Fehmi Koru

Fehmi Koru

Kan tutar, tutacaktır

Kan tutar, tutacaktır

Şiddeti, adam öldürmeyi yöntem olarak seçmiş bir örgüt bundan nasıl vazgeçirilebilir?

Belini kırar, son militanına kadar infaz eder, dağa giden yolları duvarlarla kapatır, elinde silâh tutanı yaşatmayacak bir ortam oluşturursunuz, hâlâ hayatta kalmış olanlar “Tövbe” der, örgütü böylece tarihe gömersiniz.

Olmaz mı, bal gibi olur. Yukarıda saydığım yöntemlerin herbirini -hatta bazen ikisi, üçünü birden- uygulamış ülkeler var; belli oranda başarıya ulaştıkları görülüyor. Türkiye’nin yürüttüğü ‘teröre karşı mücadele’ de, militanların ülke topraklarında barınamamasına bakılırsa, büyük çapta başarılı aslında...

Türkiye’nin şanssızlığı coğrafyası... Türkiye Irak’a giden yolları kapatsa Suriye’den giriyorlar, orasını girilemez hale getirse İran sınırı yol geçen hanına dönüyor. Bu geçişlilik PKK’yı ‘sınır-ötesi militanlar birliği’ haline dönüştürdü.

Ne yapacaksınız peki bu durumda?

Daha en başta yapılması gerekeni ancak şu yakınlarda yapmaya başladı ülkemiz: Terörü doğuran ve bugüne kadar sürmesini sağlayan şartları ortadan kaldırarak teröristin elinden gerekçelerini almak... Son yıllarda birbiri ardına gerçekleştirilen Kürt dili üzerindeki engelleri sıfırlama gayreti ve ‘Kürt kimliği’ne dönük inkâr politikalarından vazgeçme ile bu sonucu almak amaçlanıyor.

Amaç istikametinde adımlar atılıyor, ama terör istediği zaman can alıcı yürek yakıcı eylemleriyle ortalığı karıştır



maya devam ediyor. Her şehit cenazesi sadece bir ocağa ateş düşürmüyor, bütün ülkeyi etkiliyor, zihinleri rehin alıyor...

Üzerinde düşünülmesi gereken güncel sorumuz bu: Bunca yapılana rağmen etnik kökenli terör neden sonlanmıyor?

Hiç kuşkusuz onlarca başka sebebi de var, ama iki sebep bence hepsinden önemli: İlki, terör örgütünün yapılan bütün iyileştirmeleri, Kürt dili ve kimliği üzerindeki baskıların kalkmasını silâhlı mücadelesine bağlaması, bu sebeple de şiddet araçlarını elinde tutmaktan vazgeçmemesi... İkincisi ise, yıllardır en iptidai şartlarda yaşam sürdüren militanların ‘silâh bırakma’ sonrası kendilerini büyük bir boşlukta hissedecek olmaları...

Bu iki sebep, biri diğerini besleyerek, terörün sona ermesini engelliyor. Memleket özlemi çeken, babaocağı burnunda tütenler barışa giden yolun bir an önce denenmesini isteseler bile, onların bu niyetlerini boşa çıkartacak birileri derhal bildiklerini okumaya başlıyor. Bildikleri tek şey ‘şiddet’ yoluyla mücadele onların; söyleyebilecek fazla bir şeyleri de kalmadığı için, örgütten dışarıya hep çelişkili açıklamalar geliyor.

Ne olacak peki, terör ilânihaye devam mı edecek? Elbette etmeyecek. Etmeyecek, çünkü Türkiye şiddet yöntemiyle dize getirilecek bir ülke olmaktan çıktı; bu ülkede yaşayan insanlar son yıllarda kazanılan itibarın getirdiği zenginleşmeden pay almak istiyor. Kimlik konusunda yaşanan rahatlamayı da teröre değil Türkiye’nin dünyanın gittiği istikametle buluşma -bu sebeple de kendi kimliğini yenileme- girişimine borçluyuz zaten...



Dağdaki militan işte bunları bilmiyor, bileni de kendisinin bu gidişten dışlandığını hissediyor...

Yapılması gerekenlerin ipucu var bu yazıda: Türkiye’yi daha güçlü kılacak, örgütün kullandığı gerekçeleri elinden alacak iyileştirmelere devam etmek...

Örgütü akıttığı kan tutacaktır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fehmi Koru Arşivi