere not veren yerli reyting firmaları da var. O halde ülke reytingi yapacak şirkete güçlü sermayedarların bulunması yeterlidir.
Bu arada Dagong'un büyük sermayedarının Çin Halk Bankası olduğunu da belirtelim.
Gelelim Türkiye'ye S&P'nin yaptığının niye skandal olduğuna... Türkiye'nin not görünümünü durağana çeviren S&P'nin gerekçesi neydi? "Yunanistan eurodan çıkarsa Avrupa ekonomisi olumsuz etkilenir ve bu da Türkiye'nin ihracatını azaltır" denildi. Oysa S&P, aynı anda riskin tetikleyicisi olan Yunanistan'ın notunu artırdı. İşte bu bir skandaldır!
Bir reyting skandalı daha anlatalım size...
2004'te notçu firma Moody's ortada hiçbir talep yokken Alman Hannover sigorta şirketine not verip fatura gönderiyor. Hannover Sigorta, "biz böyle bir talepte bulunmadık ödeme yapmayız" diyor. Bu cevaba rağmen Moody's notlamayı devam ettirip, sürekli fatura gönderiyor.
Hannover ödemiyor. Hal böyleyken Moody's, Hannover Sigorta'nın notunu "çöp" seviyesine indirip borsaya gönderiyor. Hannover'in değeri bir anda 175 milyon dolar aşağıya iniyor.
Tabii Hannover Sigorta şantaj yapmaktan Moody's'in yakasına yapışıyor. Notçuların bu şantajlarıyla ilgili böyle pek çok olay var. Sırası gelince anlatacağım.
Kısacası faiz lobisinin işine gelmese de, yerli reyting şirketi kurmakta fayda var. İstanbul bir finans merkezi olacaksa zaten ülke reytingi yapan şirket kurmak şart.
Ayrıca, S&P'nin Türkiye'nin not görünümü değişiminde açıkladığı gerekçe, bir skandal olmasının yanında, şantaj öğeleri de içeriyor.
Dün S&P'nin Global Operasyonlar Direktörü Paul Coughlin, "Fransa reyting anlaşmasından 2000 yılında geri çekildi. Fransa'yı halen derecelendirmeye devam ediyoruz, Türkiye de anlaşmasını iptal ederse onu da derecelendirmeye devam ederiz. Çünkü finansal piyasalar için büyük bir oyuncu ve müşterilerimiz için önemli olduğunu düşünüyoruz" açıklamasını yaptı. Bu açıklama Hannover Sigorta'ya yapıldığı gibi bir parasal şantaj değil ama siyasi bir şantaj olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Yaşar Arşivi