Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Ergenekon’dan Neocon’lara bir yol gider!

Ergenekon’dan Neocon’lara bir yol gider!

Birkaç gün önce, bizim “Ajans Di” aradı... Otomobiliyle Ortaköy ve Beşiktaş civarında seyrederken, “birini” görmüş... “Gerçekten o muydu, yoksa ben mi benzettim?” deyip, “Hele araştırsana” dedi; “Bak bakalım; Michael Rubin denilen adam, yakın bir zamanda Türkiye’ye gelmiş mi?.. Eğer gördüğüm oysa, ortada mutlaka bir Ergenekon-Neocon bağlantısı vardır!.. çünkü, Michael Rubin denilen adam, bir hin oğlu hindir ve her karanlık olayın içinde mutlaka yer alır!”
“Ajans Dİ” bunları söyleyince, derhal bir araştırmaya giriştim... Araştırmalarım sonrası gördüm ki; “görünen ve bilinen olaylar”a yoğunlaşınca, aynı olayın “ayrıntı”larıyla pek ilgilenemiyor insan...
“Michael Rubin’in İstanbul ziyareti” de bunlardan biri... Kestirmeden söyleyeyim:
Bizim “Ajans Dİ”nin Ortaköy ve Beşiktaş civarında gördüğü adam, gerçekten de Michael Rubin’miş!..

AZILI BİR AK PARTİ DüŞMANI
Genelkurmay Başkanlığı tarafından Harp Akademileri Komutanlığı’nda geleneksel olarak düzenlenen “Uluslararası Sempozyum”a; her yıl olduğu gibi, bu yıl da davet edilmiş ve sempozyumda bir konuşma yapmış...
5 Haziran 2008’de başlayan sempozyumun ikinci günkü, yani 6 Haziran günkü konuğu Michael Rubin’miş!..
Dedim ya;
“Olayın aslı”na odaklandığımız için, bazen “ayrıntı”lara pek fazla dikkat edemiyoruz...
Tıpkı, Michael Rubin’in bu yıl da geldiğini ve “AK Parti düşmanlığı” üzerine kurulu bir konuşma yaptığını gözden kaçırdığımız gibi!..
Meğer neler demiş orada, neler!..
“Azılı bir İslâm düşmanı” ve aynı zamanda “tescilli bir AK Parti muhalifi” olan bu adam, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın, “Türkiye’ye kimse sıfat takmasın... ABD’ye Hıristiyan ABD diyorlar mı?” cümlelerini hatırlatıp, Türkiye ile ABD’nin Irak konusunda birlikte oturup çalışarak ortak bir politika ortaya koymasına değinmiş ve “İsrail”den örnek vererek, “Tüm devletlerin alması gereken derslerden biri şu: Hiçbir teröristle uzlaşılmaz. Radikal ideolojilerle uzlaşırsanız, meşruluğunu kabul etmiş olursunuz” demiş.
Ve, şöyle devam etmiş konuşmasına:
“Türkiye bir demokrasi ülkesidir! Türkiye’de İslâmi demokrasi var derseniz, bu, demokrasiye zarar verir. Kimse böyle bir hata yapmamalı.
Türkiye demokratik bir ülke ve önüne bir sıfat koymaya kesinlikle gerek yok.”
Yani, demek istiyor ki;
“Türkiye’nin bir İslâm ülkesi olduğu gerçeğini filan bir kenara bırakın!”
Aynı Rubin, bir süre önce de, ABD yönetimine “AK Parti’yi desteklemeyin” çağrısında bulunmuştu.
Ancak, onun gündeme gelmesine yol açan asıl ifadeleri, AK Parti ile ilgili “kehanet”(!)leriydi!..

AK PARTİ’NİN KAPATILACAĞINI BİLMİŞ!
çünkü; “Türkiye düşmanlığı” bilinen Rubin, AK Parti hakkında açılan kapatma davasını da “bir yıl önce” haber vermişti.
2 Şubat 2007’de American Enterprise Institue’de yayınlanan bir makalesinde, dâvâya giden süreci kaleme alan Rubin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve Cumhuriyet mitinglerini yazmıştı.
Rubin, ‘Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı olmaması için uyarıldı. Eğer uyarılara kulak asmazlarsa bu kez tanklar sokaklara çıkmayacak, ancak siyasi ve yargı süreci başlayacak’ demişti!..
‘İslâmcı bir Cumhurbaşkanı mı olacak’ başlıklı yazısında “müneccim”(!)liğe devam eden Rubin, Cumhuriyet mitingleri ve Ergenekon bağlantılı şiddet eylemleri çıkmadan önce hükümeti erken seçime zorlamak için yapılması gerekenleri sıralamış, güç odaklarına “sokak gösterileri” ve “şiddet olaylarının tırmandırılmasını” önermişti.
AK Parti’li birinin Cumhurbaşkanı olmasının mutlaka engellenmesi gerektiğini söyleyen Rubin, ‘Erdoğan’ın inadı krizi daha ciddi boyutlara getirirse AK Parti, Refah ve Fazilet Partisi gibi yasal bir sürecin içine sürüklenebilir’ diye yazmıştı.
Rubin, Türkiye’de “darbe ortamı” oluşturarak, AK Parti iktidarından askerî darbe ile kurtulmayı planlarken deşifre olan “ulusalcıların muhafızlığı”na da soyunmuştu.
Rubin, 30 Nisan 2008’de Middle East Forum’da yayınlanan bir makalesinde de Ulusalcılar’a arka çıkmıştı. ‘İslamofaşist’ kavramının mucidi de olan Rubin, AK Parti’ye yapılan saldırıların “daha fazla demokrasinin kanıtı” olduğunu savunmuştu.
Daha da ilginç olan;
ABD’de Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsü kararıyla ilgili ciddi yorumlar yapılmamışken ilk tepki yine Rubin’den gelmişti... Rubin 5 Haziran 2008’de ‘Türkiye’nin Putin’i gitmeyi hakediyor’ başlıklı Wall Street Journal’da yayınlanan yazısında; “Bu yaz AK Parti’nin kapatılacağını” öne sürmüştü.

KüRTLERİ KIŞKIRTAN DA BU ADAM!
Peki, bunca “müneccim”(!)lik yapan, “Bu yaz AK Parti’nin kapatılacağı” gibi “kehanet”(!)lerde bulunan Michael Rubin denilen bu adam kimdir?!?..
Hatırlarsınız... 13 Mart 2007 tarihli Ayna’da, kendisiyle ilgili yazdığım bir yazıda; “Dost maskeli bir hin oğlu hin” ifadesini kullanmıştım!..
Evet, “hin oğlu hin!”
Azılı bir Siyonist!..
Bu adam, Irak’ın işgali için bastıran bir Neocon!.. Bu adam; Irak’taki işgal, işkence ve tecavüzlerin mimarı eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’e Irak danışmanlığı yaptı!..
Bu adam, Irak’taki Geçici Hükümet’e 2 yıl süreyle danışmanlık yaptı!..
Hepsi bir yana;
Kuzey Irak’ta Kürtlere brifing vermiş ve onları kışkırtıp, Irak yönetiminde etkin olmalarını sağlamış bir adam!
“Sen bu adamın müseccel bir Neocon ve azılı bir AK Parti düşmanı olduğunu bilmiyor musun?” dedi, bizim Ajans Dİ ve açtı ağzını:
“Bu adam; Türkiye, AK Parti ve özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’a karşı ağır itham ve yalanlarla adını duyuran bir kişi”dir!.. “Neocon kuşağın genç öncülerinden” biridir!.. Neoconların mabedi sayılan American Enterprise Institue bünyesinde; ABD’den daha çok “İsrail istihbaratı”na bilgi toplar!..
En büyük destekçilerinden biri de Daniel Pipes adlı adamdır!.. Daniel Pipes denilen bu adam da, The Middle East Forum’un yöneticisidir ve doğrudan “İsrail istihbaratı” için çalışır!..
Pipes, Campus Watch adlı örgütüyle, “Müslüman öğrencileri fişlemek”le meşguldür!..
Adam, “uzman” filân değil, tam bir “tetikçi!”

NEOCON-ERGENEKON BAĞLANTISI!
Diyeceksiniz ki;
“Herkes Ergenekon’dan söz ederken, Michael Rubin denilen bu Neocon da nereden çıktı?”
Efendim, hani Emekli Org. Şener Eruygur’un Fenerbahçe Orduevi’ndeki odasından çıktığı iddia edilen “Darbe Eylem Plânı” ile ilgili “küçümseyici” tavırlar sergileyenler vardı ya, “Bunlar fasa-fiso!” diyorlardı ya, işte küçümsenmek istenen bu “eylem plânı”nın içinde mutlaka Michael Rubin vardır!..
Hatta, şunu da söyleyebilirim:
“Darbe yapma tutkusuyla yanıp tutuşan Ergenekoncu paşaları gaza getirenlerden biri de Neocon Michael Rubin’dir!”
Dolayısıyla; “Ergenekon” ile “Neocon”lar arasındaki bağlantı çok iyi araştırılmalıdır!..
çünkü, “Siyonist İsrail’in çıkarları” için mücadele veren Neocon’lar; “Amerika’yı ateşin içine atmak”tan çekinmemişlerdir ki, Türkiye’ye acısınlar!..
Onlar, Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın da dediği gibi; “kötülük planlaması”nı savunan fikirleri ile “dünyaya yön vermek” isteyen Napolyon’un, Hitler’in ve Stalin’in yeni versiyonlarıdır!..
Yalnızca “paranoyak”ların ayakta kalacağına inanırlar.
“Merhametsiz olunuz!.. Merhamet, zayıfların çakılıp kaldığı bir çarmıhtır” diyen Nietzsche felsefesine inanırlar. Yahut; “Din, kralın iktidarını güçlendiriyorsa desteklenmeli ve dindarlar korunmalı, eğer güçlendirmiyorsa yasaklanmalı ve dindarlar ezilmelidir” diyen Makyavel tezine inanırlar!.. “Yahudi halkını yönetecek olsam Süleyman’ın tapınağını yeniden yapardım” diyen Napolyon’u çok severler!..
Evet, “Ergenekon-Neocon bağlantısı” çok iyi araştırılmalı ve eğer mümkünse Michael Rubin adlı hin oğlu hin, herhangi bir vesileyle Türkiye’ye çağrılıp “müneccim”(!)liğine müracaat edilmeli ve “kehanet”(!)te bulunması sağlanmalıdır!..
Sorulmalıdır kendisine:
“7 Temmuz 2008’de yasadışı mitingler yapılması!.. önce kullanılıp, sonra da şaibeli görüşmeleri sebebiyle eleştiri oklarının hedefi haline getirilen ünlü bir yargıca suikast düzenlenmesi!.. O yargıcın; hem Ergenekoncu bir tetikçi tarafından öldürülmesi, hem de suikastı protesto için ‘kahrolsun şeriat’ yürüyüşleri düzenlenmesi ve böylece darbe ortamının oluşturulması, sizin fikriniz veya sizin planınız mıydı?!?”
Diyeceksiniz ki;
“Michael Rubin, nereden bilsin?..”
Hiç bilmez olur mu?..
“AK Parti’nin bu yaz kapatılacağını” söyleyecek kadar “kehanet”(!) gösteren bir “müneccim”(!)in, “kime, nasıl suikast düzenleneceğini” bilmemesi, hiç mümkün mü?!?..
Bilirler, bilirler!..
çünkü, “yapan” da, “yaptıran” da kendileridir!..

BUNLARI UNUTMA EY HALKIM!
12 Eylül’de yakalanan bir “tabanca”nın; sabahleyin bir “solcu”yu, öğleden sonra bir “sağcı”yı vurmuş olduğunun daha sonra ortaya çıktığını hiç unutmayın!..
Danıştay’a; ilk önce “sokakta da başörtüsü yasak” kararı verdirtip, sonra da “Ergenekon’cu Avukat Alparslan Arslan”a tetik çektirildiği ve bir Danıştay üyesinin “öldürtüldüğü” gerçeğini sakın unutmayın!..
O “tetikçi avukat” ki; ümraniye’deki bir gecekonduda ele geçirilen “bomba”larla aynı seriden olan “3 bomba”yı Cumhuriyet gazetesine atan adamdır!.. Sanki; “Tehlikenin Farkında mısınız?” diye bağıran “Cumhuriyet’i haklı çıkarmak”(!) istermişçesine!..
Şunu da unutmayın:
“Abdullah Gül’ü seçtirmemek” için canhıraş bir gayret sarfeden ve adeta “halay başı” gibi, “miting başı” olan Tuncayım özkanım’a en büyük “övgü” ABD’li Neocon Michael Rubin’den gelmiştir!..
Niye?..
Elbette “Tayyip Erdoğan’a çok saldırdığı” için!..
Evet, evet;
“Amerikalı Neoconlar” ile “Türkiyeli Ergenekoncular” arasındaki “stratejik bağlantı” çok iyi araştırılmalıdır!..
Sakın ola; “Adamlar Ulusalcı, ne işleri var Michael Rubin gibi gâvurlarla?” demeyin!..
Unutmayın ki;
Bu “Ulusalcı”ların “masalarında Atatürk” resmi vardır ama, “kasa”larından George Washington veya Mozart’ın resmi bulunan paralar çıkmıştır!..
Araştırın!.. Araştırın!.. Daha neler çıkacak...
Saksıyı biraz çalıştırırsanız;
Amerikalı “Neocon”lar ile “Ergenekon”cular ve bazı “Org-enekon”lar arasındaki “dehşet bağlantı”yı siz de farkedeceksiniz!..
Bizim “Ajans Dİ”nin farkettiği gibi!..
===============
Darbeci medya!
Eskiden, "her darbenin bir medyası vardır" sözüne pek inanmazdım!.. "28 Şubat darbesinin paşaları" daha sonraki yıllarda; "Medyanın gazına geldik!.. Bizi, bu darbeye, biraz da onlar itti" sözlerini işitince, biraz ayılır gibi olmuştum... Ama, şimdi görüyorum ki; gerçekten de; "her darbenin, bir medyası var"mış!..
Herhalde sizler de ibretle takip ediyor ve görüyor olmalısınız...
Kartel medyası, "Ergenekon Terör örgütü"ne yönelik operasyonu "küçümsemek" ve ortaya çıkan "dehşet plânları"nı "hafife almak" için var gücüyle çırpınıyor!..
"Cumhuriyet'e atılan bombalar" sırasında ortalığı ayağa kaldıranlar ve "Danıştay cinayeti" sonrasında "dindar" insanları "potansiyel terörist" olarak gösterenler, o "menfur eylem"lerin "Organize İşler"den ve "Ergenekon'un işi" olduğu ortaya çıkınca; hiç utanıp sıkılmadan, "Bunlar fasa-fiso" diyebiliyor!..
Demek oluyor ki; "darbe medyası"nın görevi "zamana ve zemine göre" tavır bazen "pireyi deve" göstermek, bazen de "develeri pireleştirmek" gibi bir görevleri vardır!..
Şimdi, "develeri pireleştiriyor"lar, "darbeci"leri "vatansever" gösteriyorlar ki; "ücretlerini almaya" devam edebilsinler!..
Eee, "darbeci"lerde bunca para, bizde de bu "ense" oldukça, "şaplak" vuranımız eksik olmaz!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi